Roni'nin engebeli yolu

Roni Margulies kendisini devrimci, hatta sosyalist olarak tanımlayabilir. Üniversite yıllarından bu yana sosyalist olduğunu söyleyip bugün de sosyalist olduğunu kanıtlamak için "adında devrimci, sosyalist ve işçi kelimeleri olan bir partinin üyesiyim" diyebilir. Hatta, "Az değil, otuz küsür yıldır örgütlü devrimciyim" diyebilir. Engebeli yolunda yürüken, düşüncelerini, önermelerini beğenmeyen ve AKP yanında taraf olmakla suçlayan arkadaşlarına sitem eder hatta kızabilir... Altan kardeşler ve Mahçupyan dışında kimsenin kendisini anlamadığından yakınabilir... Bunların hepsine "eyvallahhh!" Siyasal-toplumsal süreçler, tarih ayıklayıcıdır ve söyledikleri hakkında yargıyı nihai olarak bu ayıklayıcı unsur verecektir.

Ama, bir noktadan sonra "destur" demesini de bilmelidir.

Bugün Taraf'taki yazısına yine destursuz girmiş. Yakınmakla yetinmemiş, bu kez sosyalistlere "strateji ve taktik" dersleri vermeye kalkmış. "Devrimin engebeli yolu"* nu anlatırken bir yandan "durmak yok yola devam" yaklaşımındaki kararlılığının altını bir kez daha çizmiş.

"...seçilmiş bir hükümeti, seçilmemiş ve eli silahlı insanlara karşı korumak..." böyle buyurmuş AKP destekçiliğinin gerekçesini anlatırken. "Eli silahlı insanlar"dan kastı genel kurmay, TSK ise, ki onu kast ediyor, AKP ile genel kurmayın ufak-tefek gerilimlerle elele, kol kola yürüyüşünün farkında değil mi? Eğer İlker Başbuğ'u "yetmiş yedi televizyon kanalında izlememe" hakkı Roni için önemliyse, bu memlekette gerici, piyasacı, işbirlikçi AKP'yi, Tayyip'i, koltuk deyneği Baykal'ı, Bahçeli'yi, Başbuğ'u da dinlememe hakkı olan insanlar var. Seçilmiş diye kutsananlarla aynı hedefin bir parçası olan yalnızca Başbuğ'u dinlememe hakkı Roni tarzı bir devrimcilik ve işe yaramaz bir sivilcilik olsa gerek. "Sivil" işbirlikçiliğin, gericiliğin televizyon kanallarında hergün boy göstermesini meşru kabul etmenin devrim sürecinin önünü açacak reformculukla ne ilgisi olabilir ki... Aynı Roni, geçen hafta da Bülent Arınç'tan sıkı bir devrimci portresi çıkarmıştı. Bu hafta bu yaklaşımını AKP'cilik bulup eleştirenlere öfkelenmiş.

"Türkan Saylan'ın evi arandı. 'Aranamaz!' çığlıkları yeri göğü kaplarken, 'Bal gibi aranabilir, cüzzamla mücadele edenler yasal süreçlerden muaf değildir, evinin aranmasını istemiyor idiyse Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin başkanlığını yapmasaymış' diye düşündüm."

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Demokrasi-özgürlük savaşçısı hatta devrimci olacaksın, ondan sonra yasal süreçlerden söz edip, AKP'nin toplumsal muhalefeti sindirme politikasına ortak olup, "dernek başkanı olmasaymış" diyeceksin. Ondan sonra da bu yaklaşımını, devrime giden süreçteki reform diye satmaya kalkacaksın. ÇYDD'nin ve Türkan Saylan'ın çalışmalarını eleştirebilirsin. Ki bizler de eleştiriyoruz, ama AKP'nin ve "F" tipi emniyetin ve savcıların arkasına saklanarak saldırmak hangi reformla, hangi özgürlükçülükle ilişkilendirilebilir ki... Ama Roni yolunu bulur çünkü onun derdi imanı "1923"le hesaplaşmaktır. Kim ki, aydınlanmadan, gericiliğe karşı mücadeleden ve cumhuriyetin kazanımlarından söz ediyorsa her türlü belayı hak etmektedir ve sineye çekmek zorundadır. Mardin'de 44 kişinin korucu silahlarıyla yaptığı katliam da çağdaşlaşma ve aydınlanmanın ne denli önemli olduğunu anlamaya yetmiyor mu? Yetmez. Aydınlanmacılığa karşı yürütülen gericiliğin, karşı devrimciliğin bir sonucu olan katliam ve yaşanan toplumsal cinnet hali Roni için önemli değildir. Hatta yarın, bu kaliamın perde arkasında "Ergenekon" olduğunu da söyleyebilir liberallerimiz, gericilerimiz ve liberal solcularımız. Sormak gerek, toplumsal ilerleme fikrine lanet okuyup AKP "devrimciliğine" sığınmak mı devrim sürecinin önünü açacak reformculuktur. "Mahkemelerin parti kapatmasına" karşı çıkıp Türkan Saylan'ın evinin aranmasını yasal ve meşru kabul etmek midir, Roni'nin reformculuğu.

Roni Margulies, sosyalistlere ders verme çabasında: "Çünkü sosyalist olmak reformlarla ilgilenmemek, sadece devrimle ilgilenmek anlamına gelmez." Elbette bu doğru ama sosyalistlerin toplumu ileriye taşıyacak, sosyalizmin iktidarının önünü açacak ve kuruluş sürecini daha kolay ve verimli kılacak reformlarla ilgilenirler, toplumsal ilerleme düşüncesi ile devrim arasındaki bağı koparmazlar. Roni'nin önerdiği ise, AKP'yi kurtarma reformları... Bırakalım onlarla da o ilgilensin.

Yazısının sonunda düştüğü duruma da bir yüce gerekçe bulmuş Roni: "Bugün düştüğüm yer hiç beni rahatsız etmiyor. Ergenekoncuların, Genelkurmay'ın, çağdaş derneklerin yanına düşenler düşünsün."

Gerçekten onlar da düşünsün ama Roni Margulies, sen onlardan en az on kat fazla düşün işe yarayacaksa...

Roni Margulies, Taraf Gazetesi, 06-05-2009

Ali Önder Öndeş