Topumuzu patlatanın çanağını çömleğini patlatırız (Mesut Gökbayrak)

Tek tek maç analizleri yapmak, ya da İspanya Tiki-Takasıyla,Almanya'nın prese dayalı hızlı baskın oyunu arasında ki farkları anlatmaktansa, biraz modern Futbol'un anlatamayacağı şeylerden bahsetmek isterim size. Neymar'ın insafsız çalımları, Messi'nin üstünde ki gölgeden (Maradona'dır kasıt) kurtulma çabaları ya da Cristiano Ronaldo'nun ahenkle halay çeken saçlarının da tarif edemeyeceği şeyler var bu Dünya Kupası'nda.

Che Guevara'nın kitaplarını okuyarak büyüyen birisi olmak bile malesef Arjantin'i tutmam için yeterli sebep değil. Geçen sene Haziran Direnişi sırasında Brezilya'da gerçekleşen eylemlerde gariban halka çalım atmayı reddedip, Rio De Janeiro sokaklarında direnen Marcelo'ya olan sempatim bile bana Brezilya'yı tutturamadı.Acaba ben Dünya Kupası'ndan mı nefret ediyodum, yoksa Futbol'dan mı soğumuştum.Cevabını çöp konteynerlerin de buldum.

Rio'nun arka mahallelerin de ki çöp konteynerlerine kafamı uzatıp bakmak için en azından 10279.62 km ve bir Ahmet Kaya şarkısı kadar uzağım. Ancak bazen tek bir fotoğraf, aslında izlediğimiz topun ne kadar patlak ve de çatlak olduğunu gösterebiliyor. Samba yaparak maça giden vatandaşlar ve yanı başında ki çöplükte yiyecek arayan yoksullar. Herhalde bu durum da, Dünya Kupası'na ve FIFA'ya küfretmek orucu bozmaz.

Sırf Favela'ları Maracana Stadyumu'nu gören tepelerde olduğu için, zengin turistlerin göz zevkini korumak adına evlerinden kovulan ve Favela'ları yıkılan yoksullar, Rochinha'nın derbeder sokaklarına sağlık ocağı yapmak yerine Copacabana Plajına yapılan ULTRA-LÜKS-DEV-SÜPER ekranlar, ya da karanlıkta umudunu haykıran insanların faili meçhul cinayetler sonucu ofsayta düşürülme çabaları. ''Oooo Dünya Kupası'mı, alırım bi dal'' diye yutkunan FIFA'nın pekte umurunda olmayan şeyler bunlar. Bahçesine top kaçtığı için elde bıçakla arıza çıkaran mahalle de ki sevgisiz abi Sepp Blatter olsa gerek. Bütün bu saydıklarım, cinsiyetçi olmayan normal küfürleri FIFA'ya saydırmak ve de sokaklar da endüstriyel futbola karşı yardırmak için geçerli sebeplerdir.

Kanımca Che Guevara hayatta olsaydı, bir halkın ahını alan bu FIFA organizasyonuna şöyle okkalı bir küfür basar, Patria O Muerta diye de atarlanırdı. Ayrıca Arjantin'i tutacağına da hiç ihtimal vermiyorum. Yoksulların ezildiği, hor görüldüğü, aşağılandığı bir organizasyon'da herhangi bir takımın tarafını tutmazdı delikanlı Ernesto. Evinden fersah fersah uzakta olan Küba halkı için mücadele eden enternasyonalist bir adamdan bu beklenmez zaten. Ülkemin, Messi/Arjantin denklemini tutan solcu abilerine bir sitemdir bu son cümlelerim. Futbola dandik TRT yayınları ve Ömer Üründül yorumları yerine, mahalle aralarından, sokaklardan, henüz AVM işgaline girmemiş arsalardan bakabilmek için gerekli sebebimiz çok.

İlkokuldayken paramız olmadığı için kozalakla top oynardık.Okulumuz ağaçların arasında ufak bi mahalledeydi. Tekniği acayip derece de zorlayan bir şey olsa da, FIFA markalı toplardan daha çok eğlendirirdi bizi. Sürekli olarak zorunluluktan ve şeklinden dolayı falso alan ama hiç canımızı sıkmayan bir eğlence aracıydı. Bizim de bir hayalimiz var. Kozalaktan'da olsa bir Dünya Kupası hayalinden bahsetmenin zamanı geldi sanırım. Futbol aslında basit bir oyundur, zor olan ise futbolu kozalakla oynamaktır.

Çocukluğumuzda bomboş arsalar vardı,daha AVM'lerin dikilmediği zamanlar da.Sokaklar da muhabbet eden teyzelerimizin yanı başında ya Zidane ya Rivaldo olurduk. Hatta kaleye geçen en kazma arkadaşımız bile bir anda Schmeichel oluverirdi. Dünya'ya bulutların üzerinden bakabilme becerimiz vardı bizim. Sürekli gökyüzündeymiş gibi yeryüzünde gezinirdi çıplak ayaklarımız. O bulutların üstünden hiç kimseye bomba atmadık, kimseyi de öldürmedik hani. Sadece top oynadık o kadar. Sokaklarımızı geri istiyoruz, topumuzu da.