Birand’dan, A. Doğan’a alkışlarla…

Bugünkü gazeteleri köşe-bucak dolanın "sıkı" bir köşe yazısı bulmanız zor.

Taraf, içine girdiğini açıkladığı mali sıkıntı nedeniyle, okurlarının cebine sarkmış. Gazetenin iki sayfası, sadık okurlarının destek ilanlarıyla dolu. Destek ilanlarının bulunduğu sayfanın ortasına da, dampingli ilan tarifesini vermiş. Çok demokrat buldukları AKP'den sıkı bir "demokrasi" sillesi yedikleri açık. Misyon gazeteciliğinin, daha yumuşak bir deyişle AKP'den "demokrasi" beklemenin sonu böyle dramatik oluyor anlaşılan.

Gerici basının köşe yazarlarının büyük bir bölümü de, Baykal'ın türbana, çarşafa iliştirdiği CHP rozetlerini yorumlamış. Kimi bunun takiyye olduğunu, çok azı da olumlu bulduğunu belirtmiş. Küreselleşme sürecine, AB'ye entegrasyon konusunda imanı sağlam olan CHP yönetiminin, gericilik karşıtı duruşunda da afra tafralarının varacağı nokta burasıydı. "Oyumuz boşa gitmesinci" samimi muhalif ve aydınlanmacılar da muhtemelen bu Baykal soytarılığına bir mim koymuşlardır.

"Sıkı" bir köşe yazısı bulamadıysanız, Doğan grubunu dolaşın, orada sıkı olmasa da, sulu, yalaka ve bir o kadar da hesaplı "Mehmet Ali Birand yapımı" hoş bir senaryoya ulaşabilirsiniz.

"Almanya, Aydın Doğan'ı alkışladı"

Yazının başlığında başlıyor yalakalık ve hesapçılık. Yazıyı Aydın Doğan ısmarlamasa da, Birand, misyonu gereği, kendi kendine ısmarlamış bu hoş yazıyı.

R. T. Erdoğan G-20'ler seferi için Washington caddelerini arşınlarken, sevgili "dalaşı" Aydın Doğan da, Berlin kremasının gönlünü fethetmek için Almanya seferine çıkmış. Aydın Doğan'a hangi kahramanlığından (işbirlikçilikteki sadakatinden olsa gerek) verildiği muamma olan "Altın Victoria" odül töreninde... Sözü Birand'a bırakalım: "Bütün bu pırıltılı insanların ortasında da, yüzlerce fotoğrafçı ve kameramanın 'Mr. Doğan... Mr. Doğan buraya bakın...' diye bas bas bağırarak star muamelesi yaptıkları Aydın Doğan vardı." Anlatımdaki görselliliğe dayalı üslup hayranlık uyandırıcı gerçekten. Starlar kervanına Doğan'ın katılışını canlandırmak pek zor olmasa gerek.

Kimler yoktu ki ödül töreninde, Berlin kremasının yanı sıra siyasal sos ve özveri örneği olarak tekerlekli sandalyesiyle İçişleri Bakanı Dr. Schauble, Alman özel sektörünün değerli temsilcileri...
Almanya Başbakanı Merkel, törenin ortasında salona girmiş, ama kimse ayağa kalkmamış ve alkışlamamış. Bu kibarlığı da Birand çok takdir etmiş.

Merkel bir de konuşma yapmış törende ve Birand aktarıyor:
"Törende Aydın Doğan'ı yere göğe koyamadı.

Neden biliyor musunuz?

Türk işçilerinin Almanya'ya uyum sağlayabilmesi için elinden geleni yaptığından dolayı... 'Aydın Doğan Almanya için önemli bir insandır...' dedi"

Törende, Birand, Aydın Doğan'ın Kerimeleri Arzuhan Yalçındağ ve Vuslat Sabancı Merkel'i kuşatıp bir güzel sıkıştırmışlar.

Görsellikteki ihtişamı anlatan bu ifadelerin ardından, hesapçılık devreye giriyor. Birand, Doğan grubunun borazanı olarak Tayyib'e, AKP'ye ve Aydın Doğan'a saldıran gerici basına, aba altından sopa gösteriyor.

"Almanya'da Türkiye'nin ağırlığına bazıları sinirlenecektir."

"Buradaki töreni izlerken, liderleri başta olmak üzere bazı AKP'lilerin Doğan grubuna hücumunu hatırlayıp ülkem adına üzüldüm."

"Galiba gecenin özetini Berlin'deki Büyükelçimiz Ahmet Acet yaptı: 'Bu gece Türkiye adına Almanya'yı fethettiniz, teşekkür ederim" dedi."

Aydın Doğan, Almanya'da kimleri fethetti, gürbetçi işçilerimiz için hangi yararlı işler yaptı, mutluluktan gözleri neden parladı? Bu soruların hiçbir kıymet-i harbiyesi yok. Sorun bunlarda değil.

Yazıyı bir testle bitirebiliriz.

Mehmet Ali Birand, sizce, bu tür bir yazı yazmayı neden gerekli görmüştür?

A. AB'ye ve küreselleşmeye ruhunu teslim ettiği için,

B. Patronuna yaranmak ve yalakalık yapmak için,

C. Aydın Doğan'a saldıran, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, AKP'lilere ve yandaşlarına
ellerindeki Almanya kozu üzerinden diş göstermek için.

D. G-20'ler Toplantısına katılan Erdoğan'a kontür çekmek için,

E. Hepsi.

B.P.