Nefesi kokanlara…(*)

Bu sabah nefesi kokanlara yazıyoruz. Açlıktan değil, kendilerini sarhoş eden ne ise nefesleri ondan kokuyor.

İşleri güçleri solla, yurtseverlerle, komünistlerle uğraşmak. Bir de yeni numara buldular. Kendilerine AKP'ciyiz diyemedikçe karşı tarafa Kemalist diyorlar.

Şimdiden söyleyelim yalnız. Yanlış yoldalar... İki durumda da aç kalıp sokaklara düşecekler.

Bu ülkeden bir şekilde solu, komünistleri silmeyi becerirlerse, Amerikan filmlerindeki ses kaydı gibi 10 saniye içinde kendileri de yok olacak. Bütün yatırımlarını yaptıkları deniz bitecek.

Yok eğer biz iktidar olursak da durumları feci. Ama sanırım yine komünizmin insaniyetine güveniyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bizim iktidarımızda sokakta yatan, aç kalan olmaz.

Seçimler yaklaşırken proje mi? Alın size proje! Oral Çalışlar ve Rasim Ozan Kütahyalı bile işsiz ve aç kalmayacak. Daha ötesi var mı?

I.

Ülkemizin sol hareketinde şimdiye kadar pek çok saçmalık görüldü ama şu günkü kadar saçmalayan olmamıştı.

Bir demokrasi projesi olarak AB'yi destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

AKP'yi "AB yolunda yılmasın." diye destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

Kürt sorununda Barzanici planı destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

&mdashHatta bunu da işitmedik değil!&mdash Saddam despotluğuna karşı Irak'ın ABD tarafından işgalini destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

"Sivil toplum"u destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

Batmasın diye Taraf gazetesini destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

Doğan Medya'ya karşı Fethullahçı Medya'yı destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

Seçimlerde bizim adayımızı destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

&mdashArada sırada teorik konular hakkında konuştuklarında falan&mdash Sovyetler Birliği olmaz, dünya devrimini destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

Devletçiliğe karşı piyasacılığı destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

Sekülerliğe karşı "hoşgörü kültürü"nü destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

Cumhuriyetin dar kalıplarına karşı Yeni-Osmanlı'yı destekleyin: Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

Kendi programınızı bırakın bizimkini destekleyin. Desteklemezseniz, Kemalistsiniz...

"Ama" diyecek oluyorsunuz...

"Gördünüz mü, işte! Kemalistsiniz!"

"Fakat" diyecek oluyorsunuz...

"Sizde Kemalist paranoya var!"

Haklısınız "Kemalist paranoya" var. Yalnız nerede o çok tartışmalı...

Üstelik bunları kim söylüyor? Düne kadar "Siz eskiden solcuydunuz." denince, "Gençlikti işte yaptık." diyenler. Üstelik solcu olduklarında da "Kemalizm'in tamamlanması," "Kemalizm'in sonuna değin götürülmesi," "burjuva devriminin tamamlanması" gibi saçma sapan tezler savunan beyler ve hanımlar... Bugün ise geliyorlar ortalık yere ve göğüslerini gere gere "Solcuyuz." diyorlar.

Üstüne üstlük akıllarınca solcuların yumuşak karnına oynamaya çalışıyorlar:

"Aslında, devrimcilik, ilericilik, solculuk, sosyalistlik ilk kez gerçek bir hesaplaşma yaşıyor. Şimdiye kadar 'emekçiler' deyince iki ABD aleyhtarı slogan atıp gösteri yapınca solcu olunduğu sanılıyordu. Solculuk şimdi bu ülkenin değişmesi, darbelerden kurtulup, demokratik bir ülke haline dönüşebilmesi, Kürt'ün, Alevi'nin, emekçinin ezilenin hakkının hukukunun savunulması olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor. Halkına güvenip güvenmediği noktasında bir testten geçiyor." (Oral Çalışlar, "Sol, Devrimcilik ve Liberalizm", Radikal, 25 Mart)

Demokrasi, Kürt sorunu, Aleviler dendiğinde şimdiye kadar türlü zokayı yutmuş Türkiye soluna, zamanında bu türlü zokalardan, mesela Özal zokasını yutanlar bu kez de AKP zokasını yutturmaya çalışılıyor.

