Seçmen alışverişte görsün!

Sebze-meyve fiyatlarındaki yükselişi ve AKP iktidarının tanzim satış tezgahlarını ele alan gazete, konuya ilişkin kimi soruları gündeme getiriyor, masaya yatırıyor.

Gazetenin manşette yer alan değerlendirmesinde şöyle deniliyor:

Tarım, perakende tekellerine teslim

Eskiden çiftçinin başındaki asıl bela aracılardı. Çoğu aynı zamanda tefecilik yapan zengince kişiler yoksul çiftçiyi sömürür, hasat zamanı 10 liraya satacağı ürünü tarladayken 5 liraya alırdı. Mazota, gübreye para yetiştiremeyen çiftçi bu tefeci/aracı takımına teslim olurdu. Devlet de seyrederdi.

Son yıllarda yapı değişti. Artık al-satçı aracılar değil, büyük (çok büyük) sermaye hakim piyasaya. Öyle çiftçinin dara düşmesini de beklemiyorlar. Tarlaya tohum atılmadan, sürülmeden işlerini tamamlamış oluyorlar. Ekilecek ürüne karar veriyorlar, çiftçiyi bağlıyorlar. Fiyatı belirliyorlar. Zincir büyük kentlerin göbeğindeki AVM’lerde tamamlanıyor.

Bu devler, dükkanlarında satacakları patlıcanı tohumundan başlayarak planlıyorlar.

Yapılan bir çalışma, 2017 yılında ülkedeki tüm perakende satışın yüzde 33’ünün “organize perakendecilerce” yapıldığını gösteriyor. Yani dükkanlarda değil AVM’lerde, hipermarketlerde. Bu oranın bugün yarıyı çoktan aştığı düşünülüyor.

Erdoğan boşuna ortaya konuşuyor. “Aracılar” filan değil, adı sanı belli büyük perakende tekelleri fiyatları belirliyor. Üstelik “aracılık” yaparak değil, doğrudan tarım üretimini kontrol altına alarak.

Devlet arazileri ‘düşmana’ peşkeş sırasında

İktidar bir yandan düşman ilan ettiği “stokçuları” suçlarken bir yandan devlet arazilerini bu düşmanlara ucuza kiralamak için düzenlemeler yapıyor.

Tarımı bitiren, ülkeyi soğanı İran’dan alacak hale getiren AKP, şimdi, “millet ucuza sebze yesin” diyerek planlarını açıklıyor: Planların en önemlisi devlet arazilerinin büyük sermaye sahiplerine yok pahasına kiralanması.

Bunun üretimi artırarak fiyatları düşüreceğini söylüyorlar ama üretim kimin elinde artacak? Daha dün stokçu ilan ettiklerinin elinde!

Komünizm! Taklitlerinden sakınınız

Türkiye’de ve dünyada makyajlı kapitalizm bir yalan olarak da çökmüştür. Kapitalizmin özünde iyi bir sistem olduğunu, uygulamada arızalar çıktığını hatta bizim ülkemizde karşılaştığımız sorunların Türkiye’nin kapitalist olmaması ile ilgili olduğunu söyleyenler, şimdi suskun.

Sistemin çavuşluğunu yapmış iktidarlarsa, yıllarca tu kaka ettikleri sosyal politikaların karikatürleri ile günü kurtarmaya çalışıyor.

Serbest piyasa tanrısına yıllarca kurbanlar sunmuş olanlar, “fiyatların devlet tarafından kontrol edilmesinden” söz ediyor.

“Devlet ayakkabı üretir mi” diyenler şimdi devlete manavlık yaptırıyor.

Sistem çöktü, altında kalmamak için geçici sığınaklar yaratıyorlar.

Herkes biliyor: Bunların hiçbir kalıcılığı yok! Fiyatların halk yararına devlet tarafından kontrol edilmesi bir seçim yalanı. Fiyatları büyük sermaye kontrol ediyor.

Kapitalizmin kendisini gerçek alternatifinden, sosyalizmden, komünizmden korumak için bulduğu sığınaklar birer birer çöküyor.

Sosyal demokrasi ile sadaka ekonomisi aynı kaderi paylaşıyor.

GAZETEDE YER ALAN DİĞER BAŞLIKLAR

Hafta boyunca meydanlarda, caddelerde, duraklarda, Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinde ve TKP bürolarında okurlarına ulaşacak olan Boyun Eğme gazetesinde yer alan bazı konu ve başlıklar şöyle:

Marketle kazanacağını kazandı, halka dibi kaldı
"Kahraman Erdoğan kabzımallara karşı" masalı!
Tuzu kurular suçluyu buldu: Kuyruğa giren dar gelirli!
Patronların Ensesindeyiz Ağı'ndan haberler