Asaf Güven Aksel yazdı: Çekin pis ellerinizi İbo'dan

Akil adamlar heyetinin Çorum gezi durağında, Oral Çalışlar, İbrahim Kaypakkaya’nın mezarını ziyaret etmiş, yanında gazetecilerle. Gözünün değmesi yeter, kırk tas suyla arındırılmalı o mezar taşı... Kırk tas su inancımız yok, o temiz hatırayı sülüklerin emmesine izin vermemenin İbo’ca yöntemini öneriyoruz.

Asaf Güven Aksel - soL Gazetesi

Birkaç yıldır, Murat Belge, Oral Çalışlar, Avni Özgürel gibi isimleri görür olduk Kaypakkaya anmalarında. Hangi akıldır onları çağıran, nasıl bir arsızlıktır onları boy göstermeye iten, konumuz dışında.

Arsızlar, ama bunu sorun edecek karakterden yoksun oldukları için, hangi amaçla bir devrimciyi kullandıklarını da fazlasıyla açık ederler. Oral, çok daha pişkin ve sinsi bir alçaktır tabii, Avni gibi doğrudan ikrardan gelmez. Hiçbir zaman eylemiyle, söylemiyle, fikriyle bir araya gelemeyeceği Kaypakkaya’nın anma sempozyumuna konuşmacı olarak çağrılmasına şaşırdığını söylemesi bundandır Avni’nin. Oral, bir devrimcinin mirasını sahiplenen adam pozuna girmeyi becerir, üzerine “biz eskiden” edebiyatı yükleyerek.

İbrahim’i İbo yapan ne varsa küfürle reddedip, o küfürler arasında işlerine yarayacak parçayı bütün bağlamından kopartarak kendi hanelerine yazmayı siyasi kıvraklık olarak içlerine sindiren bayağılardır bunlar.

Kaypakkaya’nın, Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapıyı tahlili, Şnurov üzerinden sınıf ayrışması tezleri, Kurtuluş Savaşı’nı emperyalizmin güdümünde Türk-Yunan itişmesi olarak görmesi, Kürt sorununa bakışı, Mazumdarcılığı, “kırdan kente” stratejisi vesaire, tümüyle tartışmalı, çoğunlukla da dönemin genel atmosferinin gençlik algısı yorumlarıyla malul olabilir.

Ama bu liberal güruhun sahiplenmeye çalıştığı, Kaypakkaya’yı Türkiye solunun “özgün” bir yerine koyan yönü, Kemalizmle olan hesaplaşmasıdır.

Kemalizm ve Kurtuluş Savaşı üzerine geliştirdiği keskin reddiye de son derece eleştiriye açıktır, ama bunu liberaller karşısında yapacak, o seviyeyi kabul edecek değiliz.

Kaypakkaya’nın eleştirileri, “kopuş”u, tümüyle daha radikal çıkışlarla, o liberallerin nefret ettiği Jakoben hattı örmeye yöneliktir. İktidara, sisteme karşı daha net karşı duruşlara ulaşma çabasının, bugün Kemalizm ve Cumhuriyet’le “hesaplaşma” ekseninde, tarihin en gerici, en Amerikancı, en piyasacı iktidarına yandaş tutulmaya aracı edilmesine, sessiz kalınabilir mi?

İbrahim’in bütün nefretiyle yıkmaya yöneldiği sistemi ayakta tutmak için çırpınan liberal hainlerin, “o da Kemalizme karşıydı” üzerinden bu büyük devrimciye çengel atmaları görmezden gelinebilir mi?

Birinin ileriye hamle için söylediğini, birilerinin geriye yuvarlanma için kullanmasına, aynılaştırmasına susulabilir mi?

Hayır! İstedikleri kadar panellere çağrılsınlar aymazlarca, istedikleri kadar mikrofon uzattırsınlar leş kokulu ağızlarına, istedikleri kadar anılar uydursunlar, tarihi çarpıtsınlar kalleşçe, İbrahim Kaypakkaya, bu güruhun can düşmanıdır. Bu değişmez, değiştirilemez.

Çünkü İbo adı, kurulu düzenle, gericilikle, kapitalizmle, burjuvaziyle, emperyalizmle, feodal ağalığın her biçimiyle ölümüne mücadelenin simgesidir.

Uğrunda canını verdiği değerleri lanetleyenlerin, cımbızlamalarla kendilerini ona yandaş göstermeleri maskaralığı, bu ülkenin devrimcilerinden, ser verip sır vermeyen yiğidinden yanıtını er geç alacaktır...

Bu yanıttan, Kemalizm eleştirisi gördükleri her yerde müttefik bulduğunu sananlar da paylarını alacaklardır...