Hilal Kaplan: Sartre dururken Erdoğan'ı takdir etmenin ne gereği var?

AKP'ye yakınlığıyla tanınan Sabah yazarı Hilal Kaplan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadelerini Jean-Paul Sartre'ın sözleriyle kıyaslayarak "Sartre dururken, Kasımpaşalı bir 'zenci'yi takdir etmenin ne gereği vardır?" dedi.

Sabah yazarı Hilal Kaplan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kullandığı ifadeleri Jean-Paul Sartre'ın sözlerine benzetti. Kaplan, "Bizdekiler vasatın altı olduğu için o söyleyişte, kolonyalist zihin yapısının üretimi olan 'dinci-yobazgerici' üçlemesinden ötesini göremez. Ayrıca 'koskoca ve bembeyaz' Sartre dururken, Kasımpaşalı bir 'zenci'yi takdir etmenin ne gereği vardır?" görüşünü savundu.

Hilal Kaplan'ın "Ama Sartre büyük adam" yazısından bir bölüm şöyle: 

"Batı ne der, hiç aldırış etmeyin.
Allah ne der, ona bakın." Recep Tayyip Erdoğan

Alıntıladığım cümleye, klasik sömürgeci özneleşme süreçlerinden geçmiş bir 'aydın' dudak bükerek bakar ve 'hamaset' der geçer. Aynı sömürge ruhlu aydın, Sartre'ın "Batı'nınçürümüş insanı ve kokuşmuş düzeni" üzerine yazdıklarını ise ağzı açık ayran budalası gibi okur. Hâlbuki Erdoğan'ın, ülkemiz kurulduğundan bu yana Batı merkezli düşünmemeyi ve davranmamayı salık veren ilk anti-kolonyalist ve anti-emperyalist devlet yöneticisi olduğu gerçeği akıllarının ucundan dahi geçmez.
Vasat seviyede kolonyal teori bilen, "Allah"ı sözüne şahit tutmanın, post-kolonyal bir Müslüman öznenin yapabileceği en 'devrimci' fiillerden biri olduğuna hükmedebilir. Ama bizdekiler vasatın altı olduğu için o söyleyişte, kolonyalist zihin yapısının üretimi olan 'dinci-yobazgerici' üçlemesinden ötesini göremez. Ayrıca "koskoca ve bembeyaz" Sartre dururken, Kasımpaşalı bir 'zenci'yi takdir etmenin ne gereği vardır?