Naomi Klein Boğaziçi Üniversitesi’ndeydi

Kanada’lı ünlü muhalif gazeteci-yazar Naomi Klein 3. Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nde bir konuşma yaptı.

Boğaziçi Üniversitesi’nin düzenlediği Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı için İstanbul’a gelen ünlü gazeteci- yazar Naomi Klein “Batı Medyasında Filistin'in İnsanlığını Savunmak" başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasında Hrant Dink’in yaşamından Haiti’de yaşanan depreme ve çeşitli başlıklara değinen Klein Filistin’de yaşanan katliama karşı mücadele eden grupların yeni mücadele yöntemlerine ilişkin bir tartışma yürüttü.

Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı’nın üçüncüsünün konuğu neoliberal ekonomi ve politikalara karşıtlığıyla ve Filistin halkının mücadelesine verdiği büyük destekle bilinen Kanada’lı gazeteci-yazar Naomi Klein’di. Büyük Toplantı Salonu’nda çok yoğun bir katılımla düzenlenen toplantının açılış konuşmasını Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Kadri Özçaldıran yaptı. Özçaldıran konuşmasında, “Keşke bu yaşananlar olmasaydı, biz bu konferansı düzenlemek zorunda kalmasaydık, ben de bu açılış konuşmasını yapmak durumunda kalmasaydım” dedi. Özçaldıran, üniversitenin değerlerinin Dink’in değerleri ile paralel olduğunu ifade ederken, bu değerleri yaşatmak ve ilerletmek için bu konferansı düzenlediklerini söyledi.

Özçaldıran’ın ardından söz alan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Ayşe Buğra ise, “Hrant’ın anısını canlı tutmak, adaletsizliğe, haksızlığa ve insan haklarına karşı bir direniş oluşturmak için” bu toplantıları düzenlediklerini söyledi. Buğra, “Batı Medyasında Filistin'in İnsanlığını Savunmak" başlıklı konuşmasını yapmak üzere gazeteci yazar Klein’i tanıtırken de, “Halkların yaşamlarının metalaştırılmasına, piyasa mantığına, serbest piyasa sisteminin küresel boyutta getirdiği şiddete karşı duruşu simgeleyen eylemci, İsrail’e karşı boykotların öncülerinden” ifadelerini kullandı ve Klein’i konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti.

Klein konuşmasının başında Hrant Dink’in ortak hikayeleri biraraya getirerek ortak bir anı yaratmaya çalıştığını kaydederken, Dink’in yaşamını okurken sürekli baskılarla kendisinin yaratıcılığının sekteye uğratıldığını, buna rağmen kendisinin her seferinde bu kesintilerden yine yaratıcılığıyla çıktığını ifade etti.

“Doğal depremden önce siyasi depremler yaşandı”
Klein konuşmasında siyasi şiddet ele alınırken, neoliberal ekonominin de ele alınması gerektiğini söylerken, kapitalizmin son aşaması olarak tanımladığı neoliberalizmin huzurlu bir dünya değil sürekli kan getirdiğini vurguladı. Klein, “Birçok siyasi cinayet, neoliberal ekonomi ve politikalara gerekçe oluşturmak için gerçekleştirildi. Neoliberalizmin cinayetleri artıyor” derken, Haiti’de yaklaşık iki hafta önce gerçekleşen depremin sonuçlarına ilişkin olarakta çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Klein Haiti depreminin bir taraftan doğal bir deprem olduğunu ancak bundan önce ülkede birçok siyasi deprem gerçekleştiğini kaydederken, Haiti’nin ABD destekli darbeler ve diktatörlükler tarihine ilişkin bilgiler sundu ve onbinlerce kişinin ölümüne neden olan bu depremin görünmeyen yüzüne ilişkin bilgiler sundu.

