İdlib ve kimyasal yalanları: Amerikan devleti ve medyasının ortak operasyonu

Suriye ordusu aynen ABD’nin iddia ettiği gibi Han Şeyhun’daki kimyasal saldırıdan gayet sorumlu olabilir. Ne var ki Birleşik Devletler bu iddiayı destekleyecek hiçbir kanıt ortaya koymadı. Birleşmiş Milletler’in Irak’ta kitle imha silahları üzerine yaptığı araştırmayı yöneten Hans Blix de Birleşik Devletler’in Han Şeyhun iddialarını destekleyici kanıt sunmasını istedi.

Çeviri: Selçuk Işık

soL'un notu: Suriye'de devam eden emperyalist işgal girişiminde Batı medyası ve hükümetleri gerçekleri hep beraber öldürdüler. Bunun son örneği de, Han Şeyhun'da yapıldığı iddia edilen kimyasal saldırıydı. Syria Analysis blogunda yayımlanan "Senior US Military Official makes false claims to provide motive for Syrian government to launch chemical attack on Khan Shaykoun" başlıklı bu makalede, ABD medyası ile ABD'li yetkililerin nasıl ortaklaşa çalışarak yalan haberleri yaydıkları inceleniyor. 


7 Nisan Cuma günü Pentagon’dan “üst düzey bir yetkili” ismi gizli kalmak koşuluyla belli başlı gazetelerin muhabirlerini bilgilendirdi. Yetkili, Suriye’nin Şayrat üssüne yapılan ABD saldırısının esas kaynağına dair bir arkaplan sunuyordu. Suriye hükümetinin kimyasal silah kullanmasına gerekçe oluşturabilmek amacıyla, sahada olup bitenler hakkında, Suriye’deki savaşı yakından izleyen herhangi birine bariz bir biçimde gerçekçi görünmeyecek suçlamalarda bulundu. Bu “gerçekler” soruşturulmak şöyle dursun, New York Times da dahil olmak üzere bir dizi yerde sorgusuz sualsiz tekrarlandı. Hatta New York Times daha da ileri giderek suçlamalara isimsiz yetkiliye atıfta bulunmaksızın tekrar tekrar yer verdi.


 

"Orantılı" müdahale Esad’a 20-25 uçağa mal oldu. Ancak Suriye’nin başka kimyasal silahı kalmadıysa atışlar son bulur.”

New York Times şunları yazıyordu:

Savaş alanında değişmekte olan şanslar, Esad hükümetinin 2013 Ağustos’undan bu yana gerçekleştirdiği en büyük kimyasal silah saldırıya neden giriştiğini açıklayabilir. Geçtiğimiz haftalarda, muhalif güçler Hama ve İdlib’te kontrol ettikleri alanları birbirine bağlamaya çalışmaktaydı. Suriye hükümetinin Hama havaalanı üzerindeki kontrolü risk altındaydı; ki bu havaalanı Esad hükümeti tarafından bir helikopter üssü olarak kullanılıyor ve Suriye güçlerinin kullandığı, öldürücü etkiye sahip varil bombaları için bir fabrika işlevi görmesinden şüpheleniliyordu.


 

“Son dakika: “Esad çaresizlikten sinir gazı kullandı. Bunu daha kötüsü de takip edebilir.”

The Daily Beast’ten Roy Gutman daha da ileri giderek muhalif bir yetkilinin Pentagon’un iddialarını destekleyen sözlerini şu başlıkla alıntılıyordu; “Esad Çaresizlikten Sinir Gazı Kullandı. Bunu Daha Kötüsü de Takip Edebilir.” Gutman şöyle yazıyordu:

ABD’li askeri yetkililere ve Suriyeli muhaliflere göre Suriyeli güçler gaz saldırısını esasen çaresizlikten yaptı.” Üst düzey bir ABD’li yetkili Cuma günü muhabirlere “Suriye rejimi yoğun baskı altındaydı” diye belirtti. Avantajı eline geçiren muhaliflerin geçen ay önemli bir helikopter üssü olan ve varil bombaları için bir fabrika işlevi görmesinden şüphelenilen Hama havaalanını tehdit etmekte olduğunu ifade etti. “Hama üssünü kaybetmek rejim açısından “kayda değer bir risk” taşımaktaydı ve ABD’li analistler, kimyasal silah kullanımının “muhalefetin söz konusu rejim unsurlarını ele geçirmesinin önüne geçmek için sahada verilmiş umutsuzca bir kararla bağlantılı olduğu” yargısına vardılar” diye de ekledi.

