Yalnızca kadınların konuştuğu, unutulan dil: Nüshu

Hiç içten içe kadınların farklı dilleri olduğuna dair şüpheniz oldu mu? 20. yüzyıl Çin'inde Hunanlı bir köylü kadın olsaydınız bu eski şakanın altında gerçeklik olduğunu bilirdiniz.

Çeviri: Ege İlke Çeviker

soL'un notu: Zaman zaman 'sevimsiz' bir şakaya eşlik eder biçimde, kadınların bir başka dil konuştuğu ifade edilir. Klişe bir yana bırakıldığında ise, sahiden de böyle somut bir örnek var. Ozy.com'da  Leslie Nguyen-Okwu imzasıyla yayınlanan "Yalnızca kadınların konuştuğu unutulan dil" başlıklı makaleyi, dünyada her 14 günde bir dilin yok olduğu günümüzde, Nüshu diliyle tanışmasını istediğimiz, soL okurları için sunuyoruz.


Cathy Silber ve Yi Nianhua, Hunan Eyaletinde soğuk ve kasvetli bir günde; sanki gizlice plan yapan devrimcilermişçesine, sıkışık bir mutfaktaki küçük bir masanın etrafında toplandılar.

Silber'ın el feneri, köşede yanan dumanlı bir ateş gibi, yıpranmış sayfaların üzerinde parıldıyordu. Durgun, 'dul' bir kadın olan Yi; yalnızca kadınlar tarafından bilinen ve erkeklerin meraklı gözlerinden gizlenmiş, çok eski bir çin alfabesi olan Nüshu'yu hala akıcı şekilde konuşabilen son birkaç kişiden biriydi. 1988 yılında, hep birlikte Yi'nin yazılarını tüm dünyanın gözleri önüne harfi harfine serdiler ve bunu dil, bu hassas atmosferde kaybolmadan hemen önce, çabucak yaptılar.

KADINLARIN 'BAŞKA' DİLİ

Hiç içten içe kadınların farklı dilleri olduğuna dair şüpheniz oldu mu? 20. yüzyıl Çin'inde Hunanlı bir köylü kadın olsaydınız bu eski şakanın altında gerçeklik olduğunu bilirdiniz. Jiangyong İlçesi'nin engebeli ve uzak bir köyünde, eğitim almamış kadınlar ve kız çocukları en derin düşüncelerini ifade etmek için Nüshu adı verilen gizli yazma sistemini geliştirdiler ve bunu, en sevdikleri şarkılar; dualar, geleneksel masallar, doğum günü mektupları ve düğün kutlamalarında birbirlerine kodlayarak kullandılar.

Kadın yapımı ve hazine niteliğinde olan şarkılar; türküler, hicivler, şiirler, mizah ve hikayeler, nesiller boyunca anneden kıza; büyükanneden toruna ve teyzeden yeğene kağıt, mendil, önlük, yorgan, yelpaze ve diğer el sanatlarına yazılarak geçti. İletişimler, Çince'de ''kadın yazısı'' anlamına gelen Nüshu'yu , anlamsızca bulup tek bir kelimesini bile öğrenmek için çabalamadan göz ardı eden erkeklerden gizliydi.  Erkekler sırrı öğrenmek için yaygara koparmıyorlardı, tıpkı nakış işlemeyi öğrenmek için can atmadıkları gibi.

Belli bir romantizm, Nüshu tarihini çevreliyor. Benzer yazılar Japonya ve Kore'de de ortaya çıktı ancak yalnızca Nüshu belirli bir gizeme sahipti.

Kadınlar öldüklerinde en sevdikleri eserleri ya yaktırdılar ya da onlarla birlikte gömüldüler. Nüshu'nun tam olarak ne zaman başladığını bilmiyoruz ancak; kadınların senaryoyu yaklaşık 200 yıl önce, kız çocuklarının okula gitmesinin beklenmediği ve resmi eğitim almaya başlamalarından çok önce kullanıldığını biliyoruz. Her biri bir  konuşma hecesini temsil eden yaklaşık 1000 karakter ile Nüshu, bu boşluğun doldurulmasına yardımcı oldu. Sağdan sola doğru yazılan sütunlar zarif şeritler ve ipliksi vuruşlarla çok ince bir şekilde mürekkep ile yazdırılmıştı ve Mandarin'in (Çincenin en çok konuşulan lehçesi) sıkıştırılmış bodur karakterlerinden çok farklıydı.

KADINLARIN ÖZEL GÜNLÜĞÜ OLDU

İletişim kurmanın basit bir yolu olarak başlayan Nüshu, kadınların acılarını anlattığı özel bir günlüğe dönüşmeye başladı.

Kadınlar, yazarken sıklıkla evlilik konusundaki korkularını, ailelerinden ayrılmanın yaşattığı sıkıntıları ve yaşamın tüm talihsizliklerini ifade ederek gözyaşı dökerlerdi. Nüshu'nun yazıldığı ya da sesli olarak söylendiği anlaşıldı, bunun üzerine Tayvan'da bulunan Academia Sinica'daki antropoloji araştırmacısı Fei-wen Liu ''Bu derin bir üzüntü duyulduğu anlamına geliyor' 'dedi.  

"Nüshu'nun özü sefalet ve acı duygulardır" diyor Liu.

Liu, dilin kırsaldaki kız çocuklarının, eşlerin ve annelerin günlük hayattaki korkularına ışık tutan bir pencere oluşturarak kadınlara karşı sert olan bir toplumda hayatta kalma dersi verdiğini ve kadının gücüne yeni bir anlam yüklediğini söylüyor.

"Nüshu kardeşlik üzerineydi" ve Nüshu'yu "onları birbirine bağlamak için bir yol" olarak kullanarak, ''kendilerini yeminli kızkardeşler olarak nitelendirdiler'' diye açıklıyor Liu.

Kalem kağıda değdiğinde  bir şekilde kendilerini ''özgür'' hissettiler.