Gelenek'in 137'nci sayısı çıktı

Türkiye'nin en köklü marksist teorik yayın organı Gelenek'in 137. sayısı çıktı. Gelenek, dijital ortamda, daha önce soL Dergi'nin kullandığı platformda aboneler için çıkartacağı iki sayıdan sonra bu iki sayının içeriğiyle basılı bir şekilde de raflarda yerini alacak.

Haber Merkezi

Türkiye'nin en köklü marksist teorik yayın organı Gelenek yoluna devam ediyor... Yayıncılık tarihinde farklı biçimlerde okuyucusunun karşısına çıkan Gelenek, basılı mecranın yanısıra, bundan sonra düzenli olarak dijital ortamda da okuyucusuyla buluşacak. Bu kararın arkasında hem internetin sağladığı olanaklardan yararlanma hem de daha çok insana ulaşma isteği var.

Gelenek, dijital ortamda, daha önce soL Dergi'nin kullandığı platformda aboneler için çıkartacağı iki sayıdan sonra bu iki sayının içeriğiyle basılı bir şekilde de raflarda yerini alacak.

Ardından benzer bir yayın temposu ve biçimiyle hayatına devam edecek olan Gelenek, ay başında basılı bir halde okuyucusuyla buluşacak. Aynı ayın ortasında ise bu yazılara dileyen herkes internetten ulaşabilecek.

Gelenek'in ilk dijital sayısı Kemal Okuyan'ın yazısıyla açılıyor. Okuyan, Lenin mitini farklı bir şekilde ele aldığı yazıda, Ekim Devrimi'nin hakkını teslim etmek için değişik bir yaklaşım öneriyor. Okuyan'ın yazısında okuyucuları için bir de sürpriz haberi var.

Gelenek'in bu sayısı geniş bir yelpazede krizi ele alan yazılara yer veriyor. Alpaslan Savaş, son dönemde yaşanan direnişler vesilesiyle işçi sınıfının kriz koşullarındaki gerçekçi bir portresini çizerken, Nevzat Evrim Önal, tarımdaki kriz konusunda doğru bilinen yanlışları düzeltiyor.

Oğuz Oyan'la yapılan kapsamlı röportaj ise Türkiye'yi krize sokan dinamikleri incelerken, krizden çıkış için önerilen yolların da bir değerlendirmesini içeriyor.

Krizle beraber ele alınması gereken bir olgu olarak işsizlik Türkiye'de en çok gençleri etkiliyor. Doğa Can Oruçoğlu genç işsizliği muhataplarının cümlelerinden faydalanarak, deyimin hakkını vererek yerinde ele alıyor.

Eren Ladikli'nin çalışması ise bir bütün olarak gençliğin bugünkü arayışlarına dair. Ladikli, düzen dışı bir çıkışı zorlamak konusunda ısrarcı.

Krizin vurduğu sektörlerden birisi olarak  yayıncılığı Murat Akad inceliyor. Akad'ın yazısında yayıncılığın yakın dönemki öyküsü, yine bir kriz olgusu olarak tekelleşme ekseninde anlatılıyor.

Bu vesileyle bu sayıda krize ve tekelleşmeye direnen bir yayınevinin iki kitabını tanıtıyoruz. Gelecek sayılarımızda kitap tanıtımlarına düzenli olarak yer vermek sözüyle...

1968'in üzerinden 50 yıl geçti ve Aydemir Güler, Türkiye '68'ini anlatan yazısında yaptığı renkli muhasebede aslında '68'in ülkemizde bıraktığı izin peşine düşüyor. Türkiye '68'inin dünyadaki çağdaşlarından ayrım noktalarının altını çizerek...

Anıl Çınar ise '68'e bu defa dünyadaki en tipik ülkelerinden birisini kullanarak bakıyor. Fransa '68'i elbette yine bugün taşıdığı anlam aracılığıyla anlatılıyor.

Yüzyılın başında farklı siyasi dinamikler taşıyan bir kıtanın bugün neden bambaşka bir yöne doğru gittiği sorusunu yanıtlamaya çalışan Yiğit Günay, aslında Latin Amerika özelinde kim haklı çıktı sorusunu soruyor. Yazı kıtanın son yirmi yılına bakarken bu sorunun meşruiyetini savunuyor.

Kıtanın hemen yanıbaşındaki sosyalist ada Küba'da hararetli bir anayasa tartışması sürüyor. Bu sayıda yer verdiğimiz çeviri, hem Küba'da tartışmanın nasıl yürüdüğüne dair ipuçları taşıyor hem de somut birtakım başlıklar hakkında görüşler içeriyor.

Bu sayıda yer verdiğimiz ikinci çeviri ise Norveç Komünist Partisi'nin yakın zamandaki büyük NATO tatbikatı hakkındaki değerlendirmesi... Elçin Solmaz'ın önyazısı ise İskandinav partilerinin tarihi ve bugünü hakkında önemli bilgiler içeren bir metin.

Üçüncü çevirimiz Türkiye Komünist Partisi'nin, komünist partilerin uluslararası yayın organı olan ICR'da (International Communist Review) yayınlanan bir çalışması ve aslında partinin komünist hareketin "kadınlar ve komünist hareket" başlığında uluslararası mecrada yürüyen tartışmaya müdahalesi...

Gelenek'in bu sayısında Orhan Gökdemir, oldukça popüler ve artık uluslararası bir mesele haline gelen bir konuyu, Türk dizilerini tarihsel bir bağlamda ele alıyor.

Son yazımız ise adı gittikçe daha çok duyulan, siyasetle müziği ayrı kulvarlar olarak görmeyen müzik grubu Yapıcılar'ın son dönemki çalışmalarına dair bütünsel bir değerlendirme. Albümleri dinleyicileriyle kısa zaman önce buluşan Yapıcılar bize hem albüm ve grubun hikayesini, hem de albüm için Flormar'da direnen işçilerle birlikte çektikleri ve büyük ses getiren klibin öyküsünü anlatıyor...

Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle herkese iyi okumalar.

Gelenek dergisini okumak için tıklayınız