Politico ise bu gece, “Şu anda birçok ABD’li yetkilinin Esad’ın olası bir Hama saldırısı sebebiyle düpedüz çaresizlikten böyle davrandığı konusunda görüş birliğine varmakta olduğu” iddiasıyla habere ek yaptı. Politico “Washington’daki birçok Suriye uzmanı Esad’ın zayıflatılmış bir muhalefeti dahi savuşturmak konusunda çaresiz olduğuna dair resmi görüşü desteklerken diğer teoriler üzerinde de halen çalışıyorlar.” diye yazarak lafı biraz dolandırıyordu. Hama’da güçlü bir El Kaide saldırısıyla karşı karşıya kalan Suriye ordusunun saldırının yapıldığı sıralarda çaresiz olduğu iddiaları yanlıştır ve aksi rahatlıkla kanıtlanmıştır. Savaşı takip eden ve hatta 31 Mart 2017 tarihinde haritayı inceleyen herhangi bir analist ya da gazeteci isyancı muhaliflerin durdurulduğunu ve neredeyse tamamen püskürtüldüklerini görecektir.

Peto Lucem @petolucem, Suriye’nin çeşitli cephelerinden haritalar yayınlar. Hama cephesini gösteren bu haritalar 31 Mart itibariyle isyancı kaynaklar nezdinde ihtilaflı değil ve Suriye ordusu o tarihten sonra yalnızca yükseliş kaydetmiş. 31 Mart itibariyle El Kaide/Tahrir'uş Şam/isyancıların “yoğunlaştırılmış” saldırıları sonucu elde ettikleri %85’lik kazanım tersine çevrilmişti.


“YENİ HARİTA: Hama’daki "İsyancı" cephesi çöküyor #SAA başarısız saldırılarının ilk günlerinde El Kaide’nin eline geçen yerlerin çoğunu geri alıyor.”

Hama Askeri Havalimanı’nın 31 Mart itibariyle tehlikede olmadığı gün gibi açık ve gerçekte olan şu ki; isyancıların hatları çökmekteydi ve Suriye ordusu karşı saldırıya geçmişti. 3 Nisan’da Suriye Ordusu Mardas’ı ele geçirmişti. 2016’dan beri kontrolünden çıkmış olan Batiş ve Tel Batiş’i ele geçiren Suriye Ordusu 5 Nisan’da halen saldıran taraftı.

Tüm bu gerçekler ABD ordusu, istihbarat yetkilileri ve gazetecileri tarafından gözden geçirildi ve isyancı kaynaklarla teyitleşildi. 31 Mart’ta isyancılara yakın twitter hesapları başarısız Hama saldırısını suçlamaya başlamışlardı bile. Bu twitter hesaplarından, 29 bin takipçisi bulunan @worldonalert “isyancıların Hama saldırısında 3 değil de 30 tane bomba yüklü araç (çev. İngilizce kısaltması SVBIEDs) kullanmalarını ummuş olduğundan” dem vuruyordu.


“Al benden de o kadar. #Hama saldırısı aylardır planlanıyor. 30 tane bomba yüklü araç kullanılmasını bekliyordum.. . Halep’tekinden daha fazla”

El Kaide ve IŞİD’in gözdesi olan bu araçlar patlayıcılarla doludur. 16 bin takipçili @Malcomite’ın ve Suriye’ye akın eden çoğu batılı muhabirin de içinde olduğu, isyancılara yakın sayısız hesap da 31 Mart’taki Hama saldırısının yasını tutuyordu. İsyancı yanlısı hesaplar başarısızlığa uğramış başka bir saldırının ışığında Tahrir'uş Şam’ın bölgesel fetih stratejisinden vur-kaç taktiğine dönmesini öneriyordu.


