Ceyda Karan'dan 'paralel gazeteci' yanıtı

Gazeteci Ceyda Karan, bir dışişleri yetkilisine dayanarak gizli Suriye toplantısının yabancı bir istihbarat kurumu tarafından dinlendiğini yazması üzerine AKP'ye yakın gazeteler tarafından "paralel gazeteci" ilan edilmesine cevap verdi.

Taraf gazetesi yazarı Ceyda Karan, gazetedeki bir yazısında, bir dışişleri yetkilisine dayanarak, Suriye'ye yönelik sahte bayrak operasyonlarının da tartışıldığı gizli toplantının yabancı bir istihbarat kurumu tarafından dinlendiğini yazmıştı.

Karan'ın bu yazısının ardından, hem toplantıda bulunan diğer gazeteciler iddiayı yalanlamış, hem de AKP yandaşı gazeteler Karan'ı "paralel gazeteci" ilan etmişti.

Ceyda Karan, bunun üzerine diken.com.tr'ye bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

"Ben eski AA’dan yetişmeyim. Aman şimdiki AA ile karıştırmayın, gazetecilik kurallarını harfiyen yerine getiren ve basın ahlakına uymayı bir mesleki görev sayan AA’nın!.. Sağlam not tutarım, on parmak yazarım. Sözü geçen üst düzey Türk yetkilisinin Chatham House kurallarıyla 3.5 saat süren brifingi sırasında tam 11 A4 sayfası not tuttum. Notlarımda sorulan soru ve verilen yanıtlar birebir var. Cumartesi günkü Taraf gazetesinde yayımlanan haberimde de, sorulan soru ve verilen yanıtı birebir yayımladım. Cumartesi günü yetkili beni telefonla aradığında, aldığım nottan soruyu ve verilen yanıtı birebir bir kez daha aktardım..

Soru birebir şudur: (Toplantının dinlenmesine yönelik olarak) “Dış istihbarat parmağı konusunda şüpheniz var mı?” Yanıt: “Benim yok, öyle bir şüphem yok”. (“Kayıt nasıl sızmış olabilir?” sorusu üzerine) “Dünyada bir başka Dışişleri odası hiç dinlenmemiş midir, dinlenmiştir ama yayınlanması bir ilktir. Bunu bulmak emniyet ve yargı makamlarının işidir.” (Israrlı sorular üzerine) “Bu konuda benim kendi fikrim var ama onu da paylaşamam.”

Kaldı ki, Dışişleri yetkilisi açıkça ulusal güvenlik meselelerinin hiç bu kadar siyasallaştırılmadığını belirterek yakındı toplantıda… Bu yöndeki sözlerini de benim haberimde bulabilirsiniz. Bürokratlar görevleri ya da kendilerince ‘ulusal çıkarlar’ adına gazetecileri yalanlar. Ağızlarından bir şey de kaçırabilirler. Ben bürokratları hükümet üyelerinden ayrı tutarım, devlet erkanının devamlılığını ifade ederler. Bürokrata baskı yapılır, yetmez bunu yayınlayan gazetelere baskı yapılır, basın özgürlüğünün bizim gibi feci düzeylere düştüğü ülkelerde gazeteciler meslektaşlarına yalanlatılır. Artık nasıl bir telaşsa, böylesi bir vakayı bu şekliyle manşete çekiyorlar.

Gazeteci arkadaşların ‘yalanlamalarına gelince’… Hiç kimse sorulan soruyu ve verilen yanıtı birebir aktarmıyor, kendi algıladığını aktarıyor. Sonra da kalkıp bana ‘yorumlamış’ diyor. İki gazetecinin sözlerinden başlayayım… İsmet Berkan bir yalanlamadan çok, “Öyle bir şey duymadım” diyor. Toplantı sırasında dikkati dağılmış, belli yanıtları işitmemiş olabilir.

Aslı Aydıntaşbaş dolaylı aktarımla “Bize dış istihbarat kaynaklı bir dinleme olmadığı yanıtı verildi” diyor. Birebir böyle bir cümle hiç kurulmadı. Nagehan Alçı, anladığım kadarıyla ‘benim yorum yaptığımı ama birilerinin çarpıttığını’ söylemeye çalışmış. Kendisine “Dış istihbarat parmağı konusunda şüpheniz var mı?” sorusunu ve “Benim yok, öyle bir şüphem yok” yanıtını Türkçe cümle içinde alıştırma yaparak kullanmasını tavsiye ediyorum."