Suud kralı için yas ilan edilen günde Uğur Mumcu'yu anmak...

Abdullah bin Abdülaziz el-Suud... AKP’nin bu isim için bayrakları yarıya indirip “milli yas” ilan ettiği gün, Türkiye gericiliğe ve yolsuzluğa karşı onurlu aydınlarından birini, Uğur Mumcu’yu anıyor.

Haber Merkezi

“Mescid-i Aksa'daki cuma namazında, Suud Kralı Abdullah'ı överek gıyabi cenaze namazı kıldırmaya kalkan imam, darp girişimine maruz kaldı. İmamı ‘fasık’ olmakla suçlayan cemaat, daha sonra imamın ‘cenaze namazı’ çağrısına uymayarak, üzerine yürüdü. Cami içerisindeki Filistinli güvenlik görevlileri tarafından etrafı çevrilen imam, darp girişiminden zor kurtuldu ve Kıble Mescidi'nin iç sol kısmındaki bir odaya götürülerek, cemaatin saldırısından kurtuldu.”

Bu haber dün birçok haber sitesinde yer aldı. Filistin, “Suud Kralı’nı nasıl bilirdi” sorusunun yanıtını da veren bu haber, Cumhurbaşkanı Erdoğan için oldukça üzüntü verici oldu. Ziyaretini yarıda kesip önce Suudi Arabistan’a gitti, ardından da Türkiye’de Abdullah bin Abdülaziz el-Suud için 1 günlük "milli yas" ilan etti.

Erdoğan “Sevda Tepesi”ni peşkeş çektiği Kral’ın ölümünün yasını tutarken, bugün yolsuzluğa, hırsızlığa ve gerici saldırılara karşı araştırmacı gazeteciliğin öncülerinden olan Uğur Mumcu anılıyor.

Bundan tam 22 yıl önce gericiler tarafından arabasına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden Uğur Mumcu, Rabıta adlı kitabında, Suudi destekli Rabıta örgütünün düzenlediği bir kongreyi ve aldığı kararları yazmıştı.

Şimdi Uğur Mumcu’nun o gün yazdığı karar maddelerini ve Türkiye’de AKP iktidarında gelinen durumu bir daha düşünmekte fayda var:

— Kongreye katılan taraflar, İslâmî öğretiyi ilkokuldan üniversite seviyesine kadar ders olarak okutmalıdırlar.

— Arapça öğrenimi, bilhassa Arapçanın ana lisan olmadığı ülkelerde mecburî olmalıdır.

— Kutsal Kur'an'ın asgarî beş bölümünün ezberlenmesi ilköğretim süresince ve bütün ülkelerde mecburî olmalıdır.

— Kur'an-ı Kerim'in tamamının öğretilmesi ortaöğrenimde zorunlu olmalıdır.

— Bütün İslâm ülkelerinde azamî sayıda İslâm öğretileri enstitüleri kurulmalı ve enstitüler İslâmî çalışmalar yapmalıdırlar.

— İslam’ın önemli emir ve öğütleri takrir şeklinde kaydedilerek her türlü vasıta ile yayımlanması tavsiye edilir.

— İslâmî ahlâk ve değerlerin propagandasına özel bir dikkat sarf edilmelidir.

— İslâm ülkelerindeki anayasal müesseseler İslâmî esaslara uydurulmalı ve Arapça halka indirilmelidir.

— İslâmî uymayan kanunlar kaldırılmalı ve şeriata uygun kanunlar güçlendirilmelidir.

— Bütün daire ve işyerlerinde anlaşma ve nizamlar dua ile birlikte takdim edilmeli ve bu yerlerde bir imam bulunmalı ve mescit açılmalıdır.

— Dünyadaki kadınlar İslâmî yasaklara uymalıdır.

— Tamamen şeriata dayalı modern İslâm devleti kurabilmek için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

— İslâm Birliği'nin yeniden kurulması ve daha sonra da bütün Müslüman devletlerin birbirini izleyerek birer «İslâm Devleti» olduklarını ilân etmeleri ve bir federasyon teşkil ederek halifeliği ortaklaşa yürütmeleri.

GAZETECİLER CEMİYETİ'NDEN AÇIKLAMA

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı.

“Üyemiz araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'nun 24 Ocak 1993'te evinin önündeki arabasına yerleştirilen uzaktan kumandalı bombanın patlatılması sonucu öldürülmesinin üzerinden 22 yıl geçti. Dönemin iktidarının cinayeti çözmenin ve faillerini yakalamanın devletin namus borcu olduğunu söylediklerini üzüntüyle hatırlıyoruz. 

Aradan geçen uzun süre içinde cinayeti azmettirilenlerin ortaya çıkarılamamasını bir demokrasi ayıbı olarak düşünüyoruz. Bu ayıp Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi yeni gazeteci cinayetleri için de karanlık odakları cesaretlendiren bir örnek olarak karşımızda duruyor.

Basın bir ülkenin hafızasıdır. Bu nedenle Türkiye'de halkın gerçekleri öğrenme hakkı için hizmet eden gazeteciler her zaman güç odakları tarafından hedef seçiliyor. Sözlü, yazılı, fiziksel saldırılarla gazeteciler baskı altında tutulmaya, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.

Uğur Mumcu’yu ölümünün 22. yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
Evrensel gazetecilik normlarına göre basın özgürlüğünün bulunmadığı ülkeler arasında yer alan Türkiye’de Uğur Mumcu gibi araştırmacı gazetecilere duyulan ihtiyacın ne denli arttığını bir kez daha hatırlatıyoruz.

Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına saygı gösterilmesini, gazetecilerin mesleklerini yapmalarının önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz.”