Zaman yalnızca cemaatin değil, sermayenin de sözcüsü: “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”

Birçok alanı olduğu gibi üniversiteleri de biçim itibariyle gericileştirirken öz itibariyle piyasalaştıran AKP iktidarının yeni YÖK Yasa Taslağı tartışmalarına Zaman Gazetesi de katıldı. Zaman’ın Ortak Akıl Toplantısı’nda bir araya gelen sermaye temsilcileri AKP'den önlerindeki yasal engellerin kaldırılmasını istedi.

Zaman Gazetesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen ve hafta sonundan bu yana devam eden toplantıya YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’nın yanı sıra çok sayıda rektör ve işadamı katıldı. Sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden biçimlendirilmeye çalışılan üniversitelerin cemaatin önemli faaliyet kollarından biri olması Zaman’ın bu konudaki öncülüğünü açıklar nitelikte.

Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen Zaman Gazetesi düzenlediği toplantıyla sermayenin taleplerini ön plana çıkarırken AKP iktidarını ise piyasalaşma konusunda daha cesaretli adımlar atmaya çağırdı.

Başta AB, Dünya Bankası, IMF ve TÜSİAD olmak üzere sermaye sınıfının kâr hırsı ve emek düşmanlığını yansıtan YÖK Yasa Tasarısı’nı patronlar da yeterli bulmamış. Zaman’ın Ortak Akıl Toplantısı’nda bir araya gelen sermaye temsilcileri AKP hükümetinden daha çok yardım beklediklerini ve önlerindeki yasal engellerin kaldırılması talep etti.

Söz konusu bu talepler sermayenin, özel üniversiteler söz konusu olduğu vakit kesenin ağzını cömertçe açan ve bu üniversitelerin masraflarının önemli bir bölümünün karşılayan AKP’den daha fazlasını beklediği yorumlarına yol açtı.

Müteşebbis daha çok teşvik ve destek bekliyor
Yeni Yükseköğretim yasa tasarısının tartışıldığı Zaman Ortak Akıl Toplantısı’nda özel üniversitelerin kurulmasının önündeki engellerin kaldırması ve üniversite kurmak isteyenlerin teşvik edilmesi talep edildi. Uluslararası Antalya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Fettah Tamince, “Vakıf üniversitesi kuran müteşebbislere daha fazla güvenilmeli” derken, Süleyman Şah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Dumankaya da, “Vakıf üniversitesi kurmak isteyenler teşvik edilmeli” şeklinde konuştu.

Toplantıda söz alan Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Hüsnü Özyeğin de hükümetten destek beklediğini dile getirdi. 2006 yılından sonra kurulan üniversitesine devletten hiçbir yardım almadan 400 milyarlık yatırım yaptığını ifade eden Özyeğin, ancak yasada 2006’dan önce kurulan üniversitelere çeşitli ayrıcalıklar tanındığı halde kendi üniversitesinin bundan yararlanamamasından şikâyet etti.

Sanayiye gerekli işgücü yetiştirmek için üniversite kurduğunu belirten Uluslararası Antalya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Fettah Tamince, “Siz işadamlarını teşvik edici, onları cesaretlendirici onları ödüllendirici bir tutum ortaya koymazsanız yükün altına girmezseniz, bu müteşebbisleri bir sonraki süreçte bulamazsınız” dedi. Tamince, AKP hükümetinden yabancı öğrenciye getirilen kontenjan sınırının kaldırılmasını ve yabancı öğretim üyelerini de dekan olarak atayabilinmesini talep etti.

“Bütün akademisyenler sözleşmeli olsun”
Yasada gerçekten büyük sorunlar olduğunu söyleyen Süleyman Şah Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ali Dumankaya ise, liberal bir mantıkla, üniversitelerin serbest bırakılması gerektiğini iddia etti.

Toplantıda talebini en açık dile getiren ise Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel oldu. Yücel, “Akademisyenlerin bütününü sözleşmeli yapalım” dedi.

Üniversitelerin finansmanın sorununun mutlaka çözülmesi gerektiğini ifade eden Yücel, “Üniversitelere rekabeti nasıl getireceğiz. Üniversiteler batar, batsın bırak. Amerikan marketlerinde çok satılık üniversite var” şeklinde konuştu.

Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler
Liberal bir yaklaşımla üniversitelerin serbestleşmesinin savunulduğu toplantıda “bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” şiarı dile getirildi. ‘Zaman Ortak Akıl Toplantısı’ndna çıkan sonuca göre sermayenin hükümetten beklentileri şöyle sıralandı:

"•Özel müteşebbisin önündeki yasal engeller kaldırılsın.
•Vakıf üniversiteleri rektörünü kendi seçsin, öğrenci kontenjanına kendi karar versin.
•Vakıf üniversitelerine gelişme olanakları sağlansın.
•Üniversitelere reyting sistemi getirilsin, verimlilik denetlensin.
•Üniversitelere yatırımı özel sektörün üstlenmesi isteniyorsa vergi muafiyeti yapılsın."

“Yasa taslağı ile yükseköğretim büyük bir çöküntü ile karşı karşıya kalacaktır”
Diğer taraftan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) öğretim görevlileri eleştirdikleri YÖK Yasa Taslağı raporunu ekim ayında kamuoyuyla paylaşmıştı. Raporda, yeni Yükseköğretim Yasa Taslağı'nın "akademik ciddiyetten yoksun, muğlâk ve mutlakıyetçi" olduğu ve siyasi denetimin artırılmak istendiğine dikkat çekilmişti.

Eğitimi bir sektör olarak algılayan bu anlayış ile “eğitim piyasası”na daha çok özel üniversite dâhil olacağını ve böylelikle devlet üniversitelerinin "kendi finansman kaynaklarını yaratmaya" terk edilerek kısa sürede özelleştirileceğinin belirtildiği raporda, şu değerlendirmelere yer verilmişti:
* Taslak, anti-demokratiktir ve hiyerarşik yükseköğretim yapısının aynen sürdürülmesi amacını taşımaktadır.

* Hiçbir akademik çalışmaya referans vermeyen, akademik ciddiyetten yoksun, önerileri muğlâk, oldukça merkeziyetçi bir üsluba sahiptir.

* Yasa taslağının dar bir zamanda tartışılmak istenmesi, bir yasa taslağı olmaktan uzaktır ve hazırlayanların gerçek niyetlerini kamuoyu ile açıkça paylaşmak istemedikleri izlenimi vermektedir.

* Taslak ile birlikte üniversite üzerindeki siyasi denetimin artırılması, "üniversite" fikrinin dışlanarak bu kurumların ticari işletme mantığına tabi kılınması amaçlanmaktadır.

* Mevcut vakıf üniversitelerine ilaveten oluşturulmak istenen özel üniversiteler ve yabancı üniversiteler ile devletin "kendi finansman kaynaklarını yaratmaya" terk ettiği devlet üniversiteleri, kısa sürede özelleşecektir.

* Yasa taslağı, yükseköğretimde büyük bir çöküntü ile karşı karşıya kalınması anlamına gelmektedir.

(soL- Haber Merkezi)