Cemaat yazarı ne yapacağımızı şaşırttı!

Cemaatin seçkin yazar kadrosu (Ahmet Kekeç, Mehmet Altan, Şamil Tayyar, Aziz Üstel...) ile dikkati çeken gazetesi ismi ile müsemma Star’da yazan Ekrem Okutan bugün öyle bir yazı yazdı ki ne yapacağımızı bilemedik. Yazının üzerinden geçmeye karar verdik. Aşağıda Ekrem Okutan’ın yazısındaki italik bölümler bizim yorumlarımız.

Gençlerin arkasında bir parti yöneticisi mi var?

Bir ay önce. Dostumun bir dostu, dostumu ziyarete gelmişti.
(Ekrem Bey, sizin de sakin kafayla okuduğunuzda takdir edeceğiniz gibi dilimizde bu şekilde kullanıldığında “Bir ay önce” bir cümle olmadığından sonuna nokta konmaz. Yazıya talihsiz bir başlangıç yapmışsınız. Hemen ardından gelen “bütün dostlar toplandık” cümlesi ise genelde doktor kliniklerinde kullanılan “ben değil de bir arkadaşımın şöyle bir sorunu varmış” tadındaki inandırıcılıktan yoksun cümleleri anımsatıyor. Kaldı ki hangi dostun hangi dostu ziyarete geldiği de belli değil.)

Tanıştık.
(Bravo, düzgün bir cümle.)

İsmini saklı tuttuğum büyüğümüz, bir partide görev alan üst düzey yöneticisinin çok yakın akrabası.
(Ekrem Bey, bir önceki cümleniz bizi gerçekten ümitlendirmişti ki yine çuvalladınız. Böyle cümle mi olur? Büyüğünüzün bir partide üst düzey yöneticisi mi var? Varsa neden? Adamı ya da kadını boşuna meşgul etmesin.)

Şurdan, burdan muhabbet derken konu siyasete geliyor tabi.
(Şuradan, buradan şeklinde yazılır bu sözcükler. Bir de cümlenin sonunda herhalde ‘tabii’ demek istediniz.)

Akraba, akrabası için zehir zemberek konuştu.
(Ekrem Bey, güzel koyu yazmışsınız falan da bir de ne dediğiniz anlaşılsa. Dostunuzun bir dostunun -ki kendisi ismini sakladığınız büyüğünüz onu anladık- bir partide görev alan üst düzey yöneticisinin akrabası mı akrabası için böyle fena laflar etti? İşler bayağı karışık desenize!..)

Özel şeyler paylaştı.
(10 puan. Demek ki isim tamlaması falan yapmaya çalışmadan kısa cümlelerle anlatsanız düşüncelerinizi herkes için daha kolay olacak.)

Belli ki siyasal düzlemde de ortak paydaları yok.
(Düzlem, payda... Etkilendik vallahi.)

İlk anda çamur atıyor denilebilir.
(Kime? Size mi? Yok canım. Bu son derece inandırıcı hikayeyi can kulağı ile dinliyoruz.)

Ancak, kısa bir araştırma yaptığımızda akrabanın söyledikleri ile elde edilen bulgular birebir örtüşüyor.
(Şimdi bu kısa araştırmanın sonucunda akrabanın söyledikleriyle birebir örtüşen bulguları biz de çok merak ettik.)

Anlatılan, yutulur cinsten değildi çünkü.
(Yutulur değil, “yenilir yutulur” Ekrem Bey. Deyim olduğu için öyle kafamıza göre atamıyoruz.)

O gün beynimde yer edinen açıklamalar bu güne bir parça ışık tutuyor sanki.
(Beyninizin kalabalıklığından ‘yer edinmiş’, bir nevi gecekondu inşa etmiş demek ki bu açıklamalar. Bir de ‘bu gün’ diye yazılmaz. Doğrusu ‘bugün’dür.)

Aydınlatıyor.
(Bu cümle doğru ancak lüzumsuz. Yukarıda dediniz ya ışık tutuyor diye. Sadede gelseniz artık. Meraktan öldük.)

Bu günden de kastım üniversite gençliğinin son günlerdeki eylemleri.
(Bugün Ekremciğim, bugün. Birleşik yazılıyor yani.)

Önce İstanbul’da, sonra Ankara’da yapılanlar.
(Üslubunuzdaki akıcılık bizi derinden etkiledi.)

İstanbul’daki münferit diye düşünürken Ankara işin organizasyon boyutuna geçtiğini gösteriyordu.
(Ekrem, İstanbul’daki olayların neden diye münferit olduğunu düşündünüz? Dayak yiyenlerin elinde Genç-Sen dövizleri, pankartları var haftalardır üniversitelerde çalışması yapılıyor eylemin Ankara’dan otobüs tutulmuş İstanbul’a gelinmiş... Polis münferit eylem için mi ortalığı savaş alanına çevirdi? Organizasyon boyutuna geçmek yumurtayla mı oluyor, Ekrem Bey? Tavuk kombinasından mı yazıyorsunuz yazılarınızı canım kardeşim?)

Gençlerin eylemleri farklı mecralarda, kampüslerde sürebilir.
(Hmmm... Komplo kokusu geliyor. Yukarıda da organize falan dendi.)

Şekil değiştirebilir.
(Evet, bu nasıl aklımıza gelmedi. Bu arada ne demişti Ekremciğim senin şu muhbir dost akraba?)

Yumurtalar, çürük domatese dönüşebilir mesela.
(Sağlık sıhhat dilemekten başka bir şey gelmiyor şu aşamada elimizden.)

