Baransu ve Yılmaz'ın Ekşisözlük kapatılsın kampanyasında gözden kaçmaması gereken 5 nokta!

Rasih Yılmaz ve Mehmet Baransu, dün akşam saatlerinde "dine hakaret" niteliğinde girdiler olduğu gerekçesiyle Ekşisözlük'ün kapatılması kampanyası başlattılar. Ancak mesele, göründüğü kadar masum değil. İşte kampanyayla ilgili gözden kaçmaması gereken 5 nokta:

1) Mesele bir hakaret meselesi değil!
Mehmet Baransu ile Rasih Yılmaz dün akşam kampanyayı, Ekşisözlük'ten "dine hakaret" olduğunu iddia ettikleri bir dizi ifadeyi Twitter'dan paylaşarak başlattılar. O ifadelere bakıldığında, hedef alınan hakaretler değil, dini herhangi bir şekilde eleştirme hakkı veya ateist tavır olduğu görülüyor. Örneklerden bazıları şunlar:

"şeytan allaha isyan edebildiğine göre, seytan allahla eşit güçtedir. belkide bizi kandıran şeytan değilde allahtır."

allah'a saygım sonsuz muhammed'den nefret ediyorum

9 yaşındaki bir kız çocuğunu "eş" olarak görebilen biri benim de peygamberim olamaz.

muhammed'in hırka-i şerif'i bir imam tarafından boğaza fırlatılacak. birsürü müslüman genç, boğazın sularına atlayacak.

noel'e özenip kutlu doğum haftası diye bir şey uydurduğumuza göre bu da kesinlikle olmalıdır.

insanlari birbirine dusurmek icin elinden geleni ardina koymamis cebrail canim.

Paylaşılan örneklerde özellikle kutlu doğum haftasının uydurma olduğunu belirten ifadenin de aktarılmış olması oldukça manidar. Kutlu doğum haftası, gerçekten de sonradan uydurulmuş bir şey. Üstelik bunu Türkiye'de hem çok sayıda ilahiyatçı, hem de yazar ve gazeteci dile getirdi.

Görünüşe göre Baransu ve Yılmaz'ın bakış açısına göre, dine karşı takınılacak her türlü mesafeli ve eleştirel tavır, yasaklanması gereken görüşler sınıfına giriyor. Kısacası, ortada bir hakaret tartışması yok. Hakaret içeren girdiler hakkında, bu girdileri kaldırmak için yasal yollar mevcut. Ortadaki islamcı bir linç kampanyası ve ateistlerin hedef gösterilmesi durumu.

2) Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu işliyorlar!
Bir kez yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi dine hakaret değil, eleştiri niteliği taşıyan ifadeler de kimi dalga geçme amaçlı ifadelerle aynı torbaya konulup sunulduktan sonra, Rasih Yılmaz ve Mehmet Baransu bir kampanya başlattılar.

"Ekşi Sözlük kapatılsın" kampanyası başlatanlardan Baransu, şu ifadeleri kullandı: "Bu millet ekşisözlükün pisliği karşısında ayağa kalkmayacaksa yazıklar olsun. Kimse de ben müslümanım demesin. Dinimle kimse alay edemez. Allahıma ve peygamberime küfrediliyorsa demokrat olmak falan umrumda değil. Demokrat değilim bu rezillik karşısında. Demokratlık batsın. Bu ülke bu rezillik karşısında ayağa kalkmazsa,Rabbimiz ve peygamber efendimizin yüzüne nasıl bakacağınızı düşünün..."

Baransu'nun ifadeleri, açıkça halkı kin ve düşmanlığa sevk ediyor. Baransu, mesajlarına bakıldığında, örneğin Kutlu Doğum Haftası'nın uydurma olduğunu söyleyenlere karşı "müslümanım" diyenleri, "demokratlığı bir tarafa bırakarak" "ayağa kalkmaya" çağırıyor. Baransu, kendisinin "bu yolda ölmeye hazır olduğunu" dahi ilan ediyor: "O bilgisayarlar hardsikler herşey incelenecek. Açıklamayla korkutacaklarını sandılar bizi. Bu yolda ölmeye hazırız anlamıyorlar"

3) Kin ve düşmanlık iddiası afaki değil, şimdiden başlamış durumda!
Halkı kin ve düşmanlığa sevk etme suçlaması karşısında Rasih Yılmaz ve Mehmet Baransu, kendilerinin şiddete değil, Ekşi Sözlüğün kapatılması için yargıya başvurulması çağrısı yaptıklarını söyleyecekler elbette. Ama halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek için doğrudan şiddet çağrısı yapmaya gerek yok. Ayrımcı ve bölücü ifadeler, zaten düşmanlık sebebidir. Üstelik bu fiil, şimdiden amacına ulaşmış durumda.

