Gelenek'in 139. sayısı çıktı

Türkiye'nin en köklü Marksist teorik yayın organı Gelenek'in 139. sayısı çıktı.

soL - Haber Merkezi

TKP’nin teorik yayın organı olan ve Türkiye’nin halen yayımlanmakta olan en eski Marksist dergisi unvanını taşıyan Gelenek'in 139. sayısı çıktı.

TKP bürolarından ve NHKM'lerden temin edilebilecek Gelenek dergisinin 139. sayısının tanıtım metni şu şekilde:

Gelenek'in Şubat sayısı Kemal Okuyan'ın, yaklaşan yerel seçimlerde izlenecek komünist hattı anlatmasıyla başlıyor.

Ogün Eratalay, AKP'nin ısrarla üzerinde durduğu savunma sanayiinin, Türkiye kapitalizminin uzun vadeli yönelimlerinin ışığında küresel bir ölçekte gerçekçi bir portresini çiziyor. Bu konudaki AKP propagandasına yüz vermediği gibi, solun alışageldik ezberlerine de kulak tıkayan bir yazı bu.

Özgür Şen ise Lenin'in "Felsefe Defterleri"nden yola çıkarak marksist yöntem hakkında bir tartışma yürütüyor. Birinci Dünya Savaşı yıllarına uzanan Marx'a ve hatta Hegel'e değen bir tartışma bu. Ama günümüz marksizmi açısından da bir yanıyla hep güncel bir tartışma.

Türkiye'nin içine girdiği kriz, komşumuz Yunanistan'ın bir türlü içinden çıkamadığı krizle çok karşılaştırıldı. Burçak Özoğlu, bu karşılaştırmayı en hayati eksende, sınıf mücadelesi bağlamında yapıyor.

Gelenek'in bu sayısında iki emekçiyi konuk ediyoruz. Tekstil işçisi Fatma Akın ve eğitim emekçisi Hilal Dereli çalışma koşullarından gündelik yaşantıya, siyasetten örgütlü yaşama geniş bir yelpazede sohbet ediyorlar.

Orta sınıf ideolojisinin gençleri nasıl kuşattığını ele alan Baran Nevcanoğlu, konuya şaşırtıcı bir açıdan, aslında tam tersinden yaklaşıyor. Gençlere verilen "ne yapmamalı" öğütleri, belki de tam da ne yapılması gerektiğini anlatıyor.

Orhan Gökdemir ise bir hatırlatmanın peşinde. AKP iktidarının zeminini hazırlayan karanlık '90'lı yıllardaki aydın cinayetleri 2000'li yılların gerici karanlığın habercisiydi. Gökdemir yazısında iki dönemin arasındaki bağlantıyı bizlere anımsatıyor.

Mehmet Barış'ın, Türkçe'nin ateşli şairi Nihat Behram'ı anlatan portresi de aynı zamanda bir hatırlatma olarak görülebilir. Nihat Behram'daki ateşi yakan '60'lı yıllardan bugüne sanatçıyı var eden toplumsallığa gerçekçi bir bakış, Mehmet Barış'ın yazısı.

Efe Eğilmez, büyük Sovyet yazarı Şolohov'un "İnsanın Yazgısı" adlı eserinden yola çıkan yazısında gerçekçilik ve iyimserlik arasında gidip gelirken bunu yöntemsel bir tartışmaya dönüştürüyor.

Şubat sayımızın son yazısı ise Aleksandra Kollontay'a ait. Kollontay'ın klasik eseri "Kadın Sorununun Toplumsal Temeli"nden seçilmiş bölümleri Gelenek için Bahar Tümer çevirdi. Kollontay'ın kadın sorunu hakkındaki sade ama etkili metni güncel mücadeleler bağlamında tekrar okunmayı ve ele alınmayı hak eden bir eser.