Perinçek Kürtçeyi ne kadar biliyor? (Özkan Öztaş)

Geçtiğimiz günlerde Aydınlık gazetesinde Doğu Perinçek imzasıyla yayınlanan yazıyı okuyunca yazının işaret ettiği “gerçekliğe” dair birkaç şey söylemek gerektiğini düşündüm.

Yazı “Kürtçe Ticaret Kanunu yazabilir miyiz?” başlığını taşıyordu.

“Kürtçe Ticaret Kanunu yazabilir misiniz?
Kürtçe Borçlar Kanunu yazabilir misiniz?
Kürtçe Yargılama Usulü Kanunu yazabilir misiniz?
Kürtçe Ceza Kanunu yazabilir misiniz?
Kürtçe herhangi bir temel kanun yazabilir misiniz?
Bu soruları sıradan insanlara sormuyoruz.”

Böyle devam ediyordu yazı…

Burada sıradan olmayan insanlar Perinçek’e göre sorunun muhatabı olarak görülen Kürt siyasi hareketi ve KCK sürecinde anadilde savunma talep eden tutsaklardı. Bu yazı, muhatabın süzgecinden geçen bir yazı olmayacak ancak Kürt bir komünist olarak Perinçek’in sessiz kalınan bu sorusuna cevap vermek isterim.

Öncelikle Perinçek’in yazısında “yazamazsınız” önermesi desteksiz, “yazamayız” önermesi de samimiyetsiz durmaktadır. Perinçek Kürtlerin bir devlet geleneğinden yoksun oldukları için, hukuksal bir metin de yazamayacaklarını ileri sürmektedir. Bunu desteklemek için de hukuk metinlerinin “Ben vurmadım, ben yapmadım” gibi cümlelerden ibaret olmadığını ileri süren Perinçek, kanıtların suçun niteliğine dair önermelerin, Kürtçe olamayacağı-yazılamayacağını düşündüğü için Kürtçe bir hukuk metninin de oluşturulamayacağını savunmaktadır.

Önermesini desteklemek için zaten devlet geleneğinden uzak olan Kürtlerin hukuk metniyle falan uğraşmak yerine var olanı yani Türkçeyi Hukuk dili olarak kullanmalarını talep etmektedir. Çünkü gayrısı “devleti bölecektir”...

Türkiye burjuvazisinin 90 yıllık tarihinde can simidi olarak kullandığı “bölünme korkusuna” sarılan Perinçek, acaba hukuk dışında sağlık alanında da derdini anlatamayan Kürtler için Türkçe sağlık dili kullanmalarını mı talep edecektir? Bence bu “Kürtçe mi yoksa Türkçe hukuk metni mi?” sorusu kadar yakıcıdır. İnsanlar dertlerini anlatamıyor ise konunun hukuksal ya da tıbbi bir literatüre dayanması neyi değiştirir? Eğer öyleyse bireyin anadilinde sağlık sorununu ifade edemediği ve sıkıntısını anlatamadığı hasta doktor ilişkisi, bir tedavi ilişkisinden ziyade (ki zaten doktorun, hastasının dilini anlamadan tepkisel yollarla yolunu bulmaya çalıştığı hastaya uygulamak zorunda kaldığı) veterinerlik hizmeti değil de nedir? Bir halka, o dili bilmediği için böylesi bir hizmetin reva görüldüğünü belirtmek isterim.

Perinçek ardından Kürtçe savunma yapılıp yapılamayacağını soruyor. Yine benzer şekilde Kürtçenin bu anlamda yetersiz olacağını düşündüğünden bunun mümkün olmadığını dile getiriyor.

Ancak sanırım Perinçek’in Kürtçeye dair bilmediği ve bilmesi gereken kimi şeyler var.

