Barışa uzanan borular ve köprüler

(Cumartesi gazeteleri notları)

1. Bütün dünyada gazete ekleri, inanılması güç bir artış yaşıyor. Özellikle ana akım medyanın reklâm “ihtiyacı”nı abartması da, çok fazla emek sarf etmeden ek çıkarmayı olası kılıyor. Gazete ekleri, bir başka oluyor. Hele bir de, aylardan temmuz ise…

Özellikle Hürriyet gazetesi, Nabucco’nun, doğalgazın vs. yaz aylarında hiç çekilmeyeceğini düşünüyor olsa gerek, 5–6 sayfa otel reklâmıyla müşterisini serinletmeyi iyi biliyor. Ha bir de, Bekir Coşkun manşet üstü “meme” görmekle ilgili bir şeyler yazmış bugün. İyi okumalar…

2. Taraf gazetesinden Nabi Yağcı demokrasi tonlu yüz ellinci yazısında Nabucco’ya değinirken, Emre Uslu yazısının tamamını PKK-Rusya yakınlaşmasının boru hattını tehlikeye sokabileceğine ayırmış.

“Demokrasin kadar konuş” Yağcı önce, Star’dan şu alıntıyı yapıyor:

“Nabucco Projesi’nde, güvenliğin AB’nin oluşturacağı özel güvenlik birimi tarafından sağlanacağı sürprizinin ardından ikinci sürpriz düzenlemenin de ‘darbe kriterinde’ yaşandığı belirlendi. Yıllardır ‘darbe’ riski yüzünden uluslararası piyasalarda risk pirimi ödeyen Türkiye, yüzyılın projesi Nabucco’yla bu statüden kurtuldu. AK Parti Hükümeti’nin AB üyeliği yolunda aldığı kararlar ve sivilleşme yolunda attığı adımlar nedeniyle ‘darbe’ Nabucco Projesi’nde olası riskler arasında yer almadı. Oysa 20. yüzyılın projesi olarak nitelendirilen Bakü Tiflis Ceyhan (BTC) Boru Hattı Projesi’nde ise, projeyi tehdit edebilecek unsurlar arasında darbe ihtimali de risk olarak sayılmıştı.”

Türkiye’de bir futbol yorumcusu, bir yıldız futbolcuyu Türkiye’ye getirmek için, o futbolcunun Avrupa’da aldığı paradan daha fazla verilmesi gerektiğini bilir. Yani, Türkiye’de yaşayabileceği ortam “darbe”lerinin tazminatını ödemek zorundadır. Nitekim Trabzonspor’un konuştuğu her yabancı futbolcu, sıklıkla “şehriniz İstanbul’a ne kadar uzakta?” sorusunu soruyormuş. Pekiyi üstteki habere bir demokrasi havarisi nasıl yaklaşır? Adı Nabi Yağcı ise, AB’nin boru güvenlik ordusu oluşturması ile ilgili bir şeyler çiziktirmez. Darbelerin getirdiği onlarca olumsuzluk yanında, Batı’ya ödenen tazminatların AKP ile kaybolduğunu yazar. Günümüz kapitalizminin dünden nitelikçe farklılaştığını, artık savaştan değil barıştan kazandığını vurgular. Irak’tan Afganistan’a Asya’da barış rüzgârları estirenin o ülkenin darbecileri olduğunu, Obama’nın da girdiği savaşlar sonrası “Tanrım, bana bir daha böyle zafer verme” diyen Pirüs’e benzediğini söyleyecek biraz daha zorlasa… Bir boru hattı da oraya döşenir, olur biter diye düşünüyor olmalı. Kürt sorunun barışçı çözümünü bile, boru hattı projesinin “realize” olmasına bağladığına göre…

Emre Uslu ise yazısında Bakü- Tiflis- Ceyhan boru hattının inşaatı ve tamamlanışı esnasında PKK’nin enerji hatlarına yönelik eylemlerini sıralamış. Nitekim, Nabucco projesini kendisine rakip görmeyen Rusya’nın uzmanları hattın PKK saldırılarına hedef olabileceğini söylerken ve denk gelişe bakın, Murat Karayılan Rusya’nın Sesi radyosuna Kürtlerin Rusya’yı büyük güçler içinde kendisine daha yakın gördüğünü açıklaması yapılmışken, Barzanici bir yazarın ufaktan ufaktan Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Türkiye’nin “ortak düşman”ını tekrar tarif etmesi garipsenmemeli. AB boru güvenliği ordusunun ayak seslerini bu kez daha yakından duyar gibiyim.

3. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken, hadiler uluengin iken… 1989 Noel’i arifesi… Nikolay Çavuşesku, sosyalizmin Mavi Tuna’sı, Temeşvar kentinde dört bin muhalifi öldürmüştü. En azından fotoğraflarıyla, uluslar arası ajanslar işkenceden deforme olmuş sıra sıra cesetlerle bunu kanıtlıyordu. Daha sonra bazı gazeteler, düzeltme yayınladılar ücra bir köşelerinde: Temeşvar’da bir şeyler olmuş, ama olaylarda Çavuşesku yandaşları da dâhil yüz ölünün olduğu ortaya çıkmıştı. Ceset fotoğrafları sahteydi. Görüntüler kurguydu. Haberi üretenler cesetleri bir mezarlıktan çıkarmış ve kameraların karşısına dizerek poz verdirmişti. 20 yıl sonra Rabiya Kadir’i ve Şincan olaylarına da bu gözle bakıyorum.

4. 3. Köprü’nün adı ile ilgili anketler AKP medyasında yapılmaya başlandı. Nitekim Zaman da bu anket furyasına katılmış. “Köprünün adı ne olsun?” Mimar Sinan mı, Turgut Özal mı, Cumhuriyet mi?

%2 ile cumhuriyet sonuncuydu. Sevindim. Bu lekenin adı Cumhuriyet olmasın. Zahid Kotku, Fethullah Gülen, Bediüzzaman vb. olsun.

Sezgi Akbaş