Koreliler ABD'den neden nefret ediyor?

Kaç tane Amerikalı, General MacArthur’un Kuzey Kore’yi yalnızca 10 gün içerisinde yenmek üzerine yaptığı çılgın plana şimdiye kadar denk geldi? Çatışma süresince Birleşmiş Milletler Komutanlığı’nın başında bulunan MacArthur “30 ila 50 arasında atom bombası atıp... Mançurya boyunca radyoaktif kobalt zinciri yerleştirerek sınırın yalıtılmasını” istiyordu.

Çeviri: Selçuk Işık

soL'un notu: Dünyanın gündemine ABD'nin tehditleriyle tekrar giren Kore Yarımadası'nın küçük ülkesi Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin halkı ve liderliğinin, bir grup "manyak" olduğuna ilişkin güçlü bir kanaat Batı dünyasında (ve Türkiye'de!) oluşmuş durumda. The Intercept'ten Mehdi Hasan'ın "Koreliler bizden neden nefret ediyor? Tek bir nedenle - Kore Savaşı'nı hatırlıyorlar" başlıklı yazısı, KDHC'ye yönelik tüm küçümser çabalarına ve Batılı "liberal" düşüncelere saplanmışlığına ve bazı tarihi gerçekleri çarpıtmasına (örneğin, savaşı Kuzey'in başlattığı iddiası) rağmen, ABD'nin 1950-1953 yılları arasında Kore Yarımadası'nda sergilediği vahşeti hatırlatmak açısından önem taşıyor.


11 Eylül’ün ardından Arap ve Müslüman dünyasına atıfla Amerikalıları sıklıkla sersemleten bir sorudur bu. Her nasılsa bugünlerde aynı soru münzevi Kuzey Korelilerle ilgili sorulur oldu.

Açık olalım, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti vatandaşlarının Birleşik Devletler’den korkup tiksindiğine hiç kuşku yok. Paranoya, hınç ve inceliksiz bir anti-Amerikancılık Münzevi Krallık’ın içerisinde on yıllardır özenle beslenip büyütüldü. Yetişkinler her yıl “ABD Emperyalizmi ile Mücadele” ayını (meraklısı için; Haziran ayı) kutlarken çocuklara okulda Amerikan nefreti aşılandı.

Gaddar ve sadist Kim Jong-un’un liderlik ettiği rejim, endüstriyel ölçek konusunda kendi propagandasına hizmet eden yalan haberler yayarken Kuzey Koreli yetkililer Birleşik Devletler’e vahşi tehditler savuruyor. KDHC’deki Anti-Amerikan nefret, hiçbir şekilde arz yetersizliği bulunmayan bir meta.

Kıdemli Kuzey Kore gözlemcisi Blaine Harden Washington Post’ta “Bu nefret hiç de öyle bütünüyle imal edilmedi” diyor. Harden yazısında “Bir kısmının kökleri Kuzey Kore’nin saplantı derecesinde hatırladığı ve Birleşik Devletler’in ise kaygısızca unuttuğu, gerçeklere dayalı bir anlatıya dayanıyor” diye ekliyor.

Birleşik Devletler “adı anılmayan bir savaşı” nasıl unuttuysa öyle unutuyor. Evet, Kore Savaşı’ndan bahsediyoruz. Hatırladınız mı? İkinci Dünya Savaşı ile Vietnam Savaşı arasında sıkışıp kalmış olan savaş hani. 1950 ile 1953 arasında cereyan eden ve o günden bugüne Pyongyang’ın “kaçık” ve “meczup” rejimi üzerine dönen çoğu tartışma ve çatışmadan kolaylıkla etrafa saçılıveren, Soğuk Savaş’ın ilk “sıcak” savaşı. Bu hususi savaş daha bitmemiş olmasına rağmen (bir barış antlaşması yerine ateşkes ile durdurulmuştu) ve sakinlerinin ülkelerinin saldırgan geçmişi konusunda mutluluk derecesinde cahillik içinde olmaları bir yana, Birleşik Devletler’in sayısız savaş suçu işlediği görülmesine rağmen –ki bu muhtemelen Kuzey Korelilerin Birleşik Devletlere bakışını beslemeye devam etti- unutuldu.

1950 Haziran’ında 38. Paraleli geçip güneyi işgal ederek savaşı başlatanın Amerikalılar ya da Güney Koreli müttefikleri değil Kuzey Koreliler olduğunu kaydetmek gerekiyor. Bununla birlikte, Chicago Üniversitesi tarihçisi Bruce Cumings’in “Kore Savaşı: Bir Tarih” isimli kitabında yazdığı üzere “Amerikalıların neredeyse hiç bilmedikleri ya da hatırlamadıkları şey şu ki; sivil kayıpları umursamaksızın üç yıl boyunca halı bombası attık.”

Örneğin kaç tane Amerikalı, ABD uçaklarının İkinci Dünya Savaşı’nda tüm Pasifik seferi boyunca kullanılandan daha fazla bombayı (635.000 ton) ve 32.557 ton da napalm bombasını Kore yarımadasına attığı gerçeğinin farkındadır?

Kaç tane Amerikalı, Kore Savaşı süresince Stratejik Hava Komutanlığı başkanı olan Hava Kuvvetleri Komutanı Curtis LeMay’den alıntılarsak “üç yıl ya da daha fazla süre boyunca nüfusun yüzde 20’sinin kökünü kazıdığımızı...” biliyor?