“Göreceğiz. Bence Hama’daki isyancılar, Rusya’nın hava saldırılarının ardından başka bir taktiğe ihtiyaçları olduğunu anladılar.“

Burada üzerinde durulması gereken birkaç nokta var. Birincisi, üst düzey ABD’li bir askeri yetkili açıkça Suriye’yi kimyasal saldırı yapmaya iten eksikli bir gerekçe oluşturmak amacıyla propaganda yapıyor. Açıkça savaşın kazanıldığı ve isyancıların ve IŞİD’in birçok cepheden geri çekilmiş durumda olduğu verili durumda Suriye hükümetinin böyle bir itkiyle hareket etmesini çoğu gözlemci sorguladı. Çatışmaları yakından takip eden her gözlemci tarafından rahatlıkla aksi ispatlanan iddialar bunlar. Daha da kötüsü, bu görüşler, yanlış istihbarata dayalı olmasına rağmen, ABD hükümeti analistlerinin “ortak” görüşü haline geldi artık. İkincisi, ABD’li gazeteciler bu iddiaları değerlendirirken belki de en temel gerçeği bilerek gözardı ettiler. Neden? Belki de okuyucuların peşin yargılarına oynayan The Daily Beast yazarı Gutman’ın makalesinin en çok okunan makale olmasındandır. Son olarak, gazeteciler nasıl olur da sözde sinir gazı ile dolu bir tek roketin halihazırda püskürtülmüş Hama saldırısını durdurmak için yapılan “çaresiz bir girişim”  olduğu iddiasını sorgulamaz? Dahası, Han Şeyhun kasabası Hama’da değil İdlib’te. Hama savaşının cephe hattının yakınlarında değil. Suriye ordusu aynen ABD’nin iddia ettiği gibi Han Şeyhun’daki kimyasal saldırıdan gayet sorumlu olabilir. Ne var ki Birleşik Devletler bu iddiayı destekleyecek hiçbir kanıt ortaya koymadı. Birleşmiş Milletler’in Irak’ta kitle imha silahları üzerine yaptığı araştırmayı yöneten Hans Blix de Birleşik Devletler’in Han Şeyhun iddialarını destekleyici kanıt sunmasını istedi.


“ÖNEMLİ: Han Şeyhun’dan sonraki gün Suriye’deki 2013-14 BM misyonunda görev yapan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Başkanı isyancıların suçlu olabileceğini ifade etti”

Bu yalan yanlış iddialar bir yerden tanıdık geliyor olabilir, zira benzer iddialar Suriye analistleri tarafından 2013 yılında Doğu Guta’da da kullanılmıştı. Savaş Çalışmaları Enstitüsü (“ISW”) o sıralarda isyancıların Şam’ı zorladıkları iddiasında bulunuyordu. Bu argüman Foreign Policy’nin Ortadoğu Editörü David Kenner, The Daily Beast’ten Michael Weiss ve daha niceleri tarafından yinelendi.


“İnsanlar rejimin Doğu Guta’da neden kimyasal saldırı düzenlediğini merak edebilir. Cevap işte burada”

Şam’ın 2013’te isyancıların şiddetli saldırısı altında olduğuna dair iddialar bugünden bakıldığında gülünç. İsyancılar asla Şam’a doğru gözle görülür bir hamle yapmadı ve şu çok açık ki Şam için Doğu Guta’daki güçler asla muhtemel bir tehlike arz etmiyordu. Suriye hükümetini Doğu Guta’ya saldırmaya ittiği iddia edilen gerekçeler benzer yanlış önermelere dayalıydı; isyancıların Şam’a ve Başkanlık Sarayı’na saldırısını durdurmak konusunda hükümet “çaresiz” kalmıştı. Suriye üzerine yapılan birçok haber gibi, dışarıdan gelen desteğin ivmelenmesini güvence altına alması muhtemel olan bu iddialar da isyancı grupların gücünü şişirdi.

Dört yıl sonra benzer iddialar Weiss tarafından ortaya atılıyordu:

Han Şeyhun saldırısının bütünlüklü ve tarafsız bir şekilde soruşturulması gerekiyor. ABD yetkililerinin müphem iddialarını sorgulayan güvenilir bir gazetecilik ise ayrı bir ihtiyaç. Rusya ve İran böyle bir soruşturma için çağrı yaptı; umarım BM öncülüğünde elverişli bir şekilde yapılır.