Pekiyi bunları nasıl yapıyorlar? Hangi zemine dayanarak?

Türkiye solundaki boş tenekelerin fazla çıkan, çıkartılan seslerine dayanarak... Tokmak kimin elinde bilemeyiz, umurumuzda desek de yalan olur, ama o tokmak bu boş tenekelere o AKPci televizyonda, bu Fethullahçı gazetede, öteki Genç Siviller toplantısında, beriki liberal konferansta indikçe, ramazan davulu misali gümlüyorlar. Ellerine tutuşturulan mikrofonun da etkisi var tabii.

Türkiye solunun "iktidar" ile sorunları olan boş tenekelerinin Freud'un dediği gibi çok sık kâbus görmesi doğaldır (**). Bu kabuslarda bağırıp çağırdıkça boş tenekeler tanımları gereği çok ses çıkarıyorlar. Ötekilerin dayandıkları zemin işte bu gümbürtüdür.

Kuru gürültüye pabuç mu bırakacağız?

Hadi oradan AKP sevdalısı Ebu Cehil cemaati...

II.

Boş teneke mi arıyoruz. Boyalı basında bulması hiç zor değil. Hemen boyalı basının en boş tenekesinin köşesine bakabilirsiniz. Aman yanlış olmasın "sol" ile bir alakası yok kendisinin. Solcu falan dersek kendisini evine kilitleyip yıllarca çıkmayabilir.

Rasim Ozan Kütahyalı'dan bahsediyoruz.

Âlim Rasim Ozan Kütahyalı (AROK) yine ne kadar çok okuduğundan, neler bildiğinden dem vurmuş köşesinde. Newsweek mi dersiniz, İngilizce kitaplar mı dersiniz... Mesela kendisi çok yakın bir zamanda Soner Çağaptay'ın Islam, Secularism and Nationalism in Modern Turkey: Who is a Turk? (Modern Türkiye'de İslam, Sekülerizm ve Milliyetçilik: Türk Kimdir?) isimli çalışmasını okumuş. Ama yok, AROK'un beğeni kriteri kitabın temelini oluşturan argümanlar değil. Beğeni kriteri şu:

"Çağaptay'ın bu eserinde "Kemalizm'in olumlu tarafları da vardır" tipi tek bir satır dahi yok. O derece net ve tavizsiz bir anti-Kemalist çalışma bu."

(Rasim Ozan Kütahyalı, "Soner Çağaptay Muamması", Taraf, 25 Mart)

Helal olsun... Anti-kemalist olsun çamurdan olsun...

AROK, Çağaptay'ın çalışmasının bir diğer özelliğini de şöyle anlatıyor: AROK'a göre bu çalışma, Kemalizm etno-ırksal bir zeminde yurttaşlığı tanımlayarak Türkiye'nin etnik ve dinsel çeşitliliğini yok eden bir faşist yönetim zihniyetine sahip olduğunu iddia ediyor. Bu satırları okuduğumuz vakit, bizim de çok yakın zamanda okuduğumuz bu kitaba yapılan böylesi bir gönderme bizi şaşırttı. Çünkü kitapta bu vurgu yok!

Çağaptay, kitabında tam da AROK'un bahsettiği tartışmaya, kimlik ve vatandaşlık politikalarına girerken (65. sayfa) Avrupa'nın doğrusunda iki-savaş-arası-dönemde ortaya çıkan eğilimlerin farklı ülkelerde farklı biçimlerde somutlandığına dikkat çekiyor. Çağaptay'a göre Doğu Avrupa'daki ülkelerde tümüyle bir sağa kayma gözlendi. Macaristan ve Romanya yarı-faşist devletler olurken, Türkiye ve Polonya yarı-korporatist otoriter tek parti rejimleri haline geldiler.

