Genç yaşta ölen hekimlerin çalıştırılması hakkında genelge üzerine... (Özge Atacan)

Sabah vizitinde ilk karşılaştığımızda şaşırmıştık önce. İlk bakışta dikkat çeken özellikleri zayıf narin yapısı ve beyaz teniydi, adeta önlüğüyle aynı renkteydi teni. Ve hiç konuşmuyordu…Asistanlar olarak kendi aramızda kim olduğuna dair fısıldaşmaya başladık klinik şefini beklerken, yeni bir çömez beklemiyorduk, zira bu TUS sınavında da kontenjan açmamıştı bizim bölüme sağlık bakanlığı, rotasyoner de gelmeyecekti bu dönem. O halde kimdi bu kız?

Klinik şefi geldiğinde öğrendik işin aslını şef bize tanıttı yeni çalışanı, bu kızcağız sağlık bakanlığının yeni yayınladığı genelge uyarınca kliniğimizde göreve başlamıştı,”İşbu genelge genç yaşta ölen hekimlerin çalıştırılmasına dair bakanlığımızın aldığı karar uyarınca…”

Genç kız sağlık bakanlığına bağlı bir eğitim ve araştırma hastanesinde asistan hekim olarak çalışırken poliklinik hizmeti verdiği sırada bir hasta yakınının saldırısına uğramış ve hayatını kaybetmişti. Duyduğumuzda çok üzülmüştük, tepki gösterip yürüyüş bile düzenlemiştik, cenazesinin üzerinden henüz bir ay bile geçmemiş olmasına rağmen sağlık bakanlığının genelgesi üzerine tekrar göreve başlamıştı. İsmini öğrenmek istedik, fakat konuşmadı, çünkü ölüydü…

Şefimizin söylediğine göre hastane yöneticisi bu sabah klinik şeflerini toplantıya çağırmış, bakanlığın genelgesinden bahsetmiş ve birlik sekreterinin bu genelgeden çok sevinç duyduğunu, zira performans ödemelerinde kesintiye gidildiği bu dönemde hiç performans ödenmeyecek bir çalışanın bulunmaz bir nimet olduğunu, böylece hastanemiz borçlarını ödeyerek hastanemizin kalitesini arttırabileceğini söylemiş. Hiç performans ödenmeyeceğini öğrenince önce şaşırdık, fakat bu durum gayet normaldi, hatta maaş bile almayacaktı, çünkü ölüydü…

Hastane yöneticisi genç ölü hekimin ilk önce bizim kliniğimizde çalışmaya başlayacağını, sonrasında ise rotasyonlar halinde diğer kliniklerde asistan olarak çalışmaya devam edeceğini söylemiş. Bu haber şefler arasında da sevinçle karşılanmış, fakat şefimiz itiraz ederek en çok asistan ihtiyacının kendi kliniğinde olduğunu, diğer kliniklerin zaten doğru düzgün çalışmadığını ve zaten hastaneye en çok para kazandıran kliniğin kendi kliniği olduğunu iddia ederek genç ölü hekimin sürekli kendi kliniğinde çalışması gerektiğini savunmuş. Bunun üzerine şefler arasında bir tartışma başlamış ve hastane yöneticisi de genelgeyle daha gelen olacağını ve acele edilmemesi gerektiğini belirterek tartışmayı sonlandırmış. Klinik şefimiz bize “sizin için yapıyorum bunları, kıymetimi bilin” demeyi de ihmal etmedi.

Vizitten sonra ilk şaşkınlığını atmış olan biz asistanlar arasında da bir sevinç başladı. Genç bir hekimin ölmüş olması üzücü bir durumdu gerçekten, ama bir süredir asistan sayısının azalması nedeniyle nöbet sayımız çok artmıştı, hasta sirkülasyonu da artmış, angarya işler üzerimize yığılmıştı. Yeni gelen her gün nöbet tutabilirdi, eve gitmesine de gerek yoktu, çünkü ölüydü. Tüm angaryaları da ona devredebilirdik, hiç sesini çıkaramazdı, çünkü ölüydü…

Genç kız vizitten hemen sonra rutin servis işlerini yapmaya başlamıştı. Hızlı, sessiz ve yorulmadan çalışıyordu. Hasta yakınlarının anlamlı anlamsız tüm isteklerini yerine getirdiği için onlar da durumdan memnundu. İtiraz edemezdi, çünkü o bir ölüydü…

Sevinen başka bir grup da kliniğimizin uzmanları oldu. Asistan sayısının azalmasıyla asistanların yaptığı angarya işlerin kendileri tarafından yapılması gerekebileceği için bir süredir endişeliydiler. Şimdi bu tehlike ortadan kalktığı gibi bir de yeni gelen hekimle klinikte paylaşılan performansın azalması gibi bir durum da söz konusu olmayacaktı, çünkü o bir ölüydü…

Bu işe tek kızgınlık gösteren servisin hemşireleri oldu. Aslında onlar da ortalıkta işleri geciktirmeden yapabilecek sürekli bir doktor bulunmasının sevincini yaşıyorlardı, ama esas kızgınlıkları bakanlığaydı. Bakanlık hemşireler için de böyle bir genelge yayınlasa ne iyi olurdu, hep doktorlar için çalışıyorlardı bu bakanlıktakiler...

Oldukça kötü durumda olmamıza rağmen –artan işyükü, artan nöbet sayıları, düşen ücretler-bu durum hepimizi, biz asistanları, uzmanları, hemşireleri ve diğer tüm sağlık çalışanlarını -özellikle genç olanları- korkutmadı da değil, sonuçta hepimizin başına gelebilirdi, ama henüz ölü de değildik ya, değil mi?

(Okuğunuz yazı, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin gerçek sorunlarından hareketle yazılmış kurmaca bir yazıdır)