Aksiyon dergisi savaş karşıtlarını 'ajan' ilan etti

Aksiyon’da yer alan Mesut Çevikalp imzalı bir haberde, Suriye istihbaratının Türkiye’den ajan devşirdiği iddialarına yer verildi. Haberde Türkiyeli savaş karşıtlarının “ajan” oldukları ima edildi.

Aksiyon dergisinde yer alan “Esed’in Türk muhbirleri” başlıklı haberde, Özgür Suriye Ordusu’nun, Suriye istihbarat servisi Muhaberat’ın arşivlerini ele geçirdiği iddia edildi. Buna göre Muhaberat, Türkiye vatandaşlarını, para teklif etme ve benzeri yollarla muhbirliğe ikna etmeye çalışıyor. Herhangi bir istihbarat servisinin tipik faaliyetleri arasında sayılabilecek böyle bir durumun haberleştirilmesi, ilk bakışta makul görünse de, gerek kullanılan haber dili, gerekse satır aralarında verilen mesajların dezenformasyon amacı taşıdığı görülüyor.

Haberin temel dayanağını “Esad rejiminin çökmekte olduğu” iddiası oluşturuyor. Haberde, “Bugün de ajanları, arşivleri deşifre olan Muhaberat, Esed rejiminin ‘yoğun bakıma’ girdiğini, beklenen sona yaklaşıldığını yansıtıyor” ifadelerine yer verilirken, Muhaberat ajanlarını deşifre edenlerin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanları olduğu belirtiliyor. Habere kaynaklık eden ise, “ÖSO yetkilisi” olarak tanıtılan Muhammed K. ile Akçakale’de yapılan bir görüşme. Görüşme ve istihbarat iddiaları şu ifadelerle aktarılıyor:

Muhammed K., arşivlerden hareketle Esed’e bilgi taşıyan bazı Türkleri takibe aldıklarını, sınırdan Suriye’ye geçmeleri hâlinde yakalayıp sorgulamayı düşündüklerini söylüyor: “Belgelerde kimin ne olduğunu görüyorsunuz. Küçük menfaatlere bilgi taşımışlar. Bir ikisini tespit edip izlemeye başladık.”

Muhammed K.ya söz konusu gizli arşivleri Türkiye ile paylaşıp paylaşmadıklarını soruyoruz. Bir Türk istihbarat biriminin ÖSO’dan söz konusu arşivlerin kopyalarını talep ettiğini, muhaliflerin bu talebe olumlu baktığını vurguluyor: “Belgeler benim sorumluluğumda olmadığı için Türkiye’ye verilip verilmediğini net bilmiyorum. Ancak vermememiz için hiçbir sebep yok. Türkiye’ye çok şey borçluyuz.”

Haberde dile getirilen iddianın “sağlaması” ise, Harran ve Akçakale’de yaşayan ve ismi açıklanmayan çeşitli tanıkların ifadelerine dayandırılıyor. İfadelerden anlaşılacağı gibi esas olarak ÖSO militanları Türkiye'de bazı kişiler hakkında bilgi topluyor ve bunları Türk istihbaratıyla paylaşmakta bir sakınca görmüyor.

Savaşı istemeyenler ajan mı?
Haberdeki iddialara açık kaynak gösterilmese de, bunların “mantığa uygun” olduğu söylenebilir. Nitekim her istihbarat servisinin bu tür faaliyetler gösterebileceği biliniyor. Ancak haberin satır aralarında yapılan vurgular, Türkiye’de yapılan savaş karşıtı gösterilerin “ajan işi” olduğunu ima ediyor. Haberde, İstanbul’da 30 Muhaberat ajanının MİT tarafından yakalandığı iddialarına şu ifadelerle yer veriliyor:

Zeytinburnu’nda bir otele yerleşen ekibin İstanbul’da Esed lehine eylemler düzenleyeceğinin netleşmesi üzerine operasyon düzenlendi. Ele geçirilen ajanlar gerekli prosedürlerin ardından sınır dışı edildi. Türk istihbarat birimleri, Muhaberat’ın Türkiye’nin farklı şehirlerinde Esed lehine gösteri organize edip Türk kamuoyunda kargaşa çıkarmaya çalıştığını vurguluyor.

