Güney Çin Denizi’nde büyük güç diplomasisi

Çin birkaç Güneydoğu Asya Milletleri Birliği (ASEAN) üyesinin muhalefetini gerek ASEAN’ı tümüyle manipüle ederek gerekse de ekonomik ve askeri nüfuzunu kaldıraç olarak kullanarak idare edebileceğini hissediyor. Pekin ayrıca Birleşik Devletler’in Güney Çin Denizi’nde Çin ile gerçek bir çatışmadan kaçınmaya çalışacağına oynayarak Washington’ı idare edebileceğine inanıyor. Şimdiye kadar durum buydu.

Çeviri: Selçuk Işık

soL'un notu: ABD'nin "gölge CIA" olarak bilinen düşünce kuruluşu Stratfor'da, dünyanın yeni sıcak bölgesi Güney Çin Denizi'ne ilişkin dikkat çekici bir makale yayımlandı. Bu makalede, Washington, Pekin ve Tokyo'nun Asya-Pasifik'teki çatışan çıkarlarına ilişkin, ABD cenahının ne düşündüğüne ilişkin önemli tespitler yer alıyor.


Pekin ve Washington aylardır Çin’in Güney Çin Denizi’nin ihtilaflı suları (ve inşa edilen ada) üzerinde bölgesel hak iddiaları konusunda giderek tırmanan bir sözlü savaşla meşgul. Çin Dışişleri Bakanlığı Çin’in elinde bulunan, birçoğu üzerinde Vietnam, Filipin ve Malezya’nın da hak iddia ettiği adaların yakınında savaş gemileri yüzdürerek ya da uçak uçurarak tansiyonu arttırmaması konusunda ABD ordusuna ihtarda bulundu. Pentagon ABD gemilerinin ve uçaklarının uluslararası hukukun izin verdiği her türlü güzergahta seyredeceğini söyleyerek buna karşı çıktı ve bölgesel müttefiklerine Çin mevkileri yakınında  devriye gezeceğini bildirdi.

Bu açmaz Pasifiğin iki gücünün birbirine karşı basit milliyetçi tutumu gibi görünse de Asya'da deniz anlaşmazlıkları özel bir önem taşır. Avrupa'nın tersine Doğu ve Güney Çin Denizlerinin, Bengal Körfezi'nin ve Hint Okyanusu'nun yanısıra sayısız kıyı gölünü ve koyu sarmalayan sular kıtanın düzenleyici unsurudur. Özel olarak bir adanın, kıyının ya da kayalığın sahipliği ve bir miktar suya isim verme hakkı aşırı duygusallığın konusu olmanın çok daha ötesinde çoğu ulusal politika stratejisinin temelidir. Devriye gezme, üsler inşa etme ve  söz konusu su yollarında ticareti düzenleme hakkının güvenceye alınması ekonomik büyümeyi ve siyasal istikrarı sürdürmek için kritik olan kaynaklara erişmek anlamına gelebilir.  

PASİFİK RAKİPLERİ

Pekin ve Washington'ın ayrı bakış açıları tamamıyla farklı ulusal ve bölgesel stratejilerinden kaynaklanıyor. Dünya sahnesinde Çin, Güney Çin Denizi anlaşmazlığını özünde bir egemenlik sorunu olarak resmediyor. Bununla birlikte Birleşik Devletler deniz ulaşımı özgürlüğü konusundaki endişeleri ön plana çıkarıyor. Soğuk Savaş bittiğinden bu yana özellikle Japonya ve Güney Kore gibi müttefikleri tarafından desteklenen Birleşik Devletler, Pasifik Kıyısı'nın sorgusuz sualsiz rakipsiz gücüydü. Bununla beraber eş anlı olarak Çin gizil bir bölgesel hegemon olarak belirmekteydi ve Güney Çin Denizi en gözle görülür gerilim alanı haline geldi.

ABD'nin ulusal stratejisinin asli ancak sıkça dile getirilmeyen bir unsuru denizlerde küresel üstünlüğünü sürdürmektir. Birleşik Devletler denizleri kontrol ederek ABD mallarının dolaşımının güvenliğini garantileyebilir ve askeri gücünü dünya çapına yayabilir. Bu bir yandan ulusal güvenliğe karşı oluşabilecek her türlü tehdidin anavatana ulaşmadan bertaraf edilmesini sağlarken diğer yandan (yerel ekonomiyi besleyerek) küresel ekonomik faaliyeti korur. Bu durum güçlü ABD Donanması tarafından dayatılmıştır; ancak Washington'ın kendi uluslararası hukuk yorumuyla da desteklenmiştir.

