soL (HABER MERKEZİ) Iraklı yurtsever gazeteci Muntazar El Zeydi'nin ayakkabılarını ABD Başkanı George Bush'a fırlatmasının anlamı, Iraklılar için yurtseverlik onuru ise, yakın bölgede ve dünyanın birçok yerinde, ABD'nin emperyalist politikalarına karşı duruşun simgesi olarak sahiplenilmesi oldu. El Zeydi'nin serbest bırakılması için başlatılan kampanyalar seferberliğe dönüştü.
 
Taraf 'Voice of America'dan daha ABD'ci çıktı
Türkiye'de ise, Taraf gazetesinin sessizliği, onu, bu sembolik eylemi hemen sulandırmaya başlayan diğer gazetelerden ayıran bir nokta oldu. Taraf'ta konuya ilişkin, ajans kaynaklı haberler ve bir de söyleşi yayınlandı, o kadar... Taraf'ın, bir konuda, en az fırlatılan ayakkabı kadar simgesel olan bir "tercih"i de, basın camiasından bazı kalemlerin gözünden kaçmadı.
 
Özer Şendir, dünya medyasında sadece iki gazetenin, ABD Başkanı Bush'a fırlatılan ayakkabının fotoğrafını yayınlamadığını yazdı: "Biri, 'azılı Cumhuriyetçi' olarak bilinen, başyazarı eski Başkan Reagan'a basın danışmanlığı da yapan Washington Times, ... diğeriyse, tüm masraflarını Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın karşıladığı Voice Of America değil, Taraf Gazetesi."
 
Şendir, Taraf'ın fotoğrafları yayınlamayışının, gazetecilik adabına ilişkin olası nedenlerini okurlar için bir bir sıralayıp çürüttükten sonra, "Bir Amerikan Başkanı'nın kafasına ilk kez ayakkabı fırlatıldı, üstelik bu eylem Amerika tarafından işgal edilmiş bir ülkede yaşandı" dedi. Şendir, fırlatılan ayakkabının hedefinin Başbakan Tayyip Erdoğan ya da Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ olması durumunda, Taraf'ın aynı tavrı göstermeyeceğini ileri sürerek, ABD Başkanı'nın onurunu kendi ülkesinin Başbakanı'nın ya da Genelkurmay Başkanı'nın onurundan neden daha üstün tutabildiğini sormuş, haberini, "yoksa mahallenin yaramaz çocuğu denilen Taraf aslında USA çocuğu mu?" sözleriyle noktalamıştı.
 
Bombardımana sevinen gazeteci
Bunları yazmakla birlikte, Şendir'in Taraf'ın Fethullahçı ve ABD'ci ekibinden pek de farklı bir yönü olmadığı, yakın bir dönemde verdiği röportajda çarpıcı bir biçimde ortaya çıkmıştı.
 
Irak savaşı sırasında Kanal D Haber'de koordinatör olan Şendir, ajanslardan, ABD'nin Bağdat'ı vurmak üzere B-2 füzelerini harekete geçirdiğini öğrenir öğrenmez, internetten füzelerin uçuş hızlarını bulup, Bağdat'a tahmini varış saatlerini hesapladığını anlatıyor. Ardından Kanal D'nin işbirliği yaptığı Abu Dabi TV'den, Bağdat Bakanlıklar Bölgesi'ndeki pilot kameraların şifrelerini alan Şendir, bu hazırlıklardan sonra Fatih Altaylı'ya haberi olağan zamanından 20 dakika öne almayı öneriyor. Yayına girdikten 5 dakika sonra, tam da "hesapladığı" dakikada bombardıman başlayınca sevinçten havaya fırlıyor.
 
Sonraları meslek hayatındaki en büyük pişmanlığının bu olduğunu anlatan Şendir'in, bu "başarısı", Taraf'ın "USA çocuğu" olduğu gerçeğini dile getirmesiyle örtülemiyor.
Pabucu Bush gördü Taraf göremedi!
"Taraf'ın tarafına dair bugüne kadar çok şey söylendi, ama..." Yarım kalan bu ifade, ya bir övgü ya da bir yergiyle tamamlanabilir. Açık olan bir şey varsa, o da, "özel haber"ler hazırlamakta, "özel belge"ler ele geçirmekte, "konuşmayanları konuşturmak"ta ve "demokrasicilik"te sınır tanımayan bir ekibin iş…