Zaman gazetesi sorumluları buldu: Çocuk suçlu sayısını artıran örgütlermiş

<strong>Zaman Gazetesi geçtiğimiz günlerde çocuk suçlu sayısını örgütler artırıyor başlıklı bir haber yayınladı. Haberin içeriğinde çocuk suçlarının artışının sebeplerinden biri olarak örgütler gösterilirken çocuk suçlarını azaltmanın yolu olaraksa dindar gençlik yetiştirilmesi gösteriliyor.</strong>

Zaman Gazetesi geçtiğimiz günlerde çocuk suçlu sayısını örgütler artırıyor başlıklı bir haber yayınladı. Haberin içeriğinde çocuk suçlarının artışının sebeplerinden biri olarak örgütler gösterilirken, diğer bir sebep olarak da ailelerin çocuklarını ahlaklı yetiştirmemesi gösteriliyor. Haberde çeşitli "uzman" görüşlerinin yanı sıra İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürü Murat Koçak’ın tavsiyelerine de yer veriliyor.

Zaman çocuk suçlarındaki artışta örgütlerin rolünü şu cümlelerle anlatıyor:

"Çocuk suçlu sayısını artıran etkenlerin başında ise suç örgütleri geliyor. Bu örgütler özellikle büyük şehirlerdeki eylemlerinde çocukları kullanıyor. Kırsal kesimlerde ise terör örgütlerinin güvenlik güçleri ve sivillere karşı illegal eylemlerinde ön saflarda kullanılıyor. Taş Atan Çocuklar Yasası'nın yürürlüğe girmesinden sonraki bir buçuk yıllık zaman diliminde korsan gösteri, molotoflu saldırı, araç kundaklama gibi olaylarda yüzde 214 artış gözleniyor."

Zaman’a göre çocuk suçlarını azaltmak için dini bütün ahlaklı gençler lazım
Haberde referans olarak gösterilen kişilerden biri, Prof. Dr. Adem Solak, çocuk suçlu sayısındaki artışı değişen dünya değerleri karşısında ayakta duramayan ailelerin sebep olduğunu söylüyor. Solak, çocuğa ahlaki değerleri öğretmesi gereken ailenin ilgisini yetersiz buluyor.
Aynı "bilirkişi" ailenin eksik bıraktığı boşluğun okulda da devam etmesinden yakınıyor. Eğitimin öğretime kurban edildiğini söyleyen Solak, "Okul, ailede insani değerler eğitimi almamış çocukların eksiğini telafi edeceği tek yer. Okulda da bunu yapamadığınız zaman sokağın insafına terk ettiğiniz bir nesille karşı karşıyasınız." diyor. 4+4+4 tartışmaları esnasında da benzeri cümleleri başka ağızlardan duyduğumuz bu zihniyet dini içerikli derslerin artışının suç oranlarını düşüreceğini iddia etmiş ve hiçbir bilimsel veri taşımadığı halde imam-hatipleri referans göstermişti.

Zaman Gazetesi "Çocuk suçlu sayısını örgütler arttırıyor" başlıklı haberinden bir gün önce yayınladığı "Çocuk suçlu sayısında tehlikeli tırmanış" başlıklı haberinde de çocuk suçlarının azalması için dini bütün bir nesile işaret etmişti. Özellikle din temelli eğitim vurgusu yapılan haberde aşağıdaki cümleler yer alıyor:

Ceza avukatı Mahmut Ceren, çocuk suçluluğunun önlenmesinde eğitim, rehabilitasyon, spor gibi faaliyetler kadar dinî eğitimin de etkili olacağını söylüyor. Ceren, "Allah korkusu suça eğilimi azaltıyor. Allah'tan korkan insan suç işlemiyor." diyor. Buna göre insanlarda ceza korkusu ikinci planda kalıyor. ŞİDAM (Üsküdar Üniversitesi Şiddet ve Suçla Mücadele ve Uygulama Merkezi) Müdürü ve HEGEM (Hayatboyu Gelişim Eğitim Derneği) Başkanı Prof. Dr. Adem Solak'ın cezaevlerinde yaptığı araştırmanın sonuçları da bunu gösteriyor. Cezaevlerindeki çocukların yüzde 45'i "Dinî ve ahlakî değerler bana öğretilseydi suç işlemezdim." diyor.

