Dün Amerikan Wall Street Journal gazetesinin "Türkiye'nin sivillere saldırısı ABD istihbaratına bağlı" başlıklı haberinde, Uludere Katliamı'nda istihbaratın ABD'den alındığının yazılması gündemin ilk sırasına yerleşti. WSJ'nin haberinde, ABD'ye ait predatorların (insansız hava araçları) sınırdaki hareketliliğe ait görüntüleri Ankara'ya ilettiği ve "daha yakın görüntü alabileceğini" eklediği ancak Ankara'nın ABD'nin insansız hava araçlarını başka yöne yönlendirerek saldırı kararı verdiği yazıldı. AKP'ye yakınlığı bilinen Türkiye gazetesi haberi "MİT aklandı" başlığı ile verdi. İktidara yakın diğer gazeteler ise konuyu büyütmemeye çalıştı.

Katliamın ardından geçen 5 ayda, kamuoyunu tatmin edici hiçbir girişimde bulunulmamıştı. İstihbaratın ABD'den geldiği iddiası da kesin bir dille reddedilmişti.

WSJ'nin ABD Savunma Bakanlığı yetkililerine dayandırdığı "Uludere'de istihbarat ABD"den haberi ile, AKP ve Genelkurmay'ın "istihbarat milli kaynaklardan" açıklaması yalanlanmış oldu. Böylesi büyük bir katliamın ardından AKP'nin kamuoyuna açıkça yalan söylediği ortaya çıktı. Saldırı kararı veren Ankara'nın, "yanlışlıkla sivilleri bombalamak" konusunda lider ülke olan ABD'ye biraz daha benzemiş, aradan 5 ay geçmesine rağmen saldırının hesabının hiçbir biçimde sorulmamış, konunun üzerinin kapatılmaya çalışılmış olduğunu tekrar anımsamış olduk.

Türkiye gazetesi ise, söz konusu WSJ haberi ile Uludere'de yaşanan kanlı katliamı değil, MİT krizini hatırlayıvermiş ve bir heyecanla "MİT aklandı" manşetini atmış.

Türkiye gazetesi yönetimi bugün acaba "ya biz MİT aklandı dedik ama haber Uludere'de AKP-ABD işbirliğine işaret ediyor" diye düşünmüş müdür?

Ya da "Bizim diğer gazeteler hiç büyütmemiş, keşke biz de mi hiç manşetten vermeseydik" diye mi düşünmüşlerdir.

(soL - Postal)