Cumhuriyet gazetesinin "Cumhuriyet'e işlemez" başlıklı yanıtı şöyle:
Önce yayın yasağı geldi.
Adliye baskınını, dünya televizyonları gösterdi, bizim televizyonlar veremedi, gazetelerin çoğu da vermeye çekindi. Yetmedi.
Başbakan’ın talimatıyla, Savcı’nın rehin fotoğrafını kullanan gazeteler cenaze törenine alınmadı.
Yetmedi: Fotoğrafı kullanan gazetelere soruşturma açıldı.
Yetmedi; Başbakan o fotoğrafı kullanan gazetelere “ahlaksız” dedi. “Bundan sonra herkes dikkat edecek” diyerek de yeni baskı yasalarının sinyalini verdi.
Hemen söyleyelim: O da yetmez.
Çağımızda hiçbir haber, Başbakan talimatıyla gizlenemez.
Bir gazeteye hangi fotoğrafın basılacağına Başbakan karar veremez.
O karar, gazetecilere aittir. Ve demokrasilerde en iyisi, herkesin kendi işini yapmasıdır; kimsenin tehditle, hakaretle medyayı korkutmaya, hedef göstermeye kalkışmamasıdır.
Kendi güvenlik zafiyetini perdelemek için basına yayın yasağı koymak, aynayı taşlamaktır; hiç işe yaramamış bir faşizan tavırdır.
Başbakan basını ahlaksızlıkla suçlamadan önce, Adalet Sarayı’ndaki adaletsizliğin, korunaksızlığın, fiyasko operasyonun hesabını vermelidir.
“Patronlarına da söylüyorum” demişler.
Cumhuriyet’in patronu yok.
Bunu patronlarına söylesinler.