TRT'de neler oluyor? İkna odaları kuruldu, sürgün listeleri hazırlandı

24 Haziran seçimleri sonrası birçok kurum gibi TRT de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlandı. Erdoğan'ın resmen devraldığı kurumda kapsamlı bir operasyon hazırlığına girilirken, deneyimli tüm emekçiler tasfiye edilmeye çalışılıyor. TRT'de son yaşananları KESK Haber-Sen Genel Sekreteri Burak Ustaoğlu ile konuştuk. Ustaoğlu, 'Biz nereye gidersek gidelim örgütleneceğiz, ferman…

Ali Ufuk Arikan

AKP, yıllardır tasfiye etmeye çalıştığı TRT'deki birikimden geriye en ufak bir şey kalmaması için en kapsamlı operasyonlarından birine hazırlanıyor.

Yıllardır TRT kültürüyle yetiştirilen birçok kadro yıllar içinde tasfiye edilirken, şimdi de kurumun geriye itilen tüm deneyimli kadroları tasfiyeyle tehdit ediliyor.

TRT'nin resmen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlanmasıyla birlikte kanalda kurulan ikna odalarında çalışanlar emekliliğe zorlanıyor. Emekliliğine henüz süre olan isimler için de şimdiden sürgün listeleri hazırlanmış durumda. 

TRT çalışanlarına saldırı sadece bunlarla sınırlı değil. Kurumda çalışan emekçilerin özlük hakları tasfiye edilecek, işten çıkarılanların yerineyse kapatılan başbakanlığın personeli yerleştirilecek.

TRT'de son yaşananlara ilişkin soL'un sorularını yanıtlayan KESK Haber-Sen Genel Sekreteri Burak Ustaoğlu, "Biz nereye gidersek gidelim örgütleneceğiz, ferman padişahınsa, TRT halkındır" dedi.

Ustaoğlu'nun soL'un sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

2003'TEN BU YANA DEVAM EDEN OPERASYON

Uzun süredir AKP'nin hedefinde olan TRT'de son dönemde kapsamlı bir saldırı hazırlığı daha olduğu belirtiliyor. Kanalda neler oluyor?

Bu saldırılar biliyorsunuz yeni değil, 2003 yılından bu yana devam ediyor.

2003 yılında "Acil Eylem Planı" hazırlayan AKP, yedi kurumu öncelikli olarak hedef almış, bu kurumlardan biri de TRT olmuştu. İktidara geldiklerinde kendilerine bağlı kanal olmadığı için ilk olarak TRT'ye el atmışlardı.

Yıllar içinde TRT'ye iş bilmeyen isimler dolduruldu, bir dönem Cemaat'e teslim edildi TRT. Hep birlikte yaşadık bu dönemleri.

Sonra da "TRT'yi Cemaat'ten temizliyorum" diye işten çıkarmalar başladı ama İbrahim Şahin'in üst düzey ekibinden iki üç isim hariç hepsi duruyor görevlerinin başında.

Bunca yıl içinde yapılanların sonunda TRT'nin kamu hizmeti yayıncılığı ciddi bir algı operasyonuyla yozlaştırıldı. Ancak hâlâ kamu yayıncılığı yapmakla mükellef bir kurumdu TRT. Ta ki 703 No'lu KHK çıkana kadar...

İKNA ODALARI KURULDU

Ne oldu bu KHK ile?

Kamu yayıncılığı yapan kurum halk tarafından finanse edilen, halkın yararına yayın yapan kurumdur, 703 No'lu KHK ile TRT Kanunu'nun içi boşaltıldı.

İki gün sonra Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle neredeyse aynı ifadeler geri getirildi. Biz bu işin içinde bir iş olduğunu anladık. Artık nasıl istiyorlarsa o şekilde düzenleme çıkarabilme yetkisine sahipti iktidar.

Soruya gelecek olursak, TRT'de şu anda neler olduğunu anlatayım...

Emekliliğine 5 sene kalana yüzde 50 teşvik veriyorlar, 5 seneden daha az kalana yüzde 30 teşvik veriyorlar emeklilik için. Yani 100 bin lira emekli ikramiyesi alacağına 150 bin lira alacaklar. E ne var bunda deniliyor ama bu buzdağının sadece görünen kısmı. TRT'nin yetiştirdiği, yayın ahlakına sahip tam 2 bin 100 TRT emekçisi ikna odaları kurularak, tatillerinden çağrılarak emekliliğe zorlandı.

TRT'de engelli kadrosunda çalışan ve emekliliği yeni dolan arkadaşı da ikna odasına aldılar büyük bir aceleyle. Bu acele niye?

Büyük bir acele ve telaş var. Bir korku rüzgarı yarattılar ve bu korku rüzgarıyla artık kuruma küsmüş, ayakları geri geri giden ama hâlâ kamu yayıncılığı yapmak isteyen isimlere yeni bir darbe vurdular ve emekliliğe zorladılar. 10 yılda bir kurumda kaç kez teşvik çıkar? TRT'de 10 senede üç kez çıkardılar.

Bunun tek amacı liyakat sahibi isimlerin tasfiye edilmesi, kendi iş bilmez ve biat eden kadrolarının kuruma doldurulması.

TRT'nin kalitesi, yayıncılık kültürü gün geçtikçe daha da aşağı düşürülüyor. Çok çok zayıf kadrolara çok büyük işler teslim ediliyor.

