İnsel’in yeşil penceresi: AKP cici, sol kaka (Onur Tezel)

AKP, “barış”, “çözüm” diye diye yapacağını yapadursun, “Uludere için akan gözyaşı, PKK’ya verilen cansuyudur” diyebilenleri, “Başbakan’dan fırça yeseler de küsmemeleri” öğütlenenleri, “Fikirlerimi söyleme imkanı bulursam söyleyeceğim” diyen kanaatkar gönüllü memurlarını “akil insan” diye tepemize çıkaradursun, birileri de burada herhangi bir sorun, bit yeniği görmeyebiliyor. Dahası, görene “kompleksli” diyor. Yetmiyor, iktidar dururken sola çatıyor.

Ve son güzide örnek olarak bunu “sol” adına racon kesmesi için panel konuşmacısı olarak çağrıldığı Çanakkale’de, raconun devamı olarak Çanakkale Olay gazetesindeki röportajında yapana da rastlanıyor: Ahmet İnsel!

Efendim, tanımayanların olma olasılığına karşı belirtelim, kendisi Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (YSGP) kurucu üyesi olup namlı “sol” liberallerimizdendir. Bu kez de “Öyle bir parti mi var?” diyenleriniz olabilir ki bu soruyu sorana süzme cahil muamelesi yapmanın anlamı yok.

İşte böyle bir partinin kurucularından olan İnsel, yerel gazetedeki söz konusu röportajında “çevre sorunları” üzerine top çeviriyor önce. Tabii “akıllı ve yeşil solcu”ysan öyle sermayenin yer altı ve yer üstü zenginlikleri talanıymış falan, zinhar söz etmek yok! İnsel o kadar akıllı ve yeşil ki, “Kâr amacını gütmek başlı başına bir sorun olmayabilir. Ama bu etrafta yaşayan insanların yaşam kalitelerini ve bazen hayatlarını tehdit altına alarak oluşturulan bir kâr amacıdır. Yani ilaç üreterek de kâr amacı güdebilirsiniz” diyor örneğin!

Yani, nasıl kâr edeceklerini İnsel’e soracak sermayedarlar. Altın çıkarmayıp, antidepresandan parayı kıracaklar. Kaka değil, cici kâr edecekler. Aynı gemide kardeş kardeş yaşayacağız.

Çanakkale’de bir yerel gazeteye verilen röportajda altın tekellerinin Kazdağları’ndaki faaliyetlerinden, termik santrallerden bir cümleyle olsun söz etmek de yok tabii! “Akıllı yeşil solcu” AKP’yi de anmaz bu başlıkta. “Sigara siyanürden daha zehirli” diyen, termik santrale kuru kuruya (!) karşı çıkılmamasını vaaz eden AKP’lilerin sözlerine de, iktidar partisinin kendisine de hülyalı yeşil gözler sımsıkı kapalıdır.

O yeşil gözlerin belertilerek bakılacağı hedef ise soldur. Ahmet İnsel’e göre sol, AKP konusunda kompleksliymiş! Dahası “mızıldanması” AKP’ye yarıyormuş! Yan yana yazınca neye benzedi? Peki İnsel’in “mızıldanmaksızın” yaptığı AKP’ye yaramayan çalışmalarını merak eden var mı? “Akıllı yeşil solcu”muzun koskoca röportajda, kendi düzenini kurduğunu el kadar çocukların bile fark ettiği AKP’ye dönük bir eleştiri, bir ima dahi kullanmaktan kaçınırken, solu neden bu kadar kafayı taktığını anlamayan?

Son soru: Pardon, kim kompleksliydi?

Gazeteci, Ahmet İnsel’e solun bölünmüş görüntüsünü soruyor bir de. “Türkiye’de çok parti var” diyerek yakınıyor İnsel ve “Küçük sol partiler var. Topladığımız zaman hepsini, çok ciddi bir toplam da çıkmıyor ortaya” diyor. Kendi partisinin hacmi göz önünde bulundurulduğunda “Biz de en küçük partilerden biriyiz, kahpe kader!” diye sürdürebilirdi cümleyi, ama AKP’yi kesmeyen yeşil gözler kendisine baktığında dev görüyor olmalı. Söz İnsel’de: “Fakat, yeni bölünmeden ziyade bu kez bir birleşme oldu. Yeşiller diye bir parti vardı, bir de Eşitlik ve Demokrasi Partisi vardı. Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile Yeşiller Partisi birleşti. Yani dolayısıyla bölünmeden ziyade bu kez bir birleşme adımı bu.”

Bu yanıtı okurken gerçekten moda deyişle “sesli güldüm!” Yahu tamam, başka şeyleri bırakıp birbirimizin niceliğini tartmayalım, ama n’olur, sırça köşkte oturuyorsak da başkasının camına taş atmayalım! Kasaba politikacısı ağzıyla “Bu solcular, gomanistler de hep ‘franksiyonlu’ canım” deyip kendini “birlik/dirlik örneği” olarak gösterirsen, bir lafa, bir de dergi çevrelerinin bile hayli gerisinde kalan niceliğine bakılır ister istemez. Gülerler. Umurunda mı bilmiyoruz ama yaparlar bunu.

Antiemperyalizm, kamuculuk, aydınlanmacılık gibi solu sol yapan değerlere sarılmak yerine, kendi küçük dünyandaki alıcısı olmayan liberal soslu “sol”u gerçeklik olarak sunuyorsan, yeşil pencerenden muktedirin icraatlarına gül atmayı marifet sanıyorsan, “yeşil canavar Hulk” olmayı daha çok beklersin. AKP Türkiyesi gerçekliğine işaret edenler, doğru hedefe ateş edenler hızla güç biriktirirken sana yeşil pencerene çıkıp “Toz kaldırıyorsunuz!” diye söylenmek düşer.

Kemal Okuyan’ın soL gazetesindeki 4 Nisan tarihli yazısının başlığında dediği gibi “AKP’yi savunmak zor zanaat.” Bu, yeni örneklerle giderek zorlaşıyor ve düzen AKP olmuşken, AKP’yi hedef almayan bir solun karşılığı yok. Geleceği de yok.

Evet, sol gerçekten de gelecek! Ama düzene yeşillenerek değil, onunla kavga ederek… Sırtında liberal deli gömleğiyle değil, en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla…