‘YÖK'ü de yeni YÖK'ü de istemiyoruz!’

“YÖK`ü de Yeni YÖK`ü De İstemiyoruz!” diyerek Eğitim-Sen öncülüğünde bir araya gelen birçok sendika, demokratik kitle örgütü ve siyasi parti YÖK yasa tasarısının geri çekilmesi için bugün MEB’in önünde ortak basın açıklaması düzenlendi.

YÖK`ün anti demokratik yasa tasarısının geri çekilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde YÖK`e ve yeni YÖK’e karşı düzenlenen basın açıklamasına, KESK, DİSK, TMMOB, TTB, Halkevleri, Üniversite Konseyleri Derneği, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Mülkiyeliler Birliği Derneği, ODTÜ Mezunları Derneği, ÖDP, BDP, TKP gibi çok sayıda örgüt ve siyasi parti destek verdi.

Ortak eylemde basın açıklamasını okuyan Eğitim-Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, AKP’nin, 4+4+4 olarak bilinen eğitimin kademelendirilmesi sürecindeki “anti demokratik, dayatmacı anlayışını tekrarlamamak için” YÖK aracılığıyla birçok toplantı düzenlediğini ancak toplantıların katılımcılığının görünürde kaldığını dile getirdi.

AKP hükümetinin uygulayıcısı olduğu bu politikanın toplumla organik bağ kuramayan, toplumsal aidiyeti olmayan, yalnızlaşmış, iktidar ve güce tapınan, varlığı koşulsuz "uyum" sağlamak olan insanları yaratmayı hedeflediğini vurgulayan Yıldız, içinde bulunulan "ustalık döneminde" itaat kültürünü dayatan AKP hükümetinin iktidarını artırmak ve yükseköğretim sistemini sermayeye daha da fazla açabilmek için bir adım ileriye gittiğini kaydetti.

YÖK, sadece bir üst kurul olarak değil, üniversitede resmi ideolojinin yeniden üretilmesini sağlayan, sermayenin çıkarı doğrultusunda yarattığı ilişkiler sisteminin bir toplamı olduğunu ifade eden Yıldız, hükümetin çizdiği sınırların dışına çıkma ihtimali olan her şeyi ve herkesi üniversiteden kovarak cezalandırdığını belirtti.

Yasa tasarısıyla asıl yapılmak istenen ne?
Bir süredir projecilik zihniyeti, yaz okulu, ikinci eğitim gibi uygulamalar ile şirketleşme yolunda olan üniversitelerin, YÖK`ün önerdiği "teknoloji transfer ofisi" gibi birimlerle daha fazla kâr eden yapılar haline getirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Yıldız, “Bu politikalar bizlere daha fazla hak kaybı, daha fazla yoksullaşma ve daha az ücretle daha çok çalışmak zorunda kalmak olarak yansıyor” dedi.

“Üniversitelerde yaşanan bu dönüşüm, çocuklarımızın geleceğini, daha az ücretle ve daha fazla çalıştırılacakları, güvencesizliğe mahkûm edilecekleri bir karanlığın içine çekmenin aracı” olduğunu dile getiren Yıldız, bu yasa ile yapılmak isteneni şöyle sıraladı:

“• Sağlık, eğitim gibi tüm haklarımızı bir bir tırpanlamak ve her şeyi alınır satılır hale getirmek istiyorlar,
• Zaten şirket gibi çalışan Vakıf üniversitelerinin yanına bir de Şirket üniversiteleri kurmak istiyorlar,
• Parası olanı vezir olmayanı rezil etmek istiyorlar,
• Bizlerin vergisiyle finanse edilen devlet üniversitelerini, şirketlerin bilgi ihtiyacını karşılamak için yeniden yapılandırmak istiyorlar,
• Bir taraftan vesayet sistemini kaldırıyoruz derken, diğer taraftan üniversiteleri tamamıyla kendi kontrolleri altına almak istiyorlar,
• Üniversitelerdeki potansiyel bir muhalefetin önünü önceden kapatabilecekleri bir yapıyı tesis etmek istiyorlar,
• Kendisine muhalif hiçbir düşüncenin, sesin çıkmamasını, toplumu tek tipleştirmek istiyorlar,
• Bu amacı gerçekleştirebilmek için iş güvencesini ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar,
• İş güvencesini kaldırarak mobbing (yıldırma), farklı düşüncelerin baskı altına alınması, araştırma konularının özgürce seçilememesi, kayırmacılık, hiyerarşinin kutsanmasını tam anlamıyla yerleştirmeyi istiyorlar.”

“Üniversitelerde yaşan dönüşümü kabul etmiyoruz!”
YÖK tarafından MEB’e sunulan söz konusu taslak metnin geri çekilmesinin talep edildiği basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Bizler, aşağıda imzası bulunan örgütler olarak, bu dönüşümü kabul etmiyoruz! Gerek içeriği gerekse hazırlanış süreci açısından antidemokratik olan, üniversite bileşenlerinin taleplerini yok sayan ve YÖK tarafından MEB`e sunulan söz konusu taslak metnin geri çekilmesini istiyoruz.
• Kamusal hizmet olarak eğitim ve bilimi savunduğumuzdan, tamamen kâr amaçlı çalışacak olan özel yükseköğretim kurumlarını, öğrencilerin müşterileştirilmesini ve paylaşılması gereken bilginin satılmasını kabul etmiyoruz!
• Bilginin paylaşılmasını esas aldığımızdan dolayı, bilginin alınır satılır bir ürün olarak görülmesini kabul etmiyoruz!
• Demokratik özyönetimi savunduğumuzdan, sermayenin ve siyasal iktidarın üniversite yönetimini kendi vesayetine almasını kabul etmiyoruz!
• Eleştirel düşüncenin, bilimsel ve akademik özgürlüklerin önünde işsiz kalma bir tehdit unsuru haline getirilmişken, Türkiye’nin dört yanında araştırma görevlilerinin işine son verilirken, araştırma görevlilerinden idari personele, öğretim görevlilerinden öğretim üyelerine kadar iş güvencesini ortadan kaldıracak hiçbir düzenlemeyi kabul etmiyoruz!
• Performans kriterlerinin daha fazla kar için olduğunu bildiğimizden, üretilen eğitim hizmetinin ve bilimin niteliğini daha da düşürecek olan performans sistemi uygulamasını kabul etmiyoruz!
• Yükseköğretim de dahil, nitelikli ve özgürleştirici eğitimi temel bir hak olarak kabul ettiğimizden, etnik ve cinsiyete dayalı vb. ayrımcılığı kabul etmiyoruz!
Ve taleplerimiz karşısında üç maymunu oynayanları uyarıyoruz! Yükseköğretimin 4+4+4`ü olan çalışmalar geri çekilmediğinde, belirlediğimiz mücadele programı çerçevesinde tüm üniversiteleri, kentleri, meydanları birer direniş mekânları haline getireceğimizin altını çiziyoruz! Yasa hazırlığı geri çekilmeyip Bakanlar Kurulu’na gönderildiğinde illerde Valilikler ve AKP önü TBMM gündemine geldiğinde ise merkezi bir Ankara eylemiyle mücadele kararlılığımız görülecektir. Çünkü bizler biliyoruz ki, iş güvencesi yoksa akademik özgürlük, üniversite bileşenleri yoksa demokratik özyönetim, akademik özgürlük ve demokratik özyönetim yoksa kurumsal özerklik, kurumsal özerklik yoksa özgür bilim ve eğitim, özgür bilim ve eğitim yoksa özgür düşünce, tüm bunlar yoksa üniversite yoktur."

(soL- Haber Merkezi)