BİR YANDAN SÜRGÜN, BİR YANDAN BAŞBAKANLIKTAN GELEN 600 KİŞİ

Emeklilik dışında ne tür baskılar var?​

Emekliliği gelmemiş ama uzun yıllardır TRT'de çalışanları da "istihdam fazlası personel" adı altında Devlet Personel Dairesi'nin havuzuna göndereceklerini, başka kurumlarda çalıştıracaklarını iletiyorlar. Bir yandan istihdam fazlası personel listesi hazırlıyorlar, bir yandan da kapatılan başbakanlıktan 600 kişi TRT'ye gönderiliyor. Hani istihdam fazlası vardı?

İŞ GÜVENCESİ ELDEN ALINIYOR

Hadi bunu da atlattınız, emekli olmadınız, istihdam fazlası da gösterilmediniz, bu kez de özel hukuka tabi personel diye bir kadro çıkarıyorlar karşınıza. TRT'de çalışan tüm emekçiler 657'nin tüm haklarına sahip ve kadrolu emekçilerdir. Biliyorsunuz, AKP'nin eskiden beri 657 ile kavgası var. Her ne kadar hukuk kalmadı desek de, 657'liler dava kazanabiliyor, işlerine geri dönebiliyor, haklarını alabiliyordu. Şimdi TRT'de kalan tüm emekçilere bu kadroya geçişi dayatacaklar, ya bu kadroya geçecekler ya da işten çıkaracaklar.

Hadi bu kadroya da geçirdiler sizi, sonu kötü bitecek bir masal dayatıyorlar. İş güvencen yok, birilerinin iki dudağı arasında, özlük haklarını gasp etmişler... Sana 1800, istediğine ise 20 bin lira maaş verebilecekler. Bu eşitsizliği de yapma hakkını aldılar ellerine. Şimdi sen gel de bu insanlardan tarafsız yayın bekle. Rejim nasıl değişti, tek adam rejimine geçildiyse, burada da aynısı oluyor. Tüm genel müdürlerin görev süresi cumhurbaşkanının görev süresine eşitlendi. O istifa et deyince edecekler, o atayınca göreve başlayacak ve bu insanlardan tarafsız, ilkeli bir kamu hizmeti bekleyeceğiz. İmkansız.

TRT'Yİ ŞİRKETE ÇEVİRDİLER

TRT'ye şirket kurma yetkisi verdiler. Şirket kurabilir, ortak olabilir, satın alabilir. Artık fiilen bir şirket olan TRT'nin zaten şirket kurmasını da bekler hale gelmiştik. Şimdi bunda ne var denilebilir ama TRT'yi kamu ihale kanununun dışında tuttular. Yani TRT istediği fiyata, istediği işi, istediği yere verebilecek. Bu, TRT'nin kaynaklarının hortumlanması anlamına geliyor.

Bu yaşananlara tepkiler ne durumda?

2003'ten beri yapılan algı operasyonlarının meyvelerini topluyorlar. İnsanlar artık TRT'ye gönüllerini kapamış vaziyetteler. Bir kamu kurumunun yağmalanmasını kimse görmüyor, duymuyor.

5 bin 100 kişiyi emeklilikle, sürgünle, hak gaspıyla tehdit ediyorlar. 

İnsanları sürgün havuzuyla korkutma ya da böyle bir teşvikle emekçileri emekli etme olayı sadece ve sadece özelleştirilmiş veya sonuna A.Ş. eklenmiş kurumlarda yapıldı, TRT özelleştirilmeden bunlar yapılmak isteniyor.

Bundan beş ay önce KESK Haber-Sen olarak bunların olacağını öngörmüş ve uyarmıştık. TRT emekçilerini hiç güzel şeyler, güzel günler beklemiyor. Kimse TRT'ye halkın kanalı diyemiyor. 16 senelik algı operasyonu buna neden oldu. Seçimlerde aday olan muhalefete bakalım. Meral Akşener, "TRT'yi satacağım" dedi, Muharrem İnce, "başınıza yıkacağız" dedi. Bir tanesi de "TRT yeniden halkın olacak, yeniden kamu yayıncılığı yapacak" demedi. Kimse sorunu çözeceğiz demiyor, sorunu gömmek istiyor herkes.

EMEKÇİLERİN BOYNUNUN BORCUDUR

TRT emekçileri bu sürece karşı nasıl mücadele edecek?

Önümüzdeki süreçte biz Haber-Sen olarak ruhumuzla, fikrimizle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Varsın bizi sürsünler, istediklerini yapsınlar. Biz nereye gidersek gidelim örgütleneceğiz, ferman padişahınsa, TRT halkındır.

Kimseyi ekmekleriyle sınamaya kalkmasınlar. Şimdi TRT emekçileri ne tok ne aç geziyor, bir yanılsama yaratıyorlar.

Şu an muhalefet denilen kesim bizim sesimiz, nefesimiz olmalıyken, "tamam dayan, bu da geçer" diyorlar. Biz bunu istemiyoruz. Biz sokaklarda kurulduk, biz yine sokaklara çıkmasını biliriz. Biz şu an işlevsiz hale getirilen Meclis muhalefetini Meclis dışında yapmasını da biliriz, bu da emekçilerin boynunun borcudur.