ABD'nin yakın denizlerindeki küresel tahakkümü Çin'in ortaya çıkan bölgesel ihtiyaçlarıyla ters düşüyor. 1980'lerin başlarından beri Çin tecrit edilmiş, kendi kendine yeten parya bir devletten büyük ihracatçı bir devlete doğru dönüşüm geçirdi. Bu Pekin'i denizcilik risklerini ve zayıf noktalarını yeniden gözden geçirmeye zorladı. Çin ticaretini sürdürmek ve sanayi tesisini beslemek için ihtiyacı olan deniz güzergahını güvence altına almadan artık ulusal ekonomisini koruyamayacaktır.

Güney Çin Denizi bu önemli su yollarından biridir ve değerli su ürünleri ve doğalgaz gibi su altı kaynakları burayı daha da önemli kılıyor. Ne var ki yakın denizlerinde bulunan riskleri irdelemek, Çin kıyı şeridi boyunca daha büyük bir tampon oluşturmanın yanısıra daha güçlü bir açık deniz donanmasının yaratılması, eğitilmesi ve konuşlandırılması gibi zaman alan, maliyetli bir projeye girişilmesi anlamına geliyor. Çin'in  Güney Çin Denizi'ndeki kontrol ve sahiplik iddiası imtiyazlı ekonomik bölgesinde elinde bulunan hakların liberal yorumlarıyla birleşerek Pekin'e hiç olmazsa bir parça daha fazla güvenlik bahşediyor. Çin'in denizdeki somut eylemlerine doğrudan meydan okumaya gücü yetmeyen ya da isteksiz olan komşular ve Çin’in genişlemesini durdurmak için güç kullanmak konusunda kararsız olan Birleşik Devletler sayesinde Pekin statükoyu bir engelle karşılaşmaksızın yeniden şekillendiriyor.

ULUSAL STRATEJİYİ YASALLAŞTIRMAK

Birleşik Devletler ve Çin uluslararası denizcilik hukukunu kendi çıkarları doğrultusunda farklı şekillerde yorumlamayı tercih ettiler. Çeşitli yeryüzü şekillerinin kesin hukuki niteliği çözüm yolu haline geldi.Masada dört temel coğrafi terim var: ada, kaya, cezir yükseklikleri ve yapay ada. Bu terimlerin her birindeki anlam karmaşasını kavramak Güney Çin Denizi'nde yaşanan ihtilafı anlamak için kilit önem taşıyor.

Uluslararası hukuka göre bir "ada" her zaman denizin met hali seviyesinin üzerinde kalacak şekilde doğal bir biçimde oluşmuş ve ikamete elverişli ve/veya ekonomik faaliyeti sürdürme kapasitesine sahip yükseltidir. Bir "kaya" da yine doğal biçimde oluşmuştur ve yüzeyin üzerindedir ama ikamete ya da ekonomik istismara uygun olmasına gerek yoktur. Bunun aksine cezir yükseklikleri met halinde suyun altında kalabilir buna karşın cezir halinde açığa çıkar. Bir "yapay ada" doğal biçimde oluşmaması bakımından bir adadan farklılık gösterir. Su altındaki kayalar, denizaltı dağları ve diğer denizaltı yeryüzü şekilleri düşünüldüğünde anlaşmazlıklar daha da karmaşıktır.

Bir kara parçasının tarifi onu çevreleyen suyun nasıl (ve kim tarafından) kullanılabileceğini kesin olarak gösterir. Bir ada 12 deniz mili iç denize ve 200 deniz mili imtiyazlı ekonomik bölgeye sahiptir ve su altı kaynaklarına erişim konusunda olası sonuçları bulunacak bir kıta sahanlığı tarif etmek için kullanılabilir. Bir kaya 12 deniz mili iç denize sahiptir ancak imtiyazlı ekonomik bölgesi bulunmamaktadır. Bir cezir yüksekliği iç denize sahip değildir fakat karanın 12 deniz mili sınırı dahilinde bulunduğu takdirde kara sularında hak iddia etmek için bir üs olarak kullanılabilir. Bir yapay ada 500 metrelik güvenli bölgeden başka birşeye sahip değildir. Başka birinin imtiyazlı ekonomik bölgesinde bulunmak bile açıklama gerektirir. Birleşik Devletler imtiyazlı ekonomik bölgeler içerisinde askeri devriye yapmayı uluslararası yasal haklar etrafında tartışırken Çin bunun saldırgan bir eylem olarak görüldüğü ve bu yüzden yasak olduğu gerekçesiyle buna karşı çıkıyor.