“Yeni hareketler umut verici”
Daha sonra konuşmasını Filistin için verilen mücadeleye ilişkin tartışmalarla sürdüren Klein, son zamanlarda Filistin’de umut verici bir mücadele evresine girildiği yönünde bir değerlendirmede bulunurken, bu mücadele evresinde hareket eden unsurların “şiddet kullanmadan” mücadele yürüttüğünü söyledi. Bu yeni tarz mücadelenin temel vurgusunun “uluslarararası devletler hukuku” ekseninde olduğunu söyleyen Klein, “Yeni tarz mücadelelerin etkili olduğu hissedilirken, Filistin halkı için mücadele eden kişi ve örgütlerin gittikçe daha yoğun baskı altında tutulduğu görülüyor” şeklinde konuştu. Klein, insanları Filistin’de yaşananlar için harekete geçirmeyi daha kolay başaran insanların baskı uygulamakta özel olarak hedef seçildiğine dikkat çekerken, son dönemde Filistin sorununa ilişkin etkili bir ses getiren harkeketlerin boykot ve yaptırım gücünü kullanan, uluslararası devlet hukukunu dikkate alarak mücadele sürdüren hareketler olduğunu söyledi. Son Gazze konvoyunu da bu hareketlere örnek olarak sunan Klein, İsrail tarafından çeşitli şekillere bahaneler sunularak tutuklanan kimi Filistinlilere değindi.

Tutuklananlardan birinin evinde silah bulundurmak gerekçesiyle tutuklandığını söyleyen Klein, “Bu mümkün değil. O bir barış savaşçısı. Evinde bulunanlar da Abdullah’ın gösterilerde kendilerine karşı saldırılarda kullanılan gaz bombalarından ve diğer cephaneliklerden oluşturduğu boş bir cephanelik. Yani ortada silah filan yok, sadece Abdullah’ın saldırılardan kalan ‘hatıralarla’ donatılmış evini dönüştürdüğü müze var” şeklinde konuştu.

“İşgali Kutlamayın” mektubu
Klein konuşmasında yeni hareketlerin Güney Afrika’da antiapartheid mücadele modeline benzer bir model benimsediklerini söylerken, bu hareketlerin toplumsal güce ulaşmasının daha kolay olması sebebiyle İsrail’in korktuğunu kaydetti. Klein bu hareketlerin eylemlerine ilişkin çeşitli örnekler verirken, konuşmasında kendisininde içinde bulunduğu, Toronto Film Festivali’nde İsrail’in başkenti Tel Aviv şehrinin özel şehir olarak seçilmesine karşı verdikleri mücadeleye geniş yer verdi. Klein, birçok sanatçının, sinemacının böyle bir özel programa izin vermeyeceklerini söylerek bir mektup hazırladıklarını kaydederken, “İşgali Kutlamayın” başlıklı mektubun büyük etki yarattığını ifade etti. Festivalde böle bir uygulamaya yer verilerek, Tel Aviv’in çatışmadan uzak, farklı bir şehir havasında sunularak propaganda yapılmasını amaçlandığını söyleyen Klein, “Biz sanatın amacı ne olmalıdır sorusunu da sordurarak bu balonu patlattık” dedi.

Konuşmasının son bölümünde, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta cesur bir çıkış yaptığını ancak bunun bir tutarlılığının olmadığını, Türkiye’deki Kürt vatandaşlara karşı tutumdan, Ermeni soykırımını reddetmekten bunu gördüklerini söyledi. İkiyüzlülüğün yoğun birşekilde her yerde insanların karşsına çıktığını belirten Klein, konuşmasını uluslararası hukukun önemine dikkat çekerek, “İnsanların hayatta kalabilmesi için, daha fazla tutarlılığa ve mücadeleye ihtiyacımız var” diyerek bitirdi.

Klein’in konuşmasının ardından üç yıl önce öldürülen Hrant Dink’in eşi Rakel Dink kürsüye gelerek Klein’e bir plaket verdi.
(soL-İstanbul)