Vurmayın çocuklara, zaten ölüler... (Ümit Yazıcı)

İki gündür televizyon ekranların da ki tartışma programlarına katılan liberalleri kastediyorum. Çaresizlikleri yüzlerinde ekşimsi bir tebessüme dönüşmüş, karşılarında kasıla kasıla tahlil yapan, "yandaş" lara karşı mermilerinin tükenmesinden ötürü, gevezelik edip duruyorlar. Muhalefetin basiretsiz ve vizyonsuz olduğundan dem vurup, Demirtaş'ın başarılı olma gerekçelerini sıralıyorlar. AKP nin ciddi bir gelecek vizyonu var mı, yok mu onu tartışma konusu yapmaya dahi yeltenmiyorlar. Iktidarın kusurlarını görmezden gelmek yadırganacak bir durum olmaktan çoktan çıkmış durumdaydı zaten ama madem söylecek sözünüz kalmadı daha niye çıkıyorsunuz ki o ekranlara demek istiyor insan.

Aslında çözüm sürecinin gerçeklikleri ile HDP nin seçim söyleminin arasında ki açı, ateşkesten bu yana 13. Kürt gencinin yine Lice'de katledilmesi ile bu denli çabuk gündeme gelmeseydi üç-beş laf edebilirlerdi ya, olmadı işte. Ateşkes sadece Kürtlerin silah bıraktığı bir şey olarak tarif edilemeyeceğine göre gevezelik etmek en iyisidir diye düşünüyorlar herhalde.

Öyle ya taraflarından birinin basbayağı otoriter bir iktidarın gayrımeşru "cumhurbaşkanı" olan sürecin adı, artık demokratikleşme ya da barış değil olsa olsa çözüm süreci olacaktır. Yeni bir rejimin inşa edilme süreci tarihi bir revizyon olarak değerlendirilirse ve eğer herkes devrimci değilse barışçıl ve demokratik de olamaz zaten.

Olan-bitene dair peşpeşe gelen sorulara, gerçeklerle değilde gevezelikle geçiştirilen cevapları sıralamalarının sebebi bu.

Çözüm diye dayatılan sürecin ortadoğu halklarına ya dilenciliği ya da katledilmeyi ama özellikle Kürt halkına daha yoğun ve yakıcı bir savaşı dayattığı görüldüğünden, tartışmaları Demirtaş'ın "başarısına" taşıma kurnazlığı bence de onlar açısından en doğru yol. Alınan oyun niceliğini önemsizleştirmek için değil ama 12 yıldır AKP ve Erdoğan'dan yılmış insanların emanet oyları hesap edilmeden yapılan analizler biraz fazla umut taşımıyor mu? Ya da en azından eksik değil mi?

Muhalefet yapacak alanlarının kalmadığı ve sosyalizmden başka bir çarenin bu yeni rejimle barışmayacak olanlara bir umut vermeyeceği gerçeğinin saklanması gerektiğinin bilinciyle çaresizce, ekşi ekşi gülümseyip programın bitmesini bekliyor ekran gediklisi liberaller.

Beni rahatsız edense bu biçarelerin düştüğü durumdan ziyade Kürt halkının sosyalist siyasete teveccüh göstermeyeceğini düşünen "kardeşlerimizin" durumu. Üstelik Öcalan'ın hemen seçim sonrası yaptığı ve özetle "yeni Türkiye'nin inşasında, Kürt siyasi hareketinin sürece katkısının olmazsa olmaz önemde olduğu" açıklamalarının üzerine.