TRT sunar: Kürt meselesinde yeni bir şey yok!

“Sakarya Fırat” dizisi ile Kürt açılımına dahil olan TRT, Osman Sınav’ın yapımcılığını yaptığı bu dizi ile değişen bir şeyin olmadığını, Kürtlerin hâlâ “iyiler” ve “kötüler” diye sınıflandırıldığını ortaya koyuyor.

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT), geçen yıl yayınlamaya başladığı ve bu sene ikinci sezonuna giren dizisi Sakarya Fırat, Devlet televizyonunda Kürt sorununa el atan dizi olarak dikkat çekiyor. Dizi, ismi ile “birlik” mesajı verme iddiasında iken Kürtlere dönük yaklaşımı nedeniyle tepki ile karşılanıyor.

“25 yıldır süren acı dolu sürecin hikayesi” ve “isimsiz kahramanlar için 71 dakikalık saygı duruşu” olarak sunulan dizinin yapımcısı Osman Sınav. Ülkücü kimliği ile bilinen Sınav, “Kurtlar Vadisi” dizisini Türk televizyonlarına kazandırması ile de tanınıyor. Dizide Uzman Çavuş Osman Kanat ve “poyraz timi”nin maceraları ön plana çıkarken, Kürtler her zamanki gibi, iyi, kötü, terörist ve yandaş olarak sınıflandırılıyor.

Dizide neler oluyor?
BDP’nin Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikayet ettiği diziler arasında yer alan Sakarya Fırat’ta, olaylar Çeliktepe Karakolu ve burada görev yapan askerlerin etrafında gelişiyor. Dizinin ana karakteri Osman Kanat adlı asker, Mürsel Ağa’nın hukuk fakültesi mezunu küçük kızı Nihan’a aşık olur. Mürsel Ağa’nın büyük kızı Nejla ise sevdiği adamın öldürülmesinin ardından dağa çıkmış "azılı bir terörist" olmuş, ailesi ile bağlarını koparmıştır. Annesi Teslime kızı için sürekli gözyaşı dökerken, Mürsel Ağa sessiz kalmaktadır. Dizide Osman Kanat ve Küpeli lakaplı Nejla sürekli karşı karşıya gelirken bu karşılaşmalar kanlı çarpışmalarla sonuçlanmaktadır.

İzleyenlerin Kürtlere tepki duymasını sağlayacak unsurları barındıran dizi için Osman Sınav, “Kürt halkı, Türk halkı diye ayrım yapmıyoruz. Bu dizide bilgisine danıştığımız akil kişi var. O da bir Kürt dedesi. Bizim dizinin açılıma çok faydası var” diyor.

Kürtler ikiye ayrılır: iyiler ve kötüler
Dizide askerlere dönük sempati, acıma ve sahiplenme duygusunu geliştirecek birçok sahne yer alıyor. Kürtler ise teröre destek vermeyen “iyiler” ve terörü destekleyen “kötüler” olmanın ötesine geçemiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin son otuz yılına damgasını vurmuş, otuz yıl öncesi için de önemli siyasi başlıklardan biri olmuş Kürt meselesi karikatürize edilmiş bir tarzda ele alınırken, röportajlarda bunun yeni bir açılım olduğu ve eşitlikçi davranıldığı iddia ediliyor.

Dizide ayrımcılığa gitmediklerini söyleyen Sınav bir röportajında, “Orada bir terörist annesi de var şehit annesi de var. İkisinin de acısını aynı oranda hiç ayırt etmeden veriyoruz” ifadesini kullanıyor. Ancak altta bazılarını paylaştığımız örnekler, Küpeli Nejla’nın annesi Teslime için yapılan yorum izleyicilerin bu “eşitlikçi” yaklaşımı kavrayamadığını gösteriyor!

“Adını artık bundan sonra asla anmayacağım kadın küçük bir kız çocuğunun elinden tutarak eve getiriyor ve artık burada bizimle yaşayacak diyor.ana babasını soran eşine de "ne zamandan beri ağa sofrasında misafire yer yok" gibilerden birşeyler zırvalıyor… kendini durdurmaya çalışan mürsel ağaya söyledikleriyse insanı çıldırtmaya yeter,ben oturduğum yerde kendi kendimi yiyorum kadın her konuştuğunda.neymiş efendim ,sabaha kadar kurşun yağmış neclanın tepesine...hay senin de kızının da tepesine ebabiller göndersin rabbim...cahiliye döneminin vahşileri gibi helak olup gidin inşallah...gidinde vatan toprağı temizlensin.varlığınızla kirletmeyin artık vatanı.”

Asker Osman Kanat’ın annesi için yapılan yorum ise şu şekilde: “26 bölüm boyunca bir asker anasının yaşadıklarını hiç abartısız en güzel şekilde hissettirdi Fatma deyzemiz. Diğer asker ya da polis temalı yapımlara baktığımda bana göre bence anne kısmında bir abartı söz konusuydu. Ama Fatma deyzemin kıyafetini giyen Zerrin Sümer öyle başarılı, doğaldı ki bir annenin duyabileceği acıları ve sevinçleri ilk defa bu kadar anladım diyebilirim. Fatma deyzemiz aynı zamanda tam bir Anadolu kadını. Anaç, merhametli gerektiğinde yumruğunu masasına vuran, ocağından ve ailesinden başka hiçbir kavramı düşünmeyen, kendini ezdirmeyen bir kadın.”

Türk-İslam sentezi: Müslüman Türk askeri!
Sakarya Fırat dizisinin “poyraz timi”, dini bütün, milli duyguları gelişkin, gözünü budaktan sakınmayan ve birbirlerine düşkün askerlerden oluşuyor. Yeri gelince “bismillah” demeyi hiç unutmayan, sahura kalkıp orucunu tutan askerler, çatışmalar dışında da “aşı kampanyası”na destek veriyorlar.

Timdeki askerlerden Sarı Hoca için yapılan izleyici yorumlarından birinde, “Özellikle 14 ve 15. bölümlerde ne denli bir asker olduğunu çok iyi kanıtladı. Her zaman öğreten birisi oldu bu dizide. Sıtkı dededen sonra bu yaşına rağmen en büyük öğretmendi. Tam bir Müslüman Türk Askeri örneğini teşkil ediyor dizide” deniyor.

Dizi, PKK'lileri yalnızca "terörist" olarak değil, devrimci, dinsiz, hain, puşt gibi başka sıfatlarla aynı kümede göstererek, genel olarak sol değerleri aşağılamayı da ihmal etmiyor. Dinsiz de devrimci teröristlerle savaşan Müslüman Türk askerleri anlatımı, STV dizilerini fazlasıyla andırıyor.

TRT’nin çok amaçlı dizisi
TRT’nin Sakarya Fırat gibi bir diziyi yapma kararını “özerk” olarak alamayacağı yorumları yapılırken, dizinin Türkiye sınırlarını aşan bir kanalda yayınlandığını da belirtmek gerekiyor. Sakarya Fırat'ın TRT 1 dışında, TRT HD ve TRT Avaz kanallarında da tekrar bölümleri ile yayınlanıyor.

Diziden olabildiğince yararlanmaya çalışan TRT, Avaz kanalı ile bu amacına ulaşıyor. Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu ve Kafkaslar dahil, 250 milyon nüfuslu bir coğrafyaya yayın yapan TRT Avaz’da Kurtlar Vadisi’nin eski bölümlerine de yer veriliyor.

(soL – Haber Merkezi)