Zaman’dan Mustafa Ünal’ın ayarlarına…

Şu Ergenekon'a da ayar vermek lazım arada sırada. Ne de olsa, direnme potansiyeli barındıran unsurlarla bir pazarlık ortamı var ortada.

Şimdi bunlar tuttu, hapishanede ziyaret ettiler paşalarını insanlık namına, vefa namına vb. kabul ettik ya da "yuttuk" diyelim, ama dişimizi de göstermemiz gerek, nerede durulacağının ayarını vermemiz lazım sonuçta.

O halde şu merdivenden düşüp beyin kanaması geçiren paşanın tedavi göreceği hastanesi bizim kırmızı çizgimiz olsun. Kendisini askeri hastaneye kaldırma düşüncelerini açıktan zikreden, üst düzey askeri yetkililere sınır çizgilerimizi gösterelim artık: Evet, evet, askeri hastane yasak olsun.

"Bu, doğru olmaz. Eruygur, sıradan bir emekli asker değil. Kendisine dönük ithamların yer alacağı ek iddianame henüz çıkmamış olsa da savcılığın talebiyle gözaltına alınmış ve mahkeme tarafından tutuklu yargılanmasına karar verilmiş. Ortada bir suç var yani.

Eruygur, şu an Kocaeli'nde Üniversite Hastanesi'nde tedavi görüyor. Eğer burada bir yetersizlik söz konusuysa daha donanımlı bir başka hastaneye sevki elbette mümkün. Ancak Başbuğ'un talebi doğrultusunda bir askeri hastaneye alınması farklı yorumlara neden olur. Yargılama sürecine gölge düşürür."

Pazarlıklar yapılır, sınırlar çizilir, ayarlar verilirken, bir yandan icraatın da devam etmesi çok önemli. O bakımdan dünkü operasyon çok iyi geldi: 5 teğmen, 1 askeri öğrenci, 1 ülkü ocağı başkanı, 1 adet dönüşümlü magazin güzeli, 1 adet sanatçı, muhtelif çap ve ebatta 10 adet sivil...

İlk 7'si ve sonuncular kolay rütbe ve unvan gereği bağlantılar açık. Lakin, Sisi'nin olaylarla ve 28 Şubat'la bağlantısını bilmez çoğu, bunu da derhal açıklamalı. Daha iki gün önce televizyon yöneticilerini toplayıp 28 Şubat'ın arkasındayız falan demedi mi Genel Kurmay Başkanı? Dedi. Yahu bu Ergenekon dediğiniz, bir boyutuyla da 28 Şubat'ın rövanşı. O halde Sisi üzerinden verelim bu defa da ayarı:

"Son dalganın boyutu nedir? Yeni gözaltılar ne anlama geliyor? İlk olarak magazin dünyasından iki renkli isim düştü ajanslara. Sisi olarak tanınan Seyhan Soylu... Sürpriz değil. Bu ismi 28 Şubat sürecinden biliyoruz. Bazı senaryoların içindeydi. Yıllar önce Nuriye Akman'a verdiği röportajda, 'Ben 28 Şubat'ın gizli kahramanıyım' sözü unutulmazlar arasına girdi. Bazı olayların yönlendirilmesinde aktif rol oynadığını kendisi de kabul ediyor. Ergenekon örgütüyle irtibatı hiç de şaşırtıcı olmaz."

Şaşıracak bir şey yok bunda. Nurseli Hanım konusu ise şaşırtmacalı. Ayrıca, bazı konuları belirsiz bırakmak da faydalı. Onca yılın mistiğiyiz, her şeyi açıklarsak kendimizi inkar etmiş olmaz mıyız? Bunu da öylece bırakmalı:

"Nurseli İdiz ismi fazlasıyla sürpriz. Bu tip oluşumların etrafında dolaşan biri değildi. Neden gözaltına alındığını zaman içinde öğrenebileceğiz."

Hadi bakalım, bugün de verdik ayarı. Çiziverdik bir bakıma, kimin nerede duracağının sınırlarını.

Yarın mı? Acaba türban karşıtı Sisi'yle, "türban sağlığa zararlı" diyen Beyaz Hoca hiç aynı tartışma programına çıkmış mıydı? Dur bakalım şu konuyu bir istihbarata sormalı...

İ.K.

Mustafa Ünal, "Son Ergenekon gözaltıları ne anlama geliyor?", Zaman, 19 Eylül 2008