Şu gençliğe bir bak hele.
(Bu cümleden sonra hangi cümle gelirse sizi şaşırtmaz:
a. Hele bir otur soluklan yeğenim.
b. Ağalar toplanın yamacıma hele.
c. Hele bir sor niye yaptım?
d. Halle Berry)

Çoğunlukla bunlar Başbakanlık’tan, Kredi Yurtlar Kurumu’ndan burs alan öğrenciler.
(Evet, öğrenciler de onu diyor zaten, canım kardeşim: “Eğitim paralı. Para yetiştiremiyoruz.”)

Hal böyle ise, yumurtalar verilen bursların parası ile alınıyor olabilir.
(Bak şimdi Ekrem Bey Dostum, senin anlayacağın dilden söyleyelim de bir yanlışlık olmasın. Hemen sizin gazetede medyada akrabaları olan üstdüzey yöneticisinin odasına dostu olarak gidiyorsun, özür diliyorsun bu yazdıklarından ötürü. O da sana anlatıyor liberal ekonomi nedir, ne değildir. Çocukların üç kuruş burs parasına göz diktiğin yetmiyormuş gibi gazetedeki üstdüzey yöneticisi liberallerin şahı dost Mehmet Altan’ı kızdıracaksın.)

Öbür yanda, hem yumurtayı bin bir güçlükle yapan tavuklar hem de el bebek gül bebek büyütüp çocuklarını üniversiteye gönderen analar ağlıyor!
(Tavuklar ağlamıyorlar. Ağlıyorlarsa bile bu yazıyı okuruz gülerler hemen Ekremciğim. Meraklanma. Bir de çocuğu karnında polis tekmesi ile ölüveren anneler var. Ona ne buyurursunuz acaba?)

İşin şakası bir yana.
(Yazmanız iyi olmuş ‘bu bir şakadır’ diye.)

Gazetelerde yer alan haberlere göre eyleme Türkiye Komünist Partisi mensubu öğrenciler destek veriyormuş.
(Dost, akraba, tavuk, yumurta derken... Geldik TKP’ye. Haydi bakalım. Sanki çok usta bir kalemden çıkmış bir polisiye roman okuyoruz değil mi? Üstelik romanı da burs parasıyla almışız.)

Katılanlar hep aynı.
(Nereye katılanlar? TKP’ye mi? Eyleme mi? Neye? Kısa cümleler kur dedik ama cümle kur dedik, canım kardeşim.)

Üniversite gençliğinin kaçta kaçını temsil ediyor ki bunlar?
(Çok değilse bu kadar yazı yazıp mürekkebinizi israf etmeyin. Tavsiye olarak...)

Akrabanın söylediklerine gelince.
(Hah işte: Serim - düğüm - çözüm. Bir edebi başyapıt okuduk sanki. Yetenekli bir fıkra yazarı yazının başındaki fikre geri dönebilmesinden belli olur derlerdi de inanmazdık. Akrabaya geldik yeniden.)

Şu an parti yöneticisi olan kişi gençlikten sorumlu.
(Şu dakika itibariyle bu kişinin Alice Harikalar Diyarı’ndaki çay partisine gitmekte olan gençlik iksiri arayıp duran Lokman Hekim çıkmasından endişe ettiğimizi belirtmek durumundayım.)

Ya geçmişi?
(Şu anda ne olduğunu çok iyi anladığımızdan çok yerinde bir soru: Peki ya geçmişi?)

TKP/ML üyesi olan parti yöneticisi geçmişte tutuklanmış.
(Ülkemizde solcuların hapise atılması ne zamandan beri haber oluyor Ekrem Bey?)

Eylem amaçlı istihbarat çalışması yapmaktan. Hapis cezası almış, yatmış.
(Ekrem Bey, sizin yasadışı silahlı örgüte üyeliğin kaç seneden başladığından haberiniz var mı? Bir ‘dost akraba büyüğünüze’ sorun bakalım o biliyor muymuş? Şimdi bu insan muhtemelen yirmili yaşlarında çok afilli bir suçtan içeri atılacak, sonra en iyi ihtimalle kırklarına yakın bir zamanda çıkacak. Ardından başka bir partiye üye olacak, o partide de gençlikten sorumlu olacak. Siz de mi partiden sıkıldınız Ekremciğim?)

Eşi de aynı örgüte üye olmaktan gözaltına alınmış.
(‘Örgüte üye olmaktan gözaltına alınmış’ öyle mi? İlginç bir ceza. Neden fasülyeden mi üyeymiş kendisi? Kendisi ayrıca şu anda uzay araştırmalarından sorumlu üstdüzey yöneticisi -neyin diye sormayın- olabilir mi? Eş dost akrabaya sor diye diyorum.)

Sorumuz şu:
(Sorularımız demek istedin sanırım, Ekrem.)

Bir, bu işin içinde geçmiş yıllara duyulan özlem ve bunun dışa yansıması mı yatıyor?
(Hangi geçmiş yıllar, Ekremciğim. Senin geçmişin hep mi kötü? Zor bir çocukluk mu geçirdin? Nedir derdin? Bir gün de akrabalarına sor onu yaz. Biz de anlayabildiğimiz kadar dert ortağı olalım.)

İki, bir elden yürütülüyor olabilir mi?
(İki, bir elden yürütülüyor olamaz, bize kalırsa. Neresinden baksan çok anlamsız da o nedenle.)

Üç, gençler o yöneticiden cesaret ve örnek mi alıyorlar?
(Aslında bu anlatım yeteneği ile gazetede köşe yazan senden cesaret almaları lazım. Haklısın...)

Bizim de sorumuz şu: Ekrem Bey’in küçük araştırması nerede? Başka türlü de sorabiliriz: Ekrem Bey’in kaynağı arkasında mı?

Parti yöneticisi gençlerin arkasında ya! O bakımdan...