Hüseyin Gülerce darbe komisyonunda komplo teorileri anlatıyor

Dün Meclis 28 Şubat Alt Komisyonu'na bilgi veren Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, Refahyol hükümetini düşürmeye yönelik planların Erbakan'ın Libya ziyareti sırasında uygulamaya konulduğunu iddia etti. Gülerce'ye göre birileri Kaddafi üzerinden Erbakan'ı gözden düşürmeye çalıştı.

Dün Meclis 28 Şubat Alt Komisyonu'na bilgi veren Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, 28 Şubat sürecinde Refahyol Hükümeti'ni düşürmek için yapılan planların Erbakan'ın Libya ziyaretinden itibaren yürürlüğe konduğunu söyledi. Gülerce'nin iddasına göre Kaddafi'nin Erbakan'a yönelik tavrı bir komplonun parçası. Komisyona verdiği ifadede yapılanların Başbakan Erbakan'ı rencide etmek için önceden planlandığını belirten Gülerce, "İşin içinde Kaddafi de var, Saddam'ı Kuveyt'i işgal için nasıl Amerika ikna etmişse bu şekilde ikna etmiş olabilir veya içeriden ikna etmiş olabilir... Refahyol Hükümeti'ni düşürmek için düğmeye basılan yer Kaddafi'nin çadırıdır" diye konuştu.

Gülerce'nin fazlaca komplo vurgulu sözleri, İkinci Cumhuriyet'in tarihi yeniden yazma sürecinin tipik bir örneği. Bu anlayışa göre 28 Şubat'ı tertipleyenler Ergenekon üyeleriydi ve Gülerce'nin ifadesiyle düğmeye Kaddafi'nin çadırında basıldı. Kaddafi'yi ise "içeriden" ya da "dışarıdan" etkilemiş olabilirler. Böyle bir yaklaşımı takip edersek, bu iddiaların bir adım sonrası "Kaddafi de Ergenekon üyesiydi" olabilir örneğin.

Erbakan'ın Libya gezisinde ne olmuştu?
Erbakan, Mısır'ı ve Nijerya'yı da kapsayan gezisinin ikinci ayağı olan Libya'da, 6 Ekim 1996 günü Muammer Kaddafi'nin konuğu olmuştu. Ziyaret öncesi muhalefet partileri, Kaddafi yönetiminin PKK'yi destekliyor olduğunu gerekçe göstererek bu ziyarete karşı çıkmışlardı. Gerçekleşen görüşmede Kaddafi Türk dış politikasından memnun olmadıklarını, Türkiye'nin ABD güdümünde olduğunu, topraklarını ABD üslerine açtığını ve İslam düşmanı İsrail'le işbirliği yaptığını söylemiş ancak Tansu Çiller ve Erbakan'ı tenzih ettiğini belirtmişti. Kaddafi, bunların üzerine ayrıca "Bütün Türkler, Türkiye'nin tarihi mirasına sahip çıkan... Necmettin Erbakan'ın Refah Partisi'ne oy vermelidir" diye eklemişti. Ancak medyaya yansıyan tartışmalar, Kaddafi'nin Türkiye'nin uzun süredir Kürtlere eziyet ettiğine ve Kürt halkının bağımsızlık hakkının bulunduğuna dair sözleri üzerinden yürütülmüştü.

Gerek medyada, gerekse mecliste büyük tartışmalara neden olan bu durum, dönemin muhalefet partileri olan CHP, ANAP ve DSP'nin şiddetli eleştirilerine yol açmış, hatta CHP konuyla ilgili bir gensoru önergesi vermişti. Öte yandan, krizin ardından Zaman gazetesinde çıkan haberlerde Kaddafi'nin ruh sağlığının bozuk olduğu vurgulanmış ve Erbakan'ı destekleyen bir yayın çizgisi takip edilmişti. Erbakan'a yöneltilen eleştiriler bile Kaddafi'nin bozuk ruh sağlığı üzerinden yapılmıştı. Örneğin, dönemin Zaman yazarı Fehmi Koru, Erbakan'ı eleştiren yazısında "RP lideri Erbakan... bu geziye çıkarken, ev sahibinin epey kitaba konu olan bozuk ruh halinden haberdar mıydı?" diye yazmıştı.

Yeni Osmanlıcılığın nüveleri

O dönem Zaman gazetesi de dahil ana akım medyada Kaddafi'nin Kürt halkına dair sözleri manşetlere yansırken, İsrail ve ABD vurgusu pek öne çıkartılmamıştı. Oysa Erbakan yönetiminin dış politika yaklaşımları, bugün Yeni Osmanlıcılık adıyla anılan yaklaşımın nüvelerini içeriyordu. Erbakan yönetimi bir yandan İslam coğrafyasıyla ekonomik ve stratejik işbirliğinin geliştirilmesine vurgu yapıyor ve D-8 gibi projelere girişiyor, diğer yandan İsrail ile askeri anlaşmalar imzalıyordu. Erbakan'ın Mısır ve Libya seyahatleri de bu dış politika yaklaşımının bir ürünüydü.

Erbakan'ın gezisi sırasında heyette bulunan gazetecilerden Hüseyin Gülerce, bu dış politika yaklaşımını sahiplenen isimlerden biriydi. Gülerce, yaşanan olayı takip eden gün Zaman'a yazdığı köşe yazısında şöyle yazıyordu:

[...] Türkiye, konumu ve potansiyelleri itibariyle hem Amerika, hem Avrupa, hem Asya, hem Balkanlar, hem Kafkaslar, hem de Afrika ile çok akıllı, çok gerçekçi münasebetler kurmak zorunda... Oysaki asırlık esaretlerden bağımsızlığa giden yolda Türk cumhuriyetleri Türkiye'nin önemini artırıyor. Çünkü, ikinci sınıf muamelesi gören İslam dünyası ilimde, teknolojide, medeniyette kendisine öncülük edecek bir devlet için gözlerini gezdirdiğinde bakışı hep Türkiye üzerinde odaklanıyor.

Türkiye'nin önemi Batı dünyasında da artıyor. İslam'ı bir tehlike gibi görenler diyalog kurabilecekleri bütün dünya ile uyumlu olabilecek bir ülke arayışında akıllarına hep Türkiye'yi getiriyorlar.

Gülerce'nin yazısı, gezi sırasında meydana gelen "kaza"ya verilen tepkilere yönelik yazılmış ve Erbakan'ın dış politika tercihlerinin arkasındaki "vizyonu" anlatıyor. Ayrıca gerek İslam coğrafyasına yönelik öncülük misyonu tarifiyle ve gerekse Batı'nın güvenebileceği ve diyalog kurabileceği ılımlı İslam modeline işaret etmesiyle, Yeni Osmanlıcılığın nüvelerini taşıyan bu dış politika yaklaşımını savunuyor. Ancak ne İsrail karşıtı hamasi sözlerin ardından imzalanan silah antlaşmalarına ne de ABD güdümlü siyasete değiniyor.

Erbakan'ın ziyareti işte bu koşullarda gerçekleşmiş ve yaşanan olayın ardından tartışmalar alevlenmişti. Gülerce'nin Meclis Komisyonu'na verdiği ifadedeki komplo teorileri, birilerinin bir şekilde Kaddafi'yi etkilediği ve Erbakan'ı zor durumda bırakarak hükümeti devirecek süreci başlatmış olduğu iddialarına dayanıyor. Bugün darbe komisyonlarında Libya gezisinden esefle söz eden Gülerce ise, o dönem söz konusu geziyi "vizyon" sahibi bir hamle olarak selamlıyordu.

(soL - Haber Merkezi)