'Kızlı erkekli sahile sıfır marina yapmışlar'

11 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasetçinin sahillerimizdeki durumun çok kötü olduğunu ancak 11. yılda, o da tatilde, part-time usulü keşfedebilmesi bayağı tuhaf da, asıl tuhaflık "sahile sıfır marina" lafı...

Mustafa Adalı
Düşmanları onu hastanede sanarken, meğer Erdoğan tebdili kıyafet Bodrum sahillerini denetliyormuş. Denetim iyi de tebdili kıyafete ne gerek var, bina sahipleri kendisini tanıyınca personeline "çaktırma, başbakan buralarda, çabuk o bizim kaçak inşaatları Osman Abi'nin deposuna sakla" talimatı veremez ki... Hem sonra başbakanlar sahili denizden veya karadan denetleyecek diye bir kanun yok, havadan helikopterle de (ahaliye görünmeden, kıyafet değiştirme gereği duymadan) denetleyebilir, hatta böylesi çok daha doğru bir resim verir. Ucuzuna kaçmak isteyen başbakanlar için de Google Earth var ayrıca, ister şortunla ister pijamanla yeryüzünün her milimetrekaresini evinden denetleyebiliyorsun artık.

Erdoğan şortlu denetiminin ilk sonuçlarını şöyle açıklıyor: "Durum çok kötü, denize sıfır durumdalar, neredeyse denize düşecekler, sahile sıfır yat limanları yapmışlar." 11 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasetçinin sahillerimizdeki durumun çok kötü olduğunu ancak 11. yılda, o da tatilde, part-time usulü keşfedebilmesi bayağı tuhaf da, asıl tuhaflık "sahile sıfır marina" lafı...

Şu terbiyesizliğe bakar mısınız, kızlı erkekli sahile sıfır yat limanları yapmışlar!

Oysa "sahile sıfır yat limanı yapmışlar" demek, "deniz kıyısına plaj yapmışlar" demek kadar anlamsızdır. Gezegenimizdeki her yat limanı sahile/denize sıfır inşa edilir, yat limanına yanaşacak olan yatlar denizdedir çünkü. Yok eğer "sahile sıfır"dan kasıt marinaların halk plajlarına bitişik inşa edilmesi ve yatların halk plajlarını kirletip plaj sakinlerini rahatsız etmesi ise Erdoğan yüzde binbeşyüz haklıdır, yat-limanları halk plajlarından çok uzaklara, plaj olarak istifade edilemeyen yerlere taşınmalı, halkımıza deniz ve imar kirliliğinden başka getirisi olmayan yat limanları mümkünse hiç bir yere inşa edilmemelidir. Lakin "denize sıfır durumdalar, neredeyse denize düşecekler" vurgusu gösteriyor ki, Erdoğan'ın derdi yat limanlarının "bitişiklerindeki halk plajlarını kirletmesi" değil, hepsinin "denize nazır" olmasıdır. (Aslında bütün derdi Şahenk gibi "bağzı medya patronları"na bu başlık üzerinden bir-iki tane çakmaktır ya, neyse, bu başka bir tartışma konusu.)

Sorun şudur: Erdoğan sahile sıfır yat limanlarını yıkacaksa tüm yat limanlarını yıkmak zorundadır, sahile 100 metre uzakta yat limanı olmaz çünkü. Bu da yetmez, Galataport, Egeport, vb tüm kruvaziyer limanları da sahile/denize sıfır yerleşimler oldukları için bilumum gemi limanlarını da yıkma zorunluluğu doğacaktır.

Kaldı ki halihazırda sahillerimizdeki kaçak inşaatlarla ilgili bir sürü sonuçlanmış yıkım kararı Erdoğan'ın masasının üzerinde beklemektedir. Bu yıkım kararlarının en popüler örneği Ofer'in Kuşadası Limanı'ndaki kaçak inşaatlarına ilişkindir, Danıştay 6. Dairesi tam dört yıldır Erdoğan'a "sen denetimi bırak da önce şu kesinleşmiş yıkım kararını uygula" demektedir.