Toprak kimsenin babasının malı değildir (Çağlar Yiğit)

Yok orası Türklerindi, burası Kürtlerindi, şurası Araplarındı mantalitesinden solculuk, sosyalistlik çıkmaz.

Yok o tarla senin, bu bağ benim, o daire babamın, bu kaynımın demeyeceksiniz.

Sosyalistseniz her tür ''mülkiyetçilikten'' şiddetle uzak duracaksınız.

Kapitalist sistemde elinden geldiğince ama sosyalist sistemde muhakkak ve muhakkak her yerde ve her şeyde (havlundan, diş fırçandan bahsetmiyorum) ortaklaşmaya, paylaşmaya çalışacaksınız.

Düşünsenize,
Bundan sadece 1000 sene önce Anadolu topraklarında Türkler yaşamıyordu.

Bundan 2700 yıl önce Anadolu topraklarında Ermeni halkı diye bir halk da henüz yoktu, Traklarla Friglerin Urartularla, Arilerle ve bazı Kafkas topluluklarıyla karışması sonucu ortaya çıktılar.

Bundan 130 yıl önce bugün Düzce, Adapazarı yöresinde yaşayan Çerkes ve Abhazların hiçbiri orada yaşamıyordu.

Bundan 70-80 yıl önce İstanbul, İzmir gibi şehirlerde Kürtler yaşamıyordu.

Bundan 500 yıl önce Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Avustralya kıtalarında hiçbir Avrupa kökenli halk yaşamıyordu.

Bundan 1200 yıl kadar önce Slavlar (Hırvat, Boşnak, Makedon, Bulgar, Sırp, Sloven, Slovak ve Çekler) Orta ve Güney Avrupa'yı işgal ettiler.

Bundan 1700 yıl önce Germenler Kuzeybatı Avrupa dan yola çıkıp Avrupa'nın ve hatta dünyanın her yerine yayıldılar.

Bundan 1400 yıl önce Araplar Kuzey Afrika'yı büyük ölçüde Araplaştırdılar.

Peki ne diyelim şimdi?

Hepiniz geldiğiniz yere geri mi dönün diyelim?

Tek tek çetelesini tutup ''Kim önce neredeydi?'', ''Kim kimin yerini işgal etti?'', ''O buradan değil'', ''Bu buraya sonradan geldi'', ''Burası onların'', ''Şurası bunların'' mı diyelim?

Oraya nereden gelmişlerdi ki?

Bu soycu sorgulamayı, dinsel, inançsal, milliyetçi ve etnik kinciliği ve mülkiyetçiliği sürdürürsek zannediyorum Afrika'da savanlarda ilkel bir primat olarak sürüler halinde av yaptığımız dönemlere kadar gideriz.

O zamanlarda da zaten hiçbir yer hiçbirimizin değildi.

Gözümüzün alabildiği her yer ve her şey bütün canlılığa aitti kimsede yer ve mülkiyet kavgası vermiyordu, yaşayabileceği kadarını alıyor ve fazlası için mücadele dahi etmiyordu.

Kendilerine ''solcu'' diyen birçok liberal, ulusalcı ve gerici zevatın bugün ''modern'' diye pazarladıkları bütün düşünce sistematikleri bireyciliği, bencilliği, her türden gericiliği, kimlikçiliği, milliyetçiliği ve mülkiyetçiliği malesef aşamamaktadır.

İlkel komünal toplumdaki paylaşımcılığı, dayanışmacılığı, mülkiyetsizliği ve sınırsızlığı ''modern'' bir zeminde savunup bu toplumsal ve ekolojik yapıyı yeniden inşa etmekten başka bir çıkış yolumuz yok.

Bu ''modern'' dünya ütopyasını savunacak tek güç sosyalistler inşa edecek tek düşünce sistematiği de sosyalizmdir!

Yani ''Ya barbarlık ya sosyalizm'' sözü öyle haybeye söylenmiş bir söz değildir.

Sosyalizmin kıymetini bilin/bilelim.