Tabii bizim AROK için böyle ayrımlar pek mühim değil. Yarı-faşistmiş, yarı-korporatistmiş önemli değil. Anti-kemalist mi? Cümle içinde faşist geçiyor mu? Geçiyor... Benim genel yayın yönetmenim, editörüm beni yazar yapacak kadar cahilin önde gideni mi? Öyle... O zaman yazıdan dönenin kaşığı kırılsın... Zaten kim görecek bu kitabı?

Gören biri olursa da ETÖ derim, iddianame derim, darbe - askeri vesayet derim yüreklere su serperim...

Pekiyi bunları neden anlatıyor AROK? Batı basınında çok tanınan Türkiye uzmanı Çağaptay'ın Newsweek'te çıkan yazısına çok bozulmuş AROK. Çağaptay, yazısında Kemalizme göz kırpmış zira. Diyor ki onun için:

"Fakat aynı anti-Kemalist Soner Çağaptay Batı'daki "Asker kontrolündeki Kemalist rejim Türkiye için en uygun sistem, alternatifi İslam rejimi olur" lobisinin bir numaralı adamı... Newsweek'te en son yayınladığı Turkey's Secret Power Brokers makalesini tam da bu ahlakdışı zihniyet yapısıyla kaleme almış Çağaptay... Yazı, maksatlı ve kasıtlı ifadelerle dolu. Ergenekon terör yapılanmasıyla AKP'yi eşitleyen, savcılık iddianamesinde olanları fantezi olarak küçümseyen, bu soruşturma sürecini "AKP'nin muhaliflerini sindirmesi" olarak anlatan utanç verici bir yazı bu... Çağaptay, daha evvel de yaptığı gibi liberalizmi de istismar etmeyi de ihmal etmiyor. AKP'nin liberalleri de ezdiğini dahi söyleyebiliyor!!"

Çift ünlemli bu paragrafta ne diyor AROK? Öyle "liberalleri ezdiğini" söyleyince liberalizm nasıl istismar ediliyor gibi ince detaylara takılmayacağım. Demek istediğimiz çok net. Diyor ki AROK: Çağaptay'ın makalesi "maksatlı ve kasıtlı ifadelerle dolu"

Ey AROK, bu senin yaptığına olsa olsa kendini bilmezlik denir. Bu zamana kadar Denizlere ve nice yoldaşımıza, mücadelemize üç kuruşluk aklınla ve bilginle, çaçaron tavrınla çamur atarken "ahlak" anlayışın neredeydi ki Çağaptay'ın yazısını şimdi ahlakdışı ilan ediyorsun? Maksatlı yazı yazmanın âlemdeki ordinaryüsü senden başkası olamaz, boş teneke AROK.

AROK, bir yontma taş yazıcısı. Tahsil cehaleti de almamış. Eşeklik baki kalmış... (***)

(*) İki haftadır hem Dünya Sola Dönüyor hem de Sabah Sabah'taki yazılarımı aksattığımdan ötürü okuyuculardan özür diliyorum.

(**) Madem sözü psikanalize getirdiler o zaman oraya küçük bir dipnot düşelim. Kendisine anlı şanlı solcu diyen bu boş tenekelerden birinin seçim değerlendirmesinde "Tükiye solu yine rezil olacak biliyorum." demesi, aklımıza Ferenczi'nin Freud'un iktidarsızlık üzerine yapmış olduğu gözlemlerini doğruladığı yaşlanmayan metnini getirdi:

"Böyle insanlarda kendilerinin sınavda olması hayali "tipiktir" ve genellikle hazır olmamak yahut bir başkasının onlarla dalga geçmesi fikri ile sürekli ilişkilidir."

Cinsel iktidarsızlığın psikanaliz yansıması böyle yorumlandığına göre tüm bu görülen gündüz düşlerini de "siyasi iktidarsızlık" olarak anlamlandırmak pek de yanlış olmaz herhalde. Paranoya psikanalizse, bu da psikanaliz...

(***) Aslında Taraf'ın Kağnısı Elif Çakır'ın Fethullah Gülen'e ilan-ı aşk mektubunu konu edecektik ama yazımız umduğumuzdan daha uzun oldu. Başka bir gündem olmazsa haftaya mutlaka kendisini gündem edeceğiz. Geç olsun güç olmasın...

Galip Munzam