Birincisi Kürtçe bir devlet geleneğinden yoksun olmasından ziyade birden fazla devletin baskısı altında olduğu için kurumsal bir görüntü çizememektedir. Bu durum anadili Kürtçe olan insanların bulundukları ülkelerde Farsça, Arapça veya Türkçe eğitim dili gördükleri için böyledir. Ancak bir hukuk metni oluşturmak için gerekli olan tüm kavramların karşılığı Kürtçede de mevcuttur. Perinçek hukuk değil de sağlık alanı için bunu dile getirseydi görece haklı olacaktı, çünkü sağlık literatüründeki kelimeler nispeten daha çok türetilen veya üretilen kelimelerden oluşmaktadır. Mesele hukuksal bir yazın ya da gelenek eleştirisi olunca Perinçek baltayı taşa vurmuştur, çünkü Kürtler Ortadoğu’da belki de en çok hukuksal savunmalarda bulunmak zorunda kalan halklardan biridir. Burada “iyi ama kardeşim bu Kürtler bulundukları ülkelerde anadilde mi savunma yapıyor” denilebilir, ancak bunun cevabı basittir: siz Kürtlerin hâlâ Kürtçe düşünmediklerini mi sanıyorsunuz? O savunma metnini hazırlamak bir Kürt için Kürtçe bilmekten ziyade Türkçe ya da başka dile çevirebilme yetisi gerektiriyor.

İkinci olarak yazının işaret ettiği yerlerden biri de hukuksal alanın sıradan bir alan olmadığı ve bu anlamda bu dili oluşturmanın zorluğudur.

Eğer hukuksal metnin zorluğunu “Resen takibi iktiza eden diğer bir cürüm dahi birlikte irtikap olunmamış olmak şartiyle bu maddede beyan olunan cürümden dolayı takibat icrası şahsi dava ikamesine bağlıdır" (TCK madde 308 sekizinci fasıl) cümlesindeki anlaşılabilirlik oranı ile ölçüyorsak, burada cümlenin zor anlaşılması nedeni hukuksal bir metin olmasından ziyade metnin içinde Türkçe olmayan kelimelerin yoğunluğudur. Yani çok zorlarsak bu maddeyi Türkçe yazılamamış bir hukuk metnine örnekleyebiliriz. Hatta anadili Kürtçe olan yoldan geçen herhangi birine benzer bir metni Kürtçeye çevirmesini istesek en az bu kadar anlaşılabilir olacağını söyleyebiliriz. Ayrıca kıyaslayacak olursak, az önce alıntıladığım cümledeki Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin yoğunluğu gerek kültürel gerekse dil ailesi açısından Kürtçe kullanımı daha avantajlı kılacaktır.

Üçüncü olarak da Kürtler tarihinde hukuksal yazından o kadar da uzak kalmamışlardır. SSCB’deki Kürt kolhozlarında yaşayanlar ya da Mehabad’da kurulan Kürt devletinin hukukçuları birer masal kahramanı değildir.

Buradan hareketle herhangi bir alanda Kürtçe savunma yapmak veya yapmamak üzerinden tartışma Cumhuriyetin değerlerini korumaktan ziyade II. Cumhuriyetin kurucusu olan AKP’nin ekmeğine yağ sürmektedir. Kürtlerin Kürtçe savunma hakkının tarihsel meşruluğunun farkında olan AKP, buraya oynayarak Kürtleri kendi “tezgahına” almaya çalışmaktadır.

Memleketin geleceği bu anlamda hangi hukuksal dili konuşacağımızdan çok nasıl bir sınıf dili oluşturacağımıza bağlıdır. Perinçek, AKP’ye oy verenlerin AKP üzerine yaptığı mahalle baskılarından olan “Hukuk Fakülteleri de mi Kürtçe eğitim yapacak? Hukuk alanında Kürtçe kullanılırsa daha başka nerelerde Kürt dili konuşulacak?” sorularını sormayı AKP’lilere bırakmalıdır.

Bizler bölünme korkusunu değil, işçi sınıfının bölünmesi tehdidini baz olarak yola devam edebiliriz ancak. Zira Perinçek’in talebi “Boş ver Kürtçeyi gel Türkçeye” minvalindeki yaklaşımı iki halk arasında kardeşliği değil bölünmeyi körükleyecektir.

Kürtlerin tarihlerinde bir de atasözleri vardır…

“Mer meran dıkujin,ew ura dışwe”.

Yiğidi yiğide kırdırıyorlar, sen oturmuş işkembe yıkıyorsun.

[email protected]