Sol düşmanlığı

Kemal Okuyan'ın “Sol düşmanlığı” başlıklı yazısı 20 Şubat 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Sağduyu hâkim olmuş, korkulan olmamış! Sinop'ta önceki gün yaşananların ardından ortalığın sakinleştiğini yazan basının, Samsun'da AKP-MHP ittifakının estirdiği terörle ilgili yaklaşımı öncelikle buydu. Türkiye Komünist Partisi Samsun il binası sabah saatlerinden itibaren taşlandı, binanın bütün camları kırıldı, balkondan binaya girmeye kalktılar. İçeride TKP'liler, ÖDP'liler, Halkevciler… Dışarıda ise, bir sürü polis, saldırganlarla kol kola, "açılım"ın, "müzakere" sürecinin keyfini çıkarıyorlar!

Beri tarafta, HDK heyeti, milletvekilleri bir otelin içinde ve bu satırlar yazılırken otelin de bir grup tarafından kuşatıldığını öğreniyoruz.

Neden sonra, kahkahalar atarak sağa sola saldıran grubun kontrolden çıktığını görmeye başlayınca, medya "Samsun'da da provokasyon"u fark etti. Amaca ulaşılmıştı nasılsa.

BDP milletvekillerine dönük Sinop "karşılaması" da bir AKP-MHP projesiydi. Her sıkıştığında hükümete yardımcı olan "ülkücü hareket", bir kez daha "halkın hassasiyetleri"ni hatırlatarak AKP'nin elini güçlendirmeye yardımcı oldu. Polis BDP'lilerin bulunduğu binaya saldıran kalabalığı dağıtmadı, onları son derece planlı bir biçimde linç ve katliamın eşiğinde tuttu. Gece saatlerinde "mesaj"ın verildiğini düşündüler ki, adım attılar.

Samsun'da harekete geçecek kalabalık Sinop'tan, Trabzon'da ise Samsun'dan daha fazlaydı. Bu nedenle polis yeni taktikler geliştirdi. BDP milletvekilleri oteldeyken "milliyetçi duyarlılığı olan vatandaşlar", sistematik biçimde ve türlü yalanlarla TKP binasına yönlendirildi. "Müzakere" süreci yara almasın, solcular "müzakere"ye kurban olsun!

Erdoğan da çıkmış, olaylardan MHP ve CHP'yi sorumlu tutuyor.

AKP ile MHP'nin kan kardeşi olduğunu defalarca söyledik. Bu kardeşliğin mayasında da milliyetçilik filandan da önce antikomünizm, sol düşmanlığı gelir.

Bu nedenle dün sabah başlayan KESK operasyonunda olduğu gibi, bu düzenin sözde "barış"ına giden yolda düşman, İlhan Cihaner'in dün yazdığı gibi, bir kez daha "sol" olacaktır, bu böyle biline…

Önceki gece bir televizyon kanalında Mehmet Metiner "Kürtlere sesleniyorum, sosyalistleri dinlemesinler artık" diyordu. Güzel…

Aynı gün basına düşen bir başka açıklama ise daha ilgi çekiciydi. Özeti şuydu: AKP'nin kemalistlere karşı mücadeleyi kazanmasına PKK yardımcı olmuştu. Hükümet, bu gerçeği gözeterek, vefalı davranmalıydı.

Müzakere sürecinde taraflar bunları söylüyor.

Buradan demokratikleşme ve özgürlük çıkacak öyle mi?