Yüzde! Yirmi! Şöyle bir kıyaslama yapılacak olursa, Naziler Polonya’nın İkinci Dünya Savaşı öncesi nüfusunun yüzde yirmisini yok etti. LeMay’e göre “Oraya gittik, savaştık ve sonuç olarak Kuzey Kore’deki her kasabayı yakıp yıktık.”

Her! Kasaba! Savaşta, ezici çoğunluğu kuzeyde olmak üzere, 3 milyondan fazla sivilin katledildiğine inanılıyor.

Kaç tane Amerikalı, Dışişleri Bakanı Dean Rusk ya da Yüksek Mahkeme Yargıcı William O. Douglas’ın ifadelerinden haberdar? Kore Savaşı’nda Uzak Doğu İşleri’nden sorumlu Dışişleri Bakanlığı yetkilisi olan Rusk, daha sonra Birleşik Devletler’in “taş üstünde taş bırakmayarak herşeyi bombaladığını” itiraf edecek ve Amerikalı pilotların “Kuzey Kore’yi keyfi bir şekilde bombaladıklarını” kaydedecekti.

Douglas 1952 yazında Kore’yi ziyaret etti ve hava saldırılarının yol açtığı “sefalet, hastalık, acı ve keder” karşısında afalladı. ABD savaş uçakları askeri hedeflerini tüketmiş, çiftlikleri, fabrikaları, hastaneleri bombalamıştı. “Avrupa’nın savaş yorgunu şehirlerini görmüştüm ama Kore’ye kadar yıkımı görmemişim” diye günah çıkarıyordu Yüksek Mahkeme Yargıcı.

Kaç tane Amerikalı General Mac Arthur’un Kuzey Kore’yi yalnızca 10 gün içerisinde yenmek üzerine yaptığı çılgın plana şimdiye kadar denk geldi? Çatışma süresince Birleşmiş Milletler Komutanlığı’nın başında bulunan MacArthur “30 ila 50 arasında atom bombası atıp... Mançurya boyunca radyoaktif kobalt zinciri yerleştirerek sınırın yalıtılmasını” istiyordu. 

Kaç tane Amerikalı Temmuz 1950’de bir köprünün altında toplanan yüzlerce Koreli’nin ABD savaş uçakları ve 7. ABD Süvari alayı tarafından öldürüldüğü No Gun Ri Katliamı’nı duymuştur? Katliamın detayları, Associated Press’in düzinelerce ABD’li askeri personelle mülakat yapmasıyla 1999’da ortaya çıktı. Amerikalı eski askerlerden biri yüzbaşının “O insanların hepsinin canı cehenneme” dediğini anımsıyor. “Hepsinin kökünü kazıyalım.”

Kaç tane Amerikalı’ya okulda, ABD destekli Güney Koreli diktatör Başkan Syngman Rhee’nin emirleriyle on binlerce şüpheli komünistin 1950 yazında katledildiği Bodo League Katliamı öğretildi? Görgü tanıkları ABD askeri yetkililerinin orada olduğunu ve “kıyımı yönettiklerini” ileri sürüyor.

Milyonlarca sıradan Amerikalı, cehalet ve bellek kaybının zehirli bir bileşiminden muzdarip olabilir ancak ABD darbelerinin, işgallerinin ve dünya genelindeki bombalama seferberliklerinin kurbanları buna meyilli değil. Iraklılara veya İranlılara, Kübalılara ya da Şilililere sorun. Ve evet Kuzey Korelilere sorun.

Kolombiya Universitesi tarihçisi Charles Armstrong’un “Güçsüzün Tiranlığı: Kuzey Kore ve Dünya, 1950-1992” adlı kitabında yazdığı üzere “Amerikan hava harbi Kuzey Korelilerde derin ve kalıcı bir etki bıraktı” ve “Kuzey Korelilerde, diğer münferit unsurlar bir yana, savaşın bitiminin ardından uzun süre devam edecek kolektif bir anksiyete hissi ve dış tehditlere karşı kollektif bir korku oluşturdu.

Beni yanlış anlamayın. Kim’in gaddar ve totaliter rejiminin, ABD 70 yıl önce halı bombardımanı yapmasaydı bugünkünden daha az gaddar ve totaliter olacağını varsaymıyorum. Ne de, Donald Trump’ın Birleşik Devletler adına 1950 ile 1953 arasındaki savaş suçlarından dolayı Pyongyang’a resmi bir özür sunmasını bekliyorum.

Ancak gerçek şu ki, Kore’nin önde gelen bilim insanlarından Kathryn Weathersby’e göre ” Kuzey Kore’de tarih halen 1950’leri gösteriyor.. ve Güney Kore ve Birleşik Devletlerle ihtilaf hala devam ediyor. Kuzey’deki halk kendini köşeye sıkışmış ve tehdit altında hissediyor.”

Şayet potansiyel bir nükleer Kore savaşından kaçınılacaksa ve Çek asıllı roman yazarı Milan Kundera’nın meşhur sözündeki gibi eğer “insanın iktidara karşı savaşımı, belleğin unutuşa karşı savaşımı” ise, o halde sıradan Amerikalılar ilk Kore Savaşı’nın yarattığı yıkımı, ölümü ve sarsıcı mirası unutmayı artık daha fazla  göze alamaz.