ABD'nin bölgesel stratejisi ve seçeneksiz seçim oyunu (Naim Sezen)

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşmakta olduğu ve dayatılan adayların tartışıldığı günümüzde bulanık seçmen beyinleri kendisinin, daha da önemlisi ülkesinin onuruna yaraşır bir adayı belirlemekle meşgul. Ancak, burada çözmekte zorlandığı bir sorunla karşı karşıya: Sanki adaylardan biri politik anlamda diğerinin klonlanmış hali gibi, hangi yoldan gidilse yollar Roma'ya, hangi aday seçilse oylar aynı adaya gidecekmiş gibi, doğru seçim yapamayacağı endişesi, rahatsızlığı içinde. TV kanallarında boy gösteren kitabi bilgilerle beyinleri bulanmış aydınlardan, akademisyenlerden, uzmanlardan çaresiz medet umuyor.

Bölgemizde, yanı komşumuz aynı dine mensup Irak halkı ise petrol ve doğalgaz yüzünden birbirini boğazlıyor. ”Sünnistan devletçiği başkanı “kendisini “halife” ilan ediyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Barzani, ”Vakit tamam, bağımsızlığımızı dünyaya duyurmanın zamanıdır” demecini verip Washington’a heyet salıyor. Bizim muhterem adaylarımızdan ”tıs” çıkmıyor, neden? Bir Allah’ın kulu gazeteci (varsa da ben duymamışsam onlardan özür dilerim) çıkıp da olanlara ilişkin soru sormuyor, neden? Bölgemizde kazan kaynıyor, ülkemizde ise sular oldukça durgun görünüyor. ABD emperyalizmi, ”Böl, parçala, yönet” taktiğini uygulayarak IŞİD marifetiyle bölgesel stratejisinin sosyopsikolojik altyapısını oluşturmaya çabalarken, dokuz yıl İslam İşbirliği Teşkilatı'nda genel sekreterlik görevini yapmış Zat-ı Muhterem İhsanoğlu’nun Çankaya’ya çıkmasını sabırsızıkla beklemeye yatmış durumdadır.

İhsanoğlu’nun, bütün dünya ve İslam aleminde tanınan, üstlendiği misyonu eksiz yerine getiren, İslam coğrafyasında “Sünni ideolojiyi hakim ve iktidar yapma amacı güden” teşkilatta çaba sarfeden bir önemli şahsiyet olması nedeniyle Çankaya yolculuğuna çıkması manidardır. Ailesi Hilafet yanlısı, ümmetçi geleneklerle yetişmiş tam bir Osmanlıcıdır.

CHP’nin özünde var olan ulusacı düşünce ve laiklik anlayışının, İhsanoğlu’nunkiyle bağdaşabileceğini ummak, saflıktır. Değilse, altında başkaca niyetlerin olableceğini düşünmek gerekecek, birilerinin değirmenine farkında olmadan su taşıma yanılgısına düşüp sonradan pişmanlık duygusu yaşayabiliriz.

2006 yılında bir ABD’li askerin hazırlayarak dünya basınına servis ettiği Türkiye’nin doğu bölgesini de kapsayan Kürdistan haritası gözlerden uzak tutulmamalıdır.

ABD Irak’ta halihazırda, doğal olarak üçe bölünmüşlüğü devletçikler biçiminde pekiştirip sağlama almadıkça rahat edemez. Onun küçültüp kolay yönetme en temel prensibi ve bölgedeki çıkarlarını koruma, kollama yönünde stratejiler belirleyip adım adım uygulamak vazgeçemediği alışkanlığıdır. Birey olarak, seçeceğimiz seçeneksiz Cumhurbaşkanı konusunun ABD’nin öncülüğünde, Uluslararası Finans Kapital'in bölgemizde uygulamakta olduğu stratejik planının bir parçası olduğu gerçeği, İslam coğrafyasında Sünni mezhebi iktidar ve muktedir kılma gayreti gözlerden uzak tutulmamalıdır.

Vicdanların sesi, akılların tek ve ortak yolu olacak, hak hukuk, adaletten ayrılmayacak, tarafsız bir cumhurbaşkanının seçilmesi iyi dilek ve temennim ancak bunun ne biçimde tecelli edeceğini ileride yaşayıp göreceğiz. Gelecekte Çankaya’nın yüksek rakımlı tepesine yerleşeceklerden hangisi olursa olsun onlardan, kaygıları giderecek beklentileri karşılayacak tutum ve davranış sergilemesini ummak yine de saflık olacaktır zira, görünen köy kılavuz istemiyor, gelir adaletsizliğinin tavan yaptığı ve toplumlarda gelir gurupları arasında süregelen çıkar çatışmalarının derinleştiği günümüz dünyasında, bölgemizde özel olarak da ülkemizde Ekmelettin Bey cumhurun başı olsa bile çareye biçare… Her durumda kazanan uluslar arası finans kapitalizm olacak, ABD bölgesel stratejik planını uygulamayı sürdürecek, biz seçmenlerse” seçeneksiz seçim oyunuyla” biçimsel de olsa bir adayı seçmenin yurttaşlık gururunu yaşıyacağız. Allah selamet versin!