Halit Kakınç neler yumurtlamış!

Sanırım "sabah SABAH!" köşesine ilk kez konuk oluyor Halit Kakınç.

Aslında H. Kakınç'ı değil, önümüzdeki dönemde yaygınlaşma potansiyeli olan bir siyasal yaklaşımı taşıyoruz köşemize. Kakınç'ın yazısı yerel seçimlere yönelik. Başlık: "Siz istiyor musunuz?"

"Soru şu: 'Siz, Türkiye'nin ülkesine bağlı bir vatandaşı olarak, terör'ün - adı konmamış bu iç savaşın sona ermesini istiyor musunuz?"

Ne var bu soruda diyebilirsiniz. Kim istemez ki, "adı konmamış iç savaş" ın sona ermesini, silahların susmasını. H. Kakınç da istiyor, hem de istediğini çekinmeden belirtiyor. Yazı da bundan sonra ilginçleşiyor.

"Ben istiyorum. Açıkça ifadeden de çekinmiyorum: AKP'nin hassas bölgelerdeki politikasını destekliyorum..."

Yazının devamında kendi ifadesiyle "dansözlük yapmadan" konuyu irdeliyor.

Gerçekten de "dansözlük" yapmıyor Kakınç. "Dansözlük" yapmıyor ama siyaseten çok tehlikeli başka bir yaklaşım sergiliyor. Cumhuriyetin tasfiye sürecinde, benim de tuzum bulunsun türünden bir önermede bulunuyor ve bunu gerekçelendiriyor. Halit Kakınç, ciddiye alınmayabilir ama bu yaklaşım ciddiye alınmayacak türden değil.

Bir zamanlar Doğu ve Güneydoğu'da Nurculuk'un, fikir babası Said-i Nursi'nin Kürt olmasından ötürü yaygın bir tarikat olduğunu, cumhuriyetin, tarikatlara yüklenirken Nurcuların da üzerine gittiğini ve Nurculardan boşalan alanı PKK'nın doldurduğunu belirtiyor.

Anlaşılan nurculuğun bölgede gerilemesine çok üzülmüş Kakınç. Çünkü, bölgede akan kanı durduracak, silahları susturacak olan başat faktör Nurculuk Kakınç'a göre. Kürtleri inkar ve imhanın Nurcu versiyonu bu olsa gerek.

Bu söylediklerinden dolayı eleştirileceğinin farkında olduğundan hemen gardını alıyor. Ama ne gard alış...

Nur risalelerinde örneklerle, Nurculuk'un ne denli "terör" karşıtı olduğunu ve dolayısıyla bu tarikatın güçlenmesiyle her şeyin güllük gülistanlık olacağını anlatıyor.

Bu arada tepkiyi aşağıya çekmek ve ne denli objektif bir yaklaşımı olduğunu vurgulamak için kendini de tanımlamış yazısında:

"Dindar sayılmam. Deist'im (Yaradancılık-B.P). Hiçbir tarikatla ilişkim olmadı. Yani Nurcu değilim. Fethullah Gülen'le de hiç karşılaşmadım..."

Ehh... Feto'yla yemek de yememişse, menfaat ilişkisi de yoksa, nereden kaynaklanıyor bu Nurculuk ve Feto sevgisi diye sorulabilir.

"Beni ilgilendiren yanı - Gülen bölücük yapmıyor. Dünyanın her yanında, adına, Türkiye'nin yüzakı okullar açıyor." Nurculuk ya da Fethulacılık ne kadar masummuş meğer. Tarikatlar bölen unsur değilmiş. Hatta, birlik ve beraberlik harcıymış. Peki, sormak gerekmez mi Kakınç'a, "Kanlı Pazar" da Aytaç'a bıçağı saplayan ne ki? Uzaylı mı?

Kakınç'ın yaklaşımı, etnik milliyetçiliğin karşısına, dinci bölücüğü ve gericiliği yerleştirmek değil de nedir? Kakınç iç savaşın mecrasını ve zeminini mi değiştirmek istiyor.