Yılmaz ve Baransu'nun kampanyasının ardından Twitter'dan geçilen bazı mesajlar şöyle:

"allah 1'dir.hz peygamber(s.a.v) onun kulu ve elçisidir,inanmıyorsanız inanacaksınız,kafir #eksisozlukkapatilsin"

"benim peygamberime benim allah'ima kufreden gebersin umrumda degil yemisim demokrasisini keskafasini gitsin kopeklerin #eksisozlukkapatilsin"

4) Kampanyanın AKP'nin internete yapmak istedikleriyle doğrudan alakası var!
Yılmaz ve Baransu'nun başlattığı kampanya, AKP'nin son dönemde internet filtreleme uygulaması ve internet basını yasa taslağı hazırlanması konusundaki faaliyetleriyle doğrudan bağlantısı var. Bu bağlantının sebebi, kampanyanın, filtrenin devreye gireceği 22 Kasım gününden iki gün önceye denk gelmiş olması değil. Sebep, zihniyetteki ortaklık.

AKP döneminde internetteki sansürün tavan yapmasının sebeplerinden biri, sitelerde yer alan tekil içeriklere yapılan itirazlar nedeniyle, tüm bir sitenin kapatılabilmesi. Bunun en meşhur örneği, tek bir video nedeniyle Youtube'un aylarca erişime engellenmesi. Ama aslında böyle vakalar çok. Örneğin Adnan Oktar'ın avukatları, sürekli olarak internette kendileriyle ilgili olumsuz okur yorumları yer alan siteleri, sadece br suç duyurusuyla kapattırabiliyorlar. Buradaki mantık, içerideki dükkanlardan birinin erotik film sattığı iddiasıyla kocaman bir iş hanının kapısına kilit vurulmasına benziyor. AKP'nin ve Yılmaz ve Baransu örneğinde görüldüğü üzere AKP'lilerin her şeyi suç gören zihniyetiyle birleşince, bu sansür ve baskı aşırı boyutlara ulaşıyor.

Şu günlerde Bülent Arınç ve ekibi tarafından hazırlanmakta olan İnternet Basını yasa tasarısındaki mantığın da bununla bağlantısı var. Şimdiye kadar bir internet sitesinde hakaret ya da suç unsuru içeren bir içerik varsa, sitenin muhatabı yargı idi. AKP'nin amacı ise burada internet basını üzerinde RTÜK benzeri bir yapı kurarak, doğrudan idari kararlarla yaptırımda bulunabilme yetkisi.

5) Bu iş burada kalmayacak!
Mesele, başından itibaren bir Ekşi Sözlük meselesi değil. Laik bir ülke olmanın kazanımlarından biri, herkesin istediği inancı özgürce yaşayabilmesidir. Fakat Yılmaz ve Baransu'nun başlattığı kampanya, islam dışındaki inanışların ya da ateist olmanın yasalarla gayrımeşru ilan edilmesini de destekliyor. Twitter'da bir takipçisi Baransu'ya "Sözlüğü kapatmak için uğraşağınıza Anayasa'ya "kutsallara hakareti ve aşağılamayı" önleyici caydırıcı maddeler koydurun" dediğinde, Baransu buna "Bu da güzel bir fikir. İnternette küfre hızlı ve etkili cezalar getirilmeli. Her fikre açığız. Olayı büyütelim, çözüm hızlansın" diye yanıt veriyor.

Bu kutsalın kime göre neye göre belirleneceği ise ortada. Örneğin bir kişinin Pagan inanışa sahip olup, "Bacchus çok içerdi, feci alkolikti" diyen birinin "kutsallarına hakaret ettiğini" iddia etmesi, her ne kadar mantıken komik gelse de, hukuken Baransu'nun yaptıklarıyla eşittir.

Giderek gericileştirilen Türkiye toplumunda, bu işin burada kalmayacağı ortada.

(soL - Haber Merkezi)