BOYUN EĞME’nin yeni sayısı yarın çıkıyor: Yurtta bela, cihanda bela

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME'nin, kapak konusunu Tayyip Erdoğan’ın bölge politikalarına ayırdığı 18'inci sayısı yarın çıkıyor. Dergi “Yurtta bela, cihanda bela” manşetini taşıyor.

Haber Merkezi

Haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME’nin 18’inci sayısı yarın çıkıyor.

Bu hafta Tayyip Erdoğan’ın bölge politikalarını masaya yatıran BOYUN EĞME, Erdoğan’ın tüm bölgeyi içine çektiği tuzağı konu ediniyor.

“Yurtta bela, cihanda bela” manşetiyle çıkan BOYUN EĞME’de şu konu, başlık ve yazarlar yer alıyor:  

1- Bu kadarı da fazla mı? 

Bu kadarı da fazla denilebilir; ABD ve Rusya anlaşmış, Suriye devleti PYD’yi terörist olarak görmediklerini ilan etmişken, Türkiye kim oluyor, bu cesareti ve özgüveni nereden alıyor, diye sorulabilir. Ama kaybedecek bir şeyi olmayandan her şey beklenir, hele kendi sonunun geldiğini düşünmeye başlamışsa.

2- Erdoğan’ın tüm bölgeyi içine çektiği tuzak (Erman Çete)

Erdoğan’ın aylardır kendi için kazdığı tuzağın “olgunlaştığını” belirtmek gerekiyor. Kürt savaşı, 1 Kasım öncesi ve sonrasındaki baskı ortamı, Suriye’de burnunun dikine gitme derken kurtuluşu NATO ile Rusya arasındaki bir sıcak çatışmaya bağlayan Erdoğan, hem kendini hem de ülkeyi tuzağın içine çekti.

3- AB’nin yeni ‘demir perdesi’ (Osman Çutsay)

AB krizi artık avro krizi olmayı çok aştı. Berlin, Türkiye’nin tüccar dincilerine bir tür demir perde kurdurup, işin şiddetini soğutmaya çalışıyor. Türkiye’den bir tampon ülke çıkamayacağını yakında anlayacaklarını ileri sürebiliriz.

4- ‘Savaş olmasın’ tutanakları (Gamze Erbil)

İmralı tutanakları ülkemizi hedef alan ve bir dizi başka projeyle iç içe geçmiş emperyalist planların hem teşhircisi hem de yürütücüsü olarak iş görüyor. “Savaş olmasın” sloganının vahşi bir saldırganlıkla paralel yükseldiği bir dönemde, “sızıntı” malzemeler siyasetin hizmetine sunuluyor.

5- Kıdem tazminatında yeni dönem (Zehra Güner)

‘Kıdem Tazminatı Fonu’ uygulamasına geçildiğinde iddia edilenin aksine işçilerin ekonomik açıdan mağduriyetleri artacak ve işten çıkarmalar daha kolay hale gelecek.

6- HDP’nin hesap hataları… (Kemal Okuyan)

Barış ve savaş gerçekte iç içedir. Ancak toplumsal algıda aynı anda hem savaşçı hem barışçı olmayı geniş bir kesime kabul ettirmek için AKP gibi çok güçlü bir manipülasyon yeteneğine ve bu yeteneği ona veren “iktidar” aygıtına gereksinim vardır. Hem muktediri hem mazlumu oynayarak yüzde 14’e ulaşan HDP seçmenini bir arada tutmak olanaksızdı, beklenen oldu.

7- İlk komünist katliamından 95 yıl sonra: Anmak ve şanslılık (Aydemir Güler)

Nâzım Hikmet yine onlardan söz ederken “dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını” diyordu. Haklıdır. Yas tutmak aklımızdan bile geçmiyor. Birlikte yürüyoruz. Mücadeleyi devrime taşımanın sorumluluğunu bir an bile unutamayız, Suphiler omuz başımızdan bize bakarken.

8- Komünist Kadınlar anlatıyor: Neden tatsızlık çıkardık? (Evrim Gökçe)

Bugünlerde sağını solunu şaşıranlara sataşan Komünist Kadınlar, “Biz seninle kavgalıyız” sloganıyla yürüttükleri çalışma ile bir “uzlaşamama zemini”ne dikkat çekmeye çalışıyor.

9- Kurtuluşun yolu Abant’tan geçer mi? (Ahmet Çınar)

Dün AKP’ye boyun eğenler, AKP’nin akil insanı olmayı kabul edenler, saray kahvaltılarına koşa koşa gidenler; bugün yaratıcısı oldukları bu düzenden kurtulmanın yolunu, sistemin bir başka “stepnesi” olan Cemaat toplantılarında arıyorlarsa, bu yolun sonu da karanlık.

10- Kıbrıs sorunu ve komünistler (Burçak Özoğlu)

AKEL’in Kıbrıs sorunu konusundaki güncel politikası, AB ve BM öncelikli olmak üzere konunun mümkün olan her kanaldan uluslararası alana taşınması yönünde. Komünistler açısından bakıldığında Genel Sekreter Kiprianu’nun Türkiye gezisini de bu doğrultuda bir yere yerleştirmek gerekecektir.

11- Sınıfı kavramak için ne okumalı? (Anıl Çınar)

Sınıfların temelini anlamak için yola çıktığımız çalışma süreci ideolojik ve siyasi olan ile beslenmek zorunda; çünkü ancak bu şekilde işçi sınıfının iktidar yürüyüşüyle ve daha sonra kendisi dahil tüm sınıfları ortadan kaldırışına doğru giden yolla bağlantı kurulabilir.

12- AKP, Aleviliğin ölüm fermanının peşinde (Özgür Şen) 

Meselenin Alevilik için de yaşamsal bir hale dönüştüğü bugün, yapılması gereken AKP ile dini tartışmak değil, AKP’ye karşı laiklik kavgası vermek. İnanmayanlarla birlikte Alevilerin de eşit birer yurttaş olarak haklarını tanımlayacak laikliğin kavgası bu. Dinselleşmeye karşı aydınlanmanın kavgası...