Bir asistanın ölümü... Murat Elbay'ın ardından... (İlke Kızmaz)

Geçtiğimiz hafta ajanslara genç bir akademisyenin, araştırma görevlisi Murat Elbay'ın intihar haberi düştü. Murat, veda mektubunda "başarılı olduğunu düşünmediğini, iş yerinde mutsuz olduğunu" yazmış. Okurken tüyleri ürperiyor insanın...Ajanslar 28 yaşında olduğunu söylüyor Murat'ın. Anlaşılan bir yaş küçük benden...Ölümü düşünüyorum. Daha da boğuluyorum. Genç ölmek ne zordur, bu topraklar misliyle bilir bunu. Ama yine de alışamayız buna, alışmamalıyız da...

Sevgili Murat ile hiç tanışmadık. Ama muhtemelen birbirimizden haberdardık. Meslektaştık. 8 aydır iş güvencesizliğine ve işten atılmalara karşı yürüttüğümüz İTÜ Asistan Dayanışması mücadelemizi duymuş olduğunu tahmin ediyorum. Belki bir yerlerde kesişmiştir yollarımız, kimbilir...

2 yıllık asistanlık deneyimini İTÜ Rektörü Mehmet Karaca'nın işten çıkardığı 63 asistandan biri olarak 6 ay önce geride bıraktım. Dolayısıyla Murat'ın çalıştığı koşulları tahmin edebiliyorum. Bu mücadele sürecinde kendi deneyimlerimin ötesinde, tanıştığım farklı üniversitelerden onlarca asistanın anlatılarıyla akademinin gerçeklerini öğrendiğimi düşünüyorum.

Çalışma saatleri, iş yükü, angaryalar, mobbing, güvencesizlik, 50 d, ÖYP, ve asistanların sırtına yüklenen daha bir sürü şey...2013 Türkiye'sinde araştırma görevlilerinin payına düşen akademi budur. Ne acı ki Murat'ı ölüme sürükleyen şeylerin bunlar olduğunu düşünmek insanı kahrediyor. Şimdi birileri çıkıp Murat'ın ölümünü yaşadığı kişisel sorunlara, depresyona bağlayacak, Murat'ın içine kapanıklığından, sessizliğinden, 'efendiliğinden" bahsedecek, atıp atıp tutacaklar. Doğrudur belki de Murat'ın içini bilemeyiz. O gencecik yüreğinde ne fırtınalar kopuyordu, ne yangınlarla boğuşuyordu bilemeyiz. Ama bildiğimiz şeyler de var elbet O da yaşamın her alanını arenaya, bizi de o arenada sahipleri için birbirini öldürmek zorunda bırakılan kölelere çeviren bu lanet olası sistemdir. Belki de bu ölümcül rekabettir Murat'ı öldüren, sistemin "başarı" olarak tarif ettiği o ne idüğü belirsiz, o sahte eşiğe ulaşamamak, ırgat gibi çalışmak gece gündüz demeden, kriterler içinde boğulmak, akademinin 'patronlarına' yaranamamak, bir türlü mutlu olamamak... belki de Murat'ı öldüren köle olmayı reddetmesidir.

Öyle ki Murat'ın araştırma görevlisi olarak istihdam edildiği ÖYP kadrosu, çalışana istifa etme şansı bile tanımayan, istifa ettiği takdirde onbinlerce liralık tazminat ödemek zorunda bırakan, çalışanın üstlerine koşulsuz itaat etmesini zorunlu kılan tam bir kölelik kadrosuydu. Elbette tek suçlu bu kadro değil. Akdeniz Üniversitesi'ndeki çalışma koşulları, mobbing ve soruşturmalar...Bunların da Murat'ın yaşamını çekilmez hale getirdiğini düşünmek pek de zor değil.

Böyle durumlarda belki de en anlamsız şeydir "keşke" demek. Ama keşke demekten alıkoyamıyorum kendimi. Keşke Murat gitmeyi değil de kalmayı tercih etseydi. Keşke bu köleliğe karşı birlikte mücadele edebilseydik. Omuz verseydik birbirimize, kenetlenseydik. Keşke...

"Keşke" demenin ötesine geçmek zorundayız şimdi. Onurlu meslektaşımız Murat Elbay'a bir söz vermeliyiz. İTÜ Asistan Dayanışması, ODTÜ Asistan Dayanışması, Hacettepe Asistan Platformu, Marmara Üniversitesi Asistan Dayanışması, İstanbul Üniversiteli asistanlar, Boğaziçi Üniversiteli asistanlar, Kocaeli Üniversiteli asistanlar, Akdeniz Üniversiteli asistanlar, ve Türkiye'nin tüm üniversitelerinden asistan dostlarımız... Bu söz bize düşmektedir. Akademide kölelik düzenini yok etmeden, 50 d ve ÖYP zulmünü tarihe gömmeden, üniversiteleri özgürlüğe kavuşturmadan alnımız ak, başımız dik gidemeyiz Murat'ın mezarına!

Genç bilim insanı Murat Elbay'ı verdiğimiz mücadeleyle onurlandıralım. Murat'ın ölümünü üçüncü sayfa haberlerinden çıkaracak, hakkettiği saygınlığı verecek yegane şey asistanların mücadelesi olacaktır.

Bir çift sözüm de onurlu kalmaya çabalayan hocalarımıza Öğretim üyeleri, profesörler, doçentler...Yeter artık bir kenarda söylendiğiniz! Gözünüzün önünde köle gibi çalıştırılıyor asistanlar, işten atılıyorlar, ölüme sürükleniyorlar. Ne zaman sahip çıkacaksınız bu genç bilim insanlarına? Ne zaman bir "dur" diyeceksiniz? Bilimden bahsetmeyiniz insanı yaşatamadıktan sonra! Cenazemizde ağlamaya hakkınız yok! Ya şimdi 'biz de varız' diyeceksiniz, ya da yok olacaksınız her gün daha da karanlığa gömülen okullarımızda...

Teselliye karnımız tok. Şimdi mücadele etme zamanıdır. Asistanların sesine kulak verin. Omuz verin. Güç verin. Daha da geç olmadan.

Murat Elbay'ın anısına saygılarımla...