Said-i Nursi buyurmuş: "Eski hal, muhal. Ya yeni hal ya izmihal!" (eski durum sona erdi, ya yeni duruma uyarsın ya da yok oluş) Kakınç bu ifadeden de olumluluk üretiyor. Nurcular, şeriat istemiyor, modern insanlar. Nasihatten anlamayanlara musibeti göstermek de işe yaramıyor anlaşılan. Kakınç da bunlardan biri.

Kakınç'a göre, Kürt sorunu (böyle bir sorun olduğuna ilişkin bir fikri var mı Kakınç'ın bilinmez) ya da adı konmamış iç savaş, Kürtleri PKK'nın kucağından alıp, Nurcuların, Fethullahçıların kucağına oturtmakla çözülebilir bir olgu. Fethullah cemaatine hizmet için ortalıkta bar bar bağırıp "Ben Fethullahçıyım" demek gerekmiyor. Böyle de hizmet edilebiliyor demek.

Yazının akışından baklanın Kakınç'ın dilinin ucuna geldiği fark edilmiş olsa gerek. Ve dökülüyor Kakınç:

"Bu açılımdan hareketle, yerel seçimlere yönelik sanal projeksiyon yapalım. Birinci olasılık, DTP, oyları silip süpürmüş olsun. Diken üstündeki bölge, iyice ateş topuna dönsün...

İkinci olasılık - hangi görüşten destek alırsa alsın - AKP, bölgeden birinci parti çıksın. Belediyeleri kazanıp DTP'nin şaibeli hükümranlığına son versin.

Kimse kusura bakmasın, ben - terör belasının bitmesi, Türkiye'nin bölünmemesi için - hassas
bölgelerde AKP'nin başarılı olmasını istiyorum."

Serdar Turgut, Kakınç'ın kusuruna bakmayabilir. Akşam'ın iç sorunu bu. Ama söylenen ve önerilenler Kakınç'tan önemli ve tehlikeli.

Birincisi, bu yaklaşım buram buram Kürt düşmanlığı ve şovenizm kokuyor. Türk ve Kürt milliyetçiliğinin başat olgu haline gelmesi, ABD emperyalizminin ve işbirlikçiliğin ekmeğine yağ sürmektedir.

İkincisi, Nurculuğun bölgede hakim ideoloji haline gelmesi, cumhuriyetin kazanımlarının ve ilerleme fikrinin dinamitlenmesinden başka bir şey değildir.

Üçüncüsü, AKP kendi felaketini hazırlarken, peşinden ülkeyi de bir felakete sürüklemektedir. Bu nedenle, AKP destekçiliği nihayetinde bu felaket senaryosunun bir parçası olmak anlamına gelmektedir.

Dördüncüsü ve en önemlisi, Kürt sorununa, toplumsal sınıflardan ve sınıf mücadelesinden muaf bir indirgemecilikle yaklaşmaktır.

Doğu ve Güneydoğu'da yerel seçimlerin referanduma dönüşeceği öngörülebilir bir tezdir. Görünen o ki, AKP, bölgedeki MHP, CHP ve diğer düzen partilerinin oylarının kendisine akmasını istemektedir. MHP, hır-gür arasında Diyarbakır'da AKP'yi destekleyebileceğini telafuz etmiştir ve zaten, öteden beri beslenen, milliyetçilik temelli kamplaşmanın zemini her geçen gün beslenmektedir. Bu büyük bir tehlikenin işaretidir. Hele, bu atmosferin seçim döneminde ülke geneline yayılması daha da tehlikeli ve onulmaz sonuçlara gebedir.

Ve bu tehlike, gerçek bir tehlikedir. Bunu besleyen herkes, ülkenin bölünmesinin sorumluluğunu da sırtında taşıyacaktır. Halit Kakınç ve benzerleri de...

B.P