Ancak ilgili haberin gazetelerde yayınlanma tarihi 5 Ekim. Aksiyon, Türkiye’deki savaş karşıtı gösterilerin “Suriyeli ajanların işi” olduğunu ima etmiş oluyor. Zira haberde, haber içeriğiyle ilgili olmadığı halde, Halk Cephesi üyelerinin savaş karşıtı eylemini gösteren bir fotoğrafın kullanılması da bunu açıkça gösteriyor.


Haberde kullanılan fotoğraf: Halk Cephesi üyeleri savaş karşıtı bir eylemde görülüyor. Aksiyon'un haberinde kullanılan fotoğrafın hemen altında ise, Şam’ın Türkiye’ye karşı yürüttüğü casusluk ve "muhbir devşirme" faaliyetlerinden söz ediliyor.

Yine haberde, “Ankara’daki bir kaynak, Muhaberat’ın Urfa’ya nazaran Hatay’da daha etkin olduğunu söylüyor. "Hatay’da Esed’e destek veren küçük bir Nusayri grubun bulunduğu ileri sürülüyor” ifadeleri yer alıyor. AKP’nin mezhepçi söylemleriyle uyumlu bu ifade de, haberin genel çerçevesi içinde, Türkiye’de yaşayan Nusayrilerin “Suriye’ye çalıştığını” ima ediyor. Aksiyon böylece, Türkiye’deki solcular ve Nusayriler dahil, savaş istemeyen ve bunu dile getirmek için sokağa çıkan herkesin “ajan” olduğunu söylemeye çalışıyor.

Biri “ajan” mı dedi?
Suriye istihbaratının Urfa ve Hatay’daki faaliyetlerine değinen haberde, diğer istihbarat servislerinden hiç bahsedilmemesi tesadüf olmasa gerek. Zira AKP’nin “taşeron siyaseti” sonucunda bölgenin, başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin istihbarat ajanlarıyla dolduğu sır değil. Daha geçtiğimiz ay, kendisi de eski bir CIA ajanı olan Philip Giraldi, Hürriyet’e verdiği bir röportajda bölgedeki CIA ajanlarının varlığını bir kez daha doğrulamıştı.

Ağustos ayında Yurt gazetesinde çıkan bir haberde, Fransız ve ABD ajanlarının Hatay’daki faaliyetlerine yer verilmişti.

Başbakan Erdoğan, her ne kadar “Suriye’nin içişlerine karışmıyoruz” dese de, AKP yönetiminin Suriye aleyhine yürüttüğü faaliyetler ayyuka çıkmış durumda. Geçtiğimiz Ağustos ayında ÖSO militanı bir kadın, Adana’daki gizli bir üste nasıl silah eğitimi aldıklarını anlatmıştı. ÖSO üyesi kadın ifadesinde, kendilerini Türk ordusunun eğittiğini düşündüğünü söylemişti. Yine Temmuz sonunda 8 Suriye askerinin öldürüldüğü bir çatışmanın videosunda, silahlı muhaliflerin Türkçe konuştuğunun görülmesi üzerine, saldırganların Türk istihbaratından olduğu iddiaları gündeme gelmişti.

Akçakale’de 5 yurttaşın ölümüne neden olay aydınlanmadan Türkiye’nin Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği topçu saldırılarına ilişkin Wall Street Journal'a konuşan ÖSO üyeleri, saldırıyı Türkiye ile koordineli yürüttüklerini söylemişti.

Bugüne kadar, bölgede çok sayıda El Kaide militanının bulunduğu, CIA ajanlarının silah dağıtımını koordine ettiği ve Türk istihbaratının Suriye’ye yönelik faaliyet yürüttüğüne dair pek çok haber gündeme geldi. Bununla birlikte, Suriye’de savaşan silahlı “mücahitlerin” arasında çok sayıda Türkiye vatandaşı olduğu da biliniyor. İslamcı militan Osman Karahan’ın geçtiğimiz Ağustos ayında Halep’te öldürülmesinin ardından Suriye’de savaşan Türk mücahitler gündeme gelmişti. Bunların arasında Aksiyon’un anladığı anlamda “ajan” var mıdır bilinmez ancak, haberde ajanlara atfen kullanılan tabirle, “kargaşa çıkarmaya çalıştıkları” açık. Son olarak 2 Kasım tarihli bir haberde El Kaide bağlantılı bir Türk vatandaşının daha öldürüldüğü ortaya çıkmıştı.

(soL-Haber Merkezi)