Bir mezar ziyaretinin anlattıkları

Başbakan Erdoğan’ın başlattığı helalleşme modasına uzunca bir süre "Merkez" Burjuvazisi'nin (kendi deyimiyle Beyaz Türklerin) medyadaki temsilciliğini yürüten Ertuğrul Özkök’ten hızlı destek geldi. Vicdanıyla hesaplaştığını söyleyen Özkök bugünkü yazısında, Paris'te Ahmet Kaya'nın mezarına "helalleşmeye" gittiğini açıkladı.

Başbakan Erdoğan seçim sonrası yaptığı balkon konuşmasında, artık “hesaplaşma değil helalleşme” gününün geldiğini söylemişti. Bunun üzerine Erdoğan, seçim öncesi bazı siyasilere açtığı davaları geri çekerek helalleşme dönemine girdi. Erdoğan'a en hızlı desteği verenlerden biri de Ertuğrul Özkök oldu. Özkök, bugünkü yazısında TRT'nin bir programı için gittiği Paris'te Ahmet Kaya'nın da mezarını ziyaret ederek helalleştiğini açıkladı.

Her "Zamanın Ruhunu" yakalayan Özkök
Başbakan Erdoğan’a helalleşme sürecinde Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ten destek geldi. Teknolojideki gelişmeleri hızlı takip etmesi ile de bilinen Ertuğrul Özkök'ün, mezar başında iPod’dan dua okutması gibi gariplikleri hala hatırlanıyor. Ancak tüm bunlar, Özkök'e göre, onun zamanın ruhunu yakalayabildiğinin kanıtı. Ertuğrul Özkök yine zamanın ruhunu yakaladı ve yeni modaya da hızlıca ayak uydurarak, girdiği iç hesaplaşmadan helalleşmesi gereken kişiyi çıkardı: Ahmet Kaya. Kişisel serüveni Beyaz Türklerdeki utangaç dönüşümün tipik bir yansıması olarak da okunabilecek olan Özkök, son zamanlarda cemaat üzerine yaptığı ılımlı açıklamalar ile dikkat çekerken, gerçekleştirdiği bu ziyaretle Başbakan’a kendince bir jest de yapmış ve helalleşme sürecine bir katkı koymuş oldu.

Özkök dünkü köşe yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Ahmet Kaya ile kaç kere karşılaştık hatırlamıyorum. Belki bir, belki iki. Şarkılarını çok seviyordum. ‘Saza Niye Gelmedin’i hâlâ dinliyor ve doyamıyorum. Sonra aramıza o tatsız manşet girdi. (Hürriyet, Ahmet Kaya “Kürtçe klip çekeceğim” dediği için “Vay Şerefsiz” manşetini atmıştı. Özkök de o tarihte Hürriyet’in genel yayın yönetmeni idi.) Ahmet Kaya, bir daha Türkiye’ye dönmedi. Karşı karşıya gelseydik, belki birbirimize söyleyecek sözümüz olabilirdi. Olmadı. Mezarlığa giderken, onun için ceket giydim, kravat taktım. (…)Kapıda aldığım gülü, mezarın baş tarafına koydum. Bildiğim iki dua var. Onları okudum. Ve onunla konuştum. Ne söylediğimi hayatım boyunca kimseye anlatmayacağım. Söylenmesi gereken her şeyi söyledim. Helalleşmek istedim Ama artık mümkün değildi. Benim helal edilecek fazla hakkım yoktu. Onun hakkını helal etmesini isterdim ama artık çok geçti. Mezarın kapısından çıkarken kulaklarımda Edith Piaf’ın o harika şarkısı vardı? ‘Je ne regrette rien’”

Rüzgar nereden eserse ona göre yelken açan Türkiye burjuvazisinin ve onun tipik bir temsilcisi olan Özkök’ün ideolojik dönüşümünü anlamak için çok manidar olan bu helalleşme ziyareti, tam da bir beyaz Türk'e yakışır bir şekilde gerici AKP iktidarına kur yapıyor ve naçiz katkılarını kendince sunuyordu: “Bildiği bir iki duayı okuyarak ve Edith Piaf mırıldanarak yapılan bir mezar (helalleşme) ziyareti”

(soL)