Zaman’ın yoksulluktan haberi var mı?
Haberin girişi oldukça duygusal bir örnekle başlıyor:

F.S. suça karışan ve 16 yaşında hapse giren çocuklardan sadece birisi. Diyarbakır'dan İstanbul'a göç eden bir ailenin ikinci çocuğu olan F.S., 13 yaşındayken hem bir hazır giyim atölyesinde çalışıyor hem de okuluna devam ediyor. Annesi ve babası ayrı olan F.S., bir gece sokakta karşılaştığı çocuklarla kavgaya karışıyor. Dayak yiyen F.S., kendisini döven çocuklardan birini bıçaklıyor. Suçu sebebiyle 10 yıl hapis cezası alan F.S.'yi Yargıtay ceza indirimi ile 7 yıla mahkûm ediyor. Hapisten çıktığında 23 yaşına girmiş olan F.S.'nin şimdi tek derdi, hayata tutunmak...

Haberin devamında ise 13 yaşında iş gücü olmak zorunda bırakılan bu çocuğun suç işlemesi aileden ve okuldan aldığı “ahlak” eğitiminin azlığına ve örgütlere bağlanıyor.

Çocuk suçlarına dair bilimsel verilerle yapılan birçok araştırma ise tam tersi bir profil çiziyor. Bakırköy Çocuk Tutukevi'nde, Semiha Şakir Vakfı adına, çocuk suçlular ile ilgili olarak Ergen Değerlendirme ve Eğitim İhtiyaç Analizi araştırmasının sonuçlarına göre sanıldığının aksine suçlu çocukların ciddi bir kısmı İstanbul doğumlu. Bunlar göçle gelen aile çocukları ama İstanbul'da kalış süreleri çok uzun. Yüzde 32'si İstanbul'da doğmuş, büyük kısmı da 10 yıldan fazladır İstanbul'da yaşıyor.

Çocukların tutukevine gelmeden önceki eğitim durumları sorulduğunda, yüzde 80'i ilköğretim okulu mezunu, terk, ya da okuma yazma bilmeyen çocuklardan oluşuyor. Çocukların yüzde 78'inin de, suçu çalışırken işlediği görülüyor. Zaman Gazetesi çocuk suçlarında ahlak temelli eğitim anlayışının olmayışından dem vururken suça mahkum edilen çocukların çok büyük kısmi okula gitme imkanını bile elde edemiyor.

Araştırmanın sunduğu önemli verilerden bir diğeri ise çocukların büyük çoğunluğun mala karşı suç işlemeleri. Şahsa karşı işlenen suçlar daha sonra geliyor. Bu da gösteriyor ki dindar nesil yetiştirmek isteyen zihniyetin suç işleyen çocukları ahlaksız, tinerci, psikopat gibi tanımlar altına sokmaya çalışmasına rağmen bu çocukların büyük çoğunluğu yoksul olduğu için suç işlemek zorunda kalıyorlar.

"Suçlu" çocukların davalarına bilirkişi pedagog-psikolog olarak görevlendirilen Psikolog-Pedagog Nükhet Filiz Şenyuva dava sırasında çocuklarla paylaştıklarını anlatırken çocuk suçlarını yaratan ekonomik nedenlerin altını çiziyor: "Kışın ayakkabı boyacılığı yapan çocuklar, yazın temmuz - ağustos aylarında işsizlik nedeniyle açlık çekiyor, dükkanların önündeki malzemeleri, en çok da boş aygaz tüplerini, yazın boş evlerdeki eşyaları çalıp satarken alıcıların polise bildirmesiyle yakalanıyorlardı."

Araştırmada “suç” işleyen çocukların ailelerinin sosyo-ekonomik koşulları şu şekilde veriliyor:

"Genellikle psikiyatri uzmanları, ayrı anne baba çocuklarının çocuklarını suça meyilli olduğu söyler ama bu çocukların yüzde 63.8'inin anne ve babası resmi nikahlı ve birlikte yaşıyorlar. Yüzde 2.5'uğunun resmi nikah var ama ayrı yaşıyor, yüzde 15.6'sı imam nikahlı. Boşanmış aile oranı yüzde 3. Yüzde 94'ün annesi sağ. Bunlar bir de çok çocuklu aile bireyleri. Yüzde19'u iki ve üzeri sayıda kardeşe sahip. 2-10 arasında kardeşe sahip olanların oranı ise yüzde 80'lere varıyor. Annenin eğitim durumu içler acısı. Hiç eğitim görmemişler yüzde 43 ve kalan yüzde 40'lık bölümde ilk okul mezunu ya da okur yazar, lise muzunu oranı yüzde 2.5. Üniversite hiç yok. Babada da durum aynı. Hiç eğitim görmemiş oranı yüzde 10, ilk okul terk ve ortaokul mezunu yüzde 40 civarında. Annelerin mesleklerine bakıldığında yüzde 75'i ev kadın. Anneler çalışıyorsa yüzde 40'ı konfeksiyonda çalışıyor. Babaları da hizmetli olarak çalışıyor."

(soL - Haber Merkezi)