Ana akım medya rezalette sınır tanımıyor

<strong>Türkiye’de ana akım medyada ırkçılığın, yalan haberciliğin, savaş çığırtkanlığının ilke haline geldiği bir dönem yaşanıyor.

Türkiye’de ana akım medyanın habercilik anlayışı "pes" dedirtiyor. Irkçılığın, yalan haberciliğin, savaş çığırtkanlığının ilke haline geldiği basının “tarafsız” görünen özneleri bile rezalet haberlere imza atıyor.

Bu anlayış Türkiye’nin dış ilişkilerde Suriye ile gerginlik yaşamaya başlamasıyla birlikte doruk noktasına ulaşırken, basın kuruluşları ve yazarlar Suriye’ye nota vermekten NATO’yu göreve çağırmaya kadar savaş çığırtkanlığında sınır tanımıyor.

Medya savaşa dünden hazır
Akçakale saldırısı ve ardından tezkerenin meclisten geçmesi ile birlikte Türkiye gündeminin merkezine Suriye’ye askeri bir müdahale olup olmayacağı tartışması oturdu. Bu tartışmalar esnasında burjuva basınında yer alan kimi haberler pes dedirtti.

Sabah gazetesi, Akçakale’nin ardından internet sitesinin ana sayfasında yayınladığı "Rakamlarla Türkiye ve Suriye Orduları" başlıklı haberinde iki ülkenin asker sayısı, uçak sayısı, tank sayısı gibi "istatistiklere" yer verdi. Sabah gazetesinin bu gülünç haberciliği savaşı adeta bir "strateji ve istatistik oyunu" yerine koyuyor.

Sabah gazetesinin skandal haberleri bununla sınırlı değil. Geçtiğimiz günlerde “Osmanlı Suriye’yi kaç yıl yönetti?” başlıklı bir haber yayınladı. Haberin görseli olarak da Tayyip Erdoğan ve Beşar Esad’ın yan yana konmuş fotoğrafı yer aldı.

İnsanlık dışı haber anlayışının en önemli örneklerinden birini CNN Türk gösterdi. CNN Türk Şanlıurfa’nın Akçakale sınırında Suriye ordusuyla çatışan iki muhalifi ekrana çıkarttı. Röportaj sırasında muhaliflerden birinin “Şimdi 10 dakika sonra arkadaşı ben göndereceğim, çatışmaya gidecek o yüzden zamanınızı da almayacağız inşallah” sözlerine röportajı gerçekleştiren muhabir , “Peki, tamam, biz de zamanınızı almayalım. Konuklarımıza teşekkür ediyoruz” diyerek muhalifleri çatışmaya uğurladı.

Türkiye’de ana akım medyanın savaş kışkırtıcılığı son günlere özgü değil. Suriye’de sürecin başından beri AKP iktidarının ve emperyalizmin politik hattını destekleyen medya, NATO’yu göreve çağırmaktan bile çekinmedi.

Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila ana akım medya arasında daha “ılımlı” görünen bir isim olmasına rağmen Suriye sınırında Türk uçağının düşmesinin hemen ardından Türk uçağının Suriye sınırında olması hata dahi olsa ağır bir tahrik olduğunu ve yaptırım uygulanması gerektiği yönünde bir yazı kaleme aldı.

Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne ise aynı gündeme ilişkin köşe yazısında her ne kadar savaş çığırtkanlığı yapmadım dese de NATO’yu göreve çağırmaktan geri durmadı.

Savaş çığırtkanlığı konusunda Nihat Doğan’dan geri kalmayan Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş ise düşen uçak sonrasında şu sözlerle hükümete ”sertlik“ çağrısı yapmıştı:

“Hem hükümet hem de Dışişleri kanadında, Ankara’nın bu olaya sert bir tepki vermemesinin Türkiye’nin prestij ve uluslararası ağırlığını sarsacağı, Ortadoğu’da yükselen popülaritesi ve ‘bölgesel liderlik iddiasını’ zora sokacağı görüşü hakim.”

Yalan habercilik Suriye ile sınırlı değil
Basının bu tavrı yalnızca Suriye ile sınırlı değil. Özellikle iktidar yandaşlığı için adeta birbiri ile yarışan gazeteler gösterdikleri "başarı" ile kimi zaman cemaatin gazetelerini bile geride bırakıyorlar.

Suriyeli muhalifleri daha önce çatışmaya uğurlayan CNN Türk bu kez de Akçakaleli bir vatandaşı sansürledi. Bölgeye top mermisinin düşmesinin ardından bölgeye giden CNN Türk muhabiri röortaj yaptığı vatandaşın AKP'yi eleştirmeye başlaması üzerine mikrofonu başka bir vatandaşa uzattı. Diğer vatandaşın da sözlerine "Suriye savaşmıyor, Türkiye savaşıyor. Bir aydır çoluk çocuğumuzun üzerine bomba yağıyor" diye başlaması üzerine süremiz bitti diyerek röportajı sonlandırdı.

Nefret içerikli haberlerin bir numaralı ismi Akit Gazetesinin haberciliği ile yarışan bir haber geçtiğimiz günlerde Habertürk’te yayınlandı. "Kadın PKK'lıların şoke eden görüntüleri" başlığı ile verilen haberle bir rezalete imza attı. Tamamen nefret söylemleri ile dolu haberde kadın düşmanlığı ve Kürt düşmanlığı en çirkin şekilde ortaya kondu.

Yalan habercilik konusunda türünün önemli örneklerinden biri Zaman Gazetesi yaptığı son haberle kendi hayal gücünün bile sınırlarını aştı. "Yılların komünisti, şimdi hac yolcusu" başlıklı bir haber yayınladı. Torbalı'da yaşayan ve gençliğinde "uzun yıllarca komünist olarak sol devrimci ideoloji, sosyalizmi benimseyen" Ercan Çatakoğlu, "sosyalist sistemde de ezen ve ezilenin olduğunu görünce, büyük bir dönüş yaparak, Allah’a yöneldi". İfadelerinin de yer aldığı haberde adı geçen Ercan Çatakoğlu’nun “Türkiye Devrimci Halk Partisi üyesi olduğu ve üniversite yıllarında ufak çaplı kavgalara katıldığı yazıldı. Fakat Türkiye Sosyalist Hareketinde bu isimde bir örgüt hiç olmadı.

Medya’nın polisten farkı yok
Hürriyet gazetesinde yer alan haber ise gazetenin fişleme konusunda polisi aratmadığını ortaya koydu. Gazetenin internet sitesinde videosu verilen haberde Dicle Üniversitesi’nin açılış töreni görüntüleniyor. Tören esnasında İstiklal Marşı okunurken bazı öğrencilerin ayağa kalkmadığını ifade eden haberde öğrencilerin kimlikleri ise açıkça teşhir ediliyor.

(soL-Haber Merkezi)