Biz (Utku Dağ)

kulede bir başına bir adam oturur
önünde milyonlarca düğme var
düğmenin birine bastı mıydı
bizlerden biri ya kolunu kaldırır
ya adam öldürür
ya çişini eder

tereci tere satar
biz vatan satarız

bir kurşuna dizeriz düşünceyi
hiçbir şey düşünmeyeceksin
hatta hiçbir şey düşünmediğini bile

bir ilacımız var bizim
şırınga ettik mi insana
istediğimizi söyletiriz

biz insan eti yeriz
pek güzel oluyor nohutlu yahnisi

ucu kurşunlu kırbaca pek meraklıyız
kapıya şapkanı as
gir içeriye
yat karımızla
biz görünce şapkayı
döner gideriz rahatsız olmayın diye

çocuklarımız
kıçlarına etiket yapıştırılır
piçhanelerde yetiştirilir

yatağa yatmadan
yastığın altına bak
oraya girmiş olabilir bizlerden biri

geçenlerde güneş tutuldu ya
bu fesatlığıda biz yaptık
propaganda kuvvetiyle

en iyisi bizi asmak
bizi kesmek
hapislere atmak bizi
bizi atomlamaktır

-Nazım Hikmet-

Bir gün Ankara'nın sokaklarında yürüyen bir komünist bildiri satışından dönerken, yere yorgunluktan düşmüş kağıt toplayan bir genci görür ve yardıma ihtiyacı olduğunu düşünerek yanına gider. Genç düşmüştür ama kalkmak zorundadır. Çevreden birkaç kişinin de desteğiyle kalkar, duyarlı vatandaşların ikram ettiği suyu önce yüzüne çarpar sonra birkaç yudum alır. Genç kalktıktan sonra kalabalık dağılır ve komünist sorar:
-Bir şeye ihtiyacın var mı?
+Yok efendim teşekkür ederim
Saygılıdır, namusludur ve onurludur genç. Ama çok iyi gözükmemektedir ve komüniste utana sıkıla, kendi içinde yerin dibine girerek seslenir:
+Abla kendim için değilde kızım için bir iyilik yapar mısın? Gelinlik giymek istiyor alacak durumum yok.

Yürek dayanmaz gerçekten. Bir adam belki de oruç tuttuğu için gücü yetmiyor ve yere düşüyor ve kalkıp devam etmek zorunda çünkü eve ekmek götürmesi gerek. Kim çocuğuna boğazı düğümlenmeden istediğini alacak durumu olduğunu söyleyebilir ki! Bu onurlu adam tüm masumiyetiyle belki de kendi için de bütün onurunu çöpe atarak bir istekte bulundu.

Ben bu hikayeyi dinlediğimde tek düşündüğüm küçük kızın mutluluğuydu. Sonra düşünülmesi gereken kızı mutluluğundan neyin mahrum bıraktığıydı. Bunun cevabı bizler için kolaydı. Cevap içinde yaşadığımız sistemdir. Birçok yürekleri burkan durumun sebebi sistemdir. Sorun ise bu sorunları yaşayanların ya da bu sorunlara tanık olanların, sorun ile sistem arasında ki bağı kuramamasından kaynaklanıyor.

Bizim bir alternatifimiz var. Sosyalizm!

Şimdi bir Sosyalist Türkiye düşünün, zekat farzdır diyerek ayakkabı kutularına milyonlar istifleyenler olmasın. Bir Sosyalist Türkiye düşünün işçi kanlarının üzerinde yükselen binalar olmasın. Bir Sosyalist Türkiye düşünün işçileri günü birlik anlaşmalara ikna edip villalarda oturan sendika başkanları olmasın. Bir Sosyalist Türkiye düşünün kadının kahkahası evini aydınlatsın. Bir Sosyalist Türkiye düşünün herkes sağlık ve eğitim sektöründen ücretsiz bir şekilde yararlanabilsin. Bir Sosyalist Türkiye düşünün bütün yurttaşlarına eşit hak ve imkan tanısın. Bir Sosyalist Türkiye düşünün bütün küçük kızlar mutlu olabilsin!

Nasıl olacak yeğen? Çok zor olmayacak agabey. Ülke nüfusunun %1'inin cebine giren paralar devlete ve o devleti devlet yapan halka ait olacak. Kimse yan gelip yatmayacak ama çalıştığından azını kabul etmeyecek. Piyasa ucuz iş gücü yaratmak için işsiz bir nüfusu yedekte tutmayacak, hatta kimse piyasa için çalışmayacak, canımız feda dediğimiz ülkeye ve çocuklarımız için hazırladığımız geleceğe çalışacak. Ha bir de şu komünistler hakkında duyduğun her şeye inanmayacaksın. Gel bir de bizi dinle. Yeni bir parti kurduk, Komünist Parti. Gel çayımızı iç sohbet edelim, bizi tanı, siyasetimizi tanı. Sonra mı? Sonra Biz yapacağız her şeyi, hep birlikte ve el birliğiyle. Bu sefer biz derken yalnız komünistler değil bu ülkenin bütün onurlu ve namuslu insanları, bu ülkenin bütün yurtseverleri!