İki Türkiye projeksiyonu (Özgür Ünal)

Bir süredir Türkiye’nin başına çöreklenmiş Tayyip-Davutoğlu ekibinin kontrolden çıkmış, freni patlamış kamyon misali ilerlediklerini söylüyoruz.

Bunun dışında İŞİD meselesi üzerinden emperyalistlerin ciddi bir müdahale için bir meşruiyet ve alan genişletme çalışması yaptıklarından da bahsediyoruz.

Son dönemde yaşanan olayları üst üste dizdiğimizde bir dizi olasılık kendini fazlasıyla hissettiriyor.

Bu olasılıklardan hangisi olursa olsun artık Türkiye’nin eskiye veya AKP öncesi döneme dönüşü kesinlikle mümkün değildir.

Birinci olasılık İŞİD ile mücadelenin gericilik meselesinden ayrıksı olarak askeri bir operasyona indirgendiği düzlem. Bu düzlemde olası gelişmeler şöyle sıralanabilir.

1) Düşmanı büyütmek operasyonun meşruiyeti açısından önemli bu açıdan İŞİD’in bazı ilerlemelerinin önü açılabilir. Bu şekilde Kürtler, Irak, Suriye ve Türkiye hatta İran bu operasyon ile daha çok emperyalistlerin istediği şekilde bağlar kuracaktır.
2) Kobani’nin düşmesi bizim cografyamızda ciddi sonuçlar doguracaktır ve Kürt hareketini daha fazla ABD’nin istediği bir hatta cekmeye yarayabilir.
3) Buna paralel ülkemizde Kürt halkını ayrışmaya motive edecek gelişmeler yaşanacaktır. Gericilik ve akp karşıtlığı ile buluşmayan Kürt hareketliliği, ülkemizin batısında verelim kurtulalım düşüncesini besleyecektir.
4) ABD planlarıyla örtüşen böyle bir gelişme ciddi bir gerilim yaşamadan uygulanabilir buna paralel ülkemize bu yeni haliyle kimi AB açılımları üst üste gelebilir ve yeni düzlemde kırılganlığı azalmış bir kapitalist restorasyon yaşanabilir Türkiye’de.

Birinci ve ikinci maddedeki gelişmelerin direkt olarak üçüncü veya dördüncü başlıktaki sonuçları vereceği söylenemez elbette. Ancak gericilikle şu veya bu şekilde hesaplasilmayan Türkiye hiç de iyi bir noktaya gitmiyor.

Ancak gericiliğe karşı mücadelenin sivriltilemediği, toplumsallaştırılamadığı, bu mücadelenin düzen içi dehlizlerden çıkartılamadığı durumlarda tam adını söyleyelim Sosyalist bir Cumhuriyet perspektifi ile buluşturulamadığı durumlarda bu olasılık hiç de azımsanacak gibi değil.

İkinci olasılık ise daha bir zorlu ve bir dizi faktörün etkileşimine ihtiyaç duyan ve kendiliğinden gelişmelerle varılamayacak bir olasılık.

1) Bu olasılık, gericilik ile emperyalizmin, gericilik ile iktidarın ve bunların alternatifi olan bir iktidar fikrinin yaygınlaştırılmasına dayanıyor.
2) Bu olasılık, Kürt halkinın Kobani’deki gericilikle olan dişe diş savaşımının bu topraklara o gericiliğin sponsoru olan AKP iktidarıyla hesaplaşma şeklinde yansıtılmasına dayanıyor.
3) Bu olasılık, imam hatip liselerine karşı mücadele ile işid’e karşı mücadelenin, bununla AKP ile mücadelenin ve emperyalizmin bölge planlarına taş koymanın birleştirilmesi zaruretine dayanıyor.
4) Bu olasılık, örgütlenmeye dayanıyor.
5) Bu olasılık, gericilikle mücadelenin sokağa taşınmasına ve siyasi iktidar hedefiyle birleştirilmesine dayanıyor.

Şu bir gerçek ki ülkemiz ciddi bir yarılmaya doğru hızla ilerliyor. Karşı taraf bu yarılmanın farkında ve kendi kitlesini böyle bir yarılmaya hem bazı düzenlemelerle, hemde Davutoğlunun Konya konusması gibi “Günü geldiğinde gereğini yapacaksınız değil mi?” söylemlerle hazırlıyor.

Bu ülkenin yakın geleceğinde böyle kaçınılmaz bir yarılma varsa şayet bundan korkup, hedef küçültmenin, bundan korkup geri siyasi pozisyonlara çekilmenin anlamı ve getirisi yoktur.

Sosyalizm, bu ülke için belki de hiç bir zaman olmadığı kadar gerçekçi ve tek çıkış yoludur.