Pekin ve Washington, her biri kendine özgü yoruma sahip. Çin, adaların Güney Çin Denizi’nin varlığı olduğunu ve Çin’in egemenlik alanının parçası olan bu adaların 12 deniz mili iç denize ve 200 millik imtiyazlı ekonomik bölgeye sahip olduğunu ileri sürüyor. Birleşik Devletler bir yandan bunun deniz anlaşmazlıkları konusunda resmi tutumla bağdaşmadığını ileri sürerken diğer yandan mevcut varlıkları ya cezir yükseltisi ya da yapay ada  olarak yorumluyor. Bu okuma ABD gemilerine 12 deniz mili sınır dahilinde denize açılma hakkı veriyor.

BÖLGESEL OYUNCULAR

Çin’in Güney Çin Denizi’nde bulunan birtakım resif ve adacıklar üzerindeki inşaat projeleri Güneydoğu Asya’daki komşularının kızgınlığını körükledi. Çin mürettebatı denizin dibini tarıyor, kum istifliyor; resif ve adacıkları genişletiyor ve pistler, barınaklar, iskeleler ve çeşitli kara parçaları üzerinde tesisler inşa ediyordu. Örneğin Vietnam kısa süre önce yeni Çin fenerlerinden şikayetçi olurken Filipinler karşı dava açarak konuyu uluslararası mahkemelere taşıdı.

Filipinler Çin yayılmasının ceremesini çekenlerin başında yer alıyordu ve Çin yapılarının çoğu Manila’nın hak iddia ettiği adalar üzerindeydi. Manila’nın müttefik statüsü Birleşik Devletler’i anlaşmazlığa sürükleme riski taşıyor ancak Filipin’in güvenliğini destekleyen Washington  Güney Çin Denizi’ndeki hak iddiaları rekabetinde ve hatta Asya’nın denizlerinde yaşanan herhangi bir ihtilafta taraf tutmamayı sürdürüyor. Daha doğrusu Washington Güney Çin Denizi ile ilgili kaygılarını sadece denizlerde dolaşım serbestisi hakkının savunusu üzerinden gerekçelendiriyor. Bu serbesti ABD gemilerinin, denizaltılarının ve hava araçlarının diğer devletlerin 12 deniz mili karasuları dahilinde olmasa da 200 millik imtiyazlı ekonomik bölgeleri içerisinde gerçekleştirdiği düzenli ve düzensiz devriyeleri içeriyor.

Çin birkaç Güneydoğu Asya Milletleri Birliği (ASEAN) üyesinin muhalefetini gerek ASEAN’ı tümüyle manipüle ederek gerekse de ekonomik ve askeri nüfuzunu kaldıraç olarak kullanarak idare edebileceğini hissediyor. Pekin ayrıca Birleşik Devletler’in Güney Çin Denizi’nde Çin ile gerçek bir çatışmadan kaçınmaya çalışacağına oynayarak Washington’ı idare edebileceğine inanıyor. Şimdiye kadar durum buydu. Bununla birlikte Washington Pekin’in Güney Çin Denizi sularında neye izin verilip verilmeyeceğini üstlenmesine karşı çıktı. Üstelik Çin söz konusu denizler üzerinde meşru bir iddiaya sahip olsa da fiziksel bir meydan okumaya mahal verebilecek her türlü eylemden kaçınmaya dikkat etti. Çin ABD’nin anlaşmazlığı kızıştırmak konusundaki isteksizliğinin pekala farkında ve bundan varlığını yaymak için faydalanıyor.

YÜKSELEN GÜNEŞ

Ancak Pekin, Güney Çin Denizi’nde tek birşeyden korkar: Japonya’nın müdahil olması. Tokyo Pasifik Kıyısı’nın uzun zamandır pasif gücüydü, şimdiyse ağırlığını tekrar ortaya koyacak uzun bir süreç için kolları sıvıyor. Şayet Japonya Güney Çin Denizi’ne daha fazla müdahil olmak isterse Çin’in stratejisi daha karmaşık hale gelecektir. Son zamanlardaki işaretler bunun başlayabileceğini gösteriyor. Tokya geçtiğimiz günlerde Filipinlerle arama ve kurtarma sondajı gerçekleştirirken Güneydoğu Asya devletleriyle Palawan’ın dışında Güney Çin Denizi üzerinde EP3 uçurmak gibi başka tatbikatlar yaptı. Japonya ayrıca Manila ile Japon gemilerine ve uçaklarına yakıt ikmali ve yeniden ikmal izni verecek bir misafir güç anlaşması için müzakerelerde bulunuyor. Bunun yanında Filipin ve Vietnam’a sahil koruma ve deniz kuvvetleri için gemi ve uçak tedarik etmeyi ve fonlama önerisinde bulunuyor.Üstelik Tokyo ve Birleşik Devletler Güney Çin Denizi’nde muhtemelen gelecek yıl en kısa sürede ortak devriyeler tatbik etme konusunda prensipte anlaştı.

Japonya’nın Güney Çin Denizi’ndeki hak iddiaları konusunda kendi endişeleri bulunuyor. Az miktarda doğal kaynağa sahip bir ada ulusu olarak (kara opsiyonu bulunmayan) Japonya’nın ekonomik can damarları ancak denizlerden geçebilir. Çin’in Doğu Çin Denizi’nde kendinden emin etkinliğinin ardından gelen denizlerde genişleme eylemliliği, Asya-Pasifik’te gerçek bir değişimin yaşandığı ve Japonya’nın kendi çıkarlarını güvenceye alma ihtiyacı olduğu konusunu Tokyo açısından daha açık hale getirdi. Çin ABD devriyelerini kabul edebileceğini öne sürerken Japonya’nın denizlerde herhangi meşru hakkı ya da çıkarı bulunmadığını savunarak Güney Çin Denizi’nde herhangi bir rol üstlenmesini kesinlikle kabul edemeyeceğini de ileri sürdü.

Çin’in düşünmeden verdiği Japonya tepkisi kısmen Tokyo’nun savaşçı emperyalist tarihinden dolayı. Bununla birlikte daha somut olarak Pekin Japonya’nın Pasifik’te elinin Birleşik Devletler’den daha rahat olacağının farkında. Birleşik Devletler Çin gibi nükleer bir güç olduğundan hareket alanı daha kısıtlıdır. Japonya ise böyle değil. Bu, Soğuk Savaş süresince Birleşik Devletler ve Sovyetler Birliği’nin üzerindeki kısıtlamalara benzer şekilde gerginliğin tırmanmasının önünde geçici bir önlem görevi görüyor. Bu durum aynı zamanda ABD’nin Güney Kore’de Yüksek İrtifa Hava Savunma antibalistik füze sistemi konuşlandırma potansiyeline Pekin’in neden bu denli sert bir şekilde karşı çıktığını da açıklıyor. Bu sistem ABD füze sisteminin Asya anakarasına ulaşmasına imkan verecektir ve zamanla Çin’in nükleer karşı saldırı kabiliyetinin dirimliliğini zayıflatma potansiyeline sahiptir.

Çin nükleer silaha sahip olmayan bir devlet karşısında nükleer silah kullanmamak konusunda taahütte bulundu. Pekin bu taahhüdünü korumaya devam ederse Japonya’yı tehdit etme becerisi azalır. Japonya ve Birleşik Devletler Güney Çin Denizi’nde birleşirse bu çok daha büyük bir tehdit anlamına gelir. Birleşik bir Japonya-ABD gücü herhangi bir tekil güçle mücadeleden epey farklı bir mücadele olacaktır. Çin şu anda sayısız kanal aracılığıyla Japonya’nın benzer kısıtlamalara sahip olmadığını ve kendi çıkarları uğruna ABD güvenliğiyle kumar oynayabileceğini ABD’ye açıklamaya çalışıyor. Ayrıca Japonya’nın Filipinler’e yardımı, Tokyo tarafından silahlandırılan ve işler kızışırsa Washington’ın devreye gireceğine güvenebilen Manila’yı ihtlaflı bir adacıkta Çin ile kısa, ani bir çarpışma için yüreklendirme potansiyeline sahip.