'AKP'ye karşı mücadelemizi yükselteceğiz'

2012 1 Mayıs’ı öncesinde parti binasına asılan “Bu halk padişah bozuntusuna boyun eğmez” pankartı nedeniyle yargılanan TKP Aydın İl Başkanı Burak Özdemir hakkında beraat kararı verildi.

1 Mayıs 2012 İşçi Bayramı nedeniyle TKP Aydın il örgütü binasına astıkları “Bu halk padişah bozuntusuna boyun eğmez” pankartı nedeniyle yargılanan TKP Aydın İl Başkanı Burak Özdemir hakkında Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2. celsede beraat kararı verdi.

Özdemir, yargılama sürecinde yaşadığı hukuksuzluklarla ilgili olarak Aydın Yerel gazetesine konuştu.

Hakkınızda açılan dava ne ile ilgiliydi Sayın Burak Özdemir?
Türkiye Komünist Partisi’nin 1 Mayıs 2012 de ülke çapında pankartlarında ve afişlerinde kullandığı söylem, “Bu halk padişah bozuntusuna boyun eğmez” idi. Bu söylemden dolayı, ülkenin çeşitli yerlerinde açıldığı gibi benim hakkımda da kamu görevlisine (Tayyip Erdoğan’a hakaret suçundan Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Bugün 2. celsesi görülen duruşmada, “suçun yasal unsurlarının oluşmaması” nedeniyle hakkımda beraat kararı verildi.

Peki, dava öncesi süreci ve yaşanan hukuksuzlukları anlatır mısınız?
Partimizin ilgili pankartı merkezi olarak bütün örgütlerimize kullanılmak üzere gönderildiği gibi, Aydın’a da gönderildi. Biz de, pankartımızı 27.04.2012 Cuma günü parti binamıza astık. Bir gün sonra, yani cumartesi günü pankartımıza Aydın Savcılığı eliyle el konuldu. Hakkımda hakaret suçundan soruşturma başlatıldı. 29.04.2012 Pazar günü savcılığın el koyma kararına karşı, Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıçlığı’na itiraz ettik. Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi, soruşturmaya konu pankarttaki “Bu halk padişah bozuntusuna boyun eğmez” söyleminin ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı, suç unsuru taşımadığı gerekçesiyle el koyma kararını kaldırdı. Ancak, savcılık el koyma kararının kaldırılması kararına itiraz etti.

"Valilik mahkeme kararını hiçe saydı"
Bunun üzerine, Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesi itirazı değerlendirerek, itirazın reddi yönünde karar verdi. Dolayısıyla pankartımız hakkındaki el koyma kararı kaldırıldı ve 30.04.2012 tarihinde bize teslim edildi. Biz de pankartımızı, 30.04.2012 Pazartesi günü öğle saatlerinde parti binamıza tekrar astık. Ancak, Aydın valiliği apar topar idari bir kararla, mahkeme kararlarını adeta hiçe sayarak, pankartımız hakkında el koyma kararı çıkardı ve pankartımıza akşam saatlerinde binamızda el konuldu. Düşüne biliyor musunuz? Aydın Valiliği mahkeme kararlarını hiçe sayarak, hukuka kendini bağlı hissetmeden pankartımıza keyfi ve tahammülsüz bir şekilde el koyuyor. Bu hukuksal açıdan skandaldır.

"AKP hukuksuzluk üzerinden iktidarını sağlamlaştırıyor"
Çünkü, özellikle yöneticilerin mahkeme kararlarına uymaları, saygı göstermeleri hukuk edvleti olmanın temel koşuludur. Ancak hukukun yok sayıldığı, hukuksuzluk eliyle ülkenin yönetildiği bir dönemde olduğumuz için TKP olarak buna şaşırmıyoruz. Biliyoruz ki AKP, hukuksuzluğu bu ülkede egemen kıldı. Biliyoruz ki, ülkemizde AKP hukuk (hukuksuzluk) eliyle iktidarını sağlamlaştırıyor. Yargıyı baskı aracı haline getirerek ülkemizi dönüştürdüğü, muhaliflerini tasfiye etmeye çalıştığı herkesin malumu. Başbakanın “Yargıya gereken talimatı verdim” şeklinde konuştuğu ve açıkça Anayasa’yı ihlal ettiği noktada Hukuk Devletinden bahsetmek zaten mümkün değildir. Aydın Valiliği’nin pankartımıza el koyma kararı bu yüzden ülkemizdeki genel tablonun bir yansıması olup, açıkça hukuka saygısızlık örneğidir.

"AKP'ye karşı mücadelemizi yükselteceğiz"
Bu tür davalar hukuk mantığıyla açıklanabilir mi? AKP hukuk mantığını ve evrensel hukuk ilkelerini adeta katletmiştir. Bugün gündemde olan büyük davaların (Ergenekon, KCK, Oda TV. vs.) hepsi siyasi davalardır. Ülkemizin dönüştürülmesine, AKP’nin kendi rejimini inşa etmesine ve sağlamlaştırılmasına hizmet eden davalardır. Öylesine hukuksuzluklar vardır ki, bunları hukuk mantığıyla izah etmek bir yana, vicdan ve akıl ışığında bile açıklamak mümkün değildir. Partimizin pankartı hakkında ülkemizin çeşitli yerlerinde açılan davalar da kesinlikle siyasi niteliklidir. Amaç, muhalifleri yıldırmak, baskı altına almaktır. Yargının, toplumu baskı altına alma amaçlı kullanıldığı bir süreçten geçtiğimiz açıktır. Ancak, TKP olarak sinmeyeceğimiz aksine AKP’ye karşı mücadelemizi de yükselteceğimiz açıktır. AKP, belirli dirençlerle karşılaştıkça, belli noktalarda tıkandıkça, bu hukuksuzluklarına hız verecektir. Yani bu tür davaların artma olasılığı önümüzdeki günlerde kuvvetle muhtemeldir.

AKP, panikledikçe ve öfkelendikçe, hukuksuzluk silahına daha fazla sarılacak, yargıyı daha fazla araç olarak kullanmaya çalışacaktır. Yargılandığım mahkemede de söylediğim gibi, hakkımda açılan dava hukuk açısından yorumladığımızda anormaldir ancak siyasi açıdan yorumladığımızda son derece normaldir. Elbette hukukçu olarak da baktığımda, hukukun ve yargının baskı ve sindirme amaçlı kullanılması son derece üzüntü vericidir. Bu tür davalarda, mahkemelerin vereceği her iyi karar hukukun namusunu koruma ve aydınlık Türkiye mücadelesine katkı niteliğinde olacaktır.

Teşekkür ederim…