AKP'yi eleştiren Mehmet Altan masum mu?

Geçtiğimiz haftalarda Star Gazetesi’nden ayrılan Mehmet Altan, T24 internet gazetesine verdiği röportajda AKP iktidarını ve AKP’nin basına yönelik baskılarını eleştirdi. Altan, fikir babalığını yaptığı ikinci cumhuriyetin faşizan uygulamalarının ucu kendisine dokununca “muhalif gazeteciliğe” soyunmuş görünüyor.

T24’e verdiği röportajda AKP’yi ve basın üzerinde kurduğu tahakkümü eleştiren Mehmet Altan Fırat Haber Ajansına verdiği bir röportajda söylediklerinden ötürü Star Gazetesi’yle ilişkilerinin bozulması ve Star Gazetesi'nin röportaja çeşitli eklentiler yapmasını talep etmesi üzerine bu talebi reddederek gazeteden ayrılmıştı.

Dün T24’ten Hazal Özvarış’ın sorularını yanıtlayan Altan, medya ve AKP ile ilgili konuştu. T24, Altan’a “Medya ve hükümet ilişkisindeki kırmızı çizgiler ne? Biat kültürü nasıl somutlaşıyor? Tek sansür, oto-sansür mü? Baskı hangi yollardan yapılıyor? Komiser kim? Ana akım medyada sınırı aşanlara ne oluyor? Açıklanan gazete tirajlarında şike var mı? 28 Şubat gibi AKP de kendi medyasını mı yarattı? Star’dan ayrıldıktan sonra Köşk’ten arandı mı?” sorularını yöneltti.

Mehmet Altan’dan AKP’ye “ağır” eleştiriler
Mehmet Altan, hükümet ve basın arasındaki ilişkilere dair soruyu “hükümete dostane eleştiri dahi kabul edilemez hale geldi” şeklinde yanıtladı.

“Birisi Türkiye medyası için düğmeye basıyor” diyen Altan “Yeni Türkiye propagandasıyla uyuşmayan her tablonun gündemdeki yeri düşüyor” dedi.

Röportajın devamında Altan’ın “Gazete yönetimlerine siyasetçiye biat edenler geliyor” sözleri üzerine bu biat kültürünün nasıl yerleştiği soruluyor. Altan bu soruyu “Pek çok gazetede, gazetecilik ilkeleri değil, siyaset geçerli. Siyasetçiye biat edenler yönetime geliyor. Geriye kalanların da, hoşa gitmeyen bir şey yaptıklarında nasıl sindirildikleri ortada” şeklinde yanıtlıyor. Medyada oto-sansür işlediğini söyleyen Altan “Hükümet neye kızıyorsa, oraya oto-sansür giriyor. Meslek ilkeleri yerine “hükümet buna kızar, buna kızmaz” anlayışı devreye giriyor...” diyor. Sansürün, oto-sansür dışında “Başlığa kadar her şeye karışılması, eleştirisel bakanların da nihayetinde işten atılması...” şeklinde işlediğini belirten Altan “Yazar olma vasfıyla çalıştırdığın insana ayar verirsen, o artık yazar sayılmaz. İç içe geçmiş kuklaya dönüşür” diyor.

“AKP, 12 Eylül rejimini ele geçirmeye öncelik veriyor”
Asıl meselenin Türkiye’nin 2012’de geldiği nokta olduğunu söyleyen Altan, ileri demokrasi söylemiyle siyasetçilerin istemediklerinin yazılamadığını bir noktaya gelindiğini belirtiyor ve AKP’nin 12 Eylül rejimini ele geçirdiğini söylüyor:

“12 Eylül rejimini demokratikleştirmek yerine onu “ele geçirmeye” öncelik verince, yönetim zihniyeti de bundan fazlasıyla nasibini alıyor… Evren’i yargılarken,12 Eylül’ün devletin çatısını oluşturan anayasası başta olmak üzere 600 yasasını da dinamitlemeyince, Evren’i yargılıyoruz ama 12 Eylül rejimini tüm varlığıyla yaşatmaya da devam ediyoruz…“Eski rejim” yeni ellere geçiyor izlenimi bundan dolayı yaygınlaşmakta…”

Mehmet Altan masum olabilir mi?
Mehmet Altan röportajında AKP’ye yönelttiği suçlamalarda samimi olabilir mi? Başka bir şekilde sorulacak olursa, bir dönem AKP’nin yarattığı demokratikleşme illüzyonuna aldanmış ve yaşanan gelişmelerden ötürü gerçeğin farkına varmış olabilir mi? Sadece Mehmet Altan’ın geçmişi dahi böyle bir ihtimalin olamayacağının kanıtı. Zira, Mehmet Altan, yandaş gazetecilikte gelecek görüp, bu alana “yatırım yapan” ve sayıları son yıllarda oldukça artan örneklerden oldukça farklı bir isim. İktidarı boyunca AKP politikalarını sonuna kadar desteklemiş olmak Mehmet Altan’ı açıklamaktan oldukça uzak, zira son yıllarını AKP sözcülüğüne adamış olmanın ötesinde AKP’nin yaslandığı ideolojik zeminin güçlenmesi için on yıllardır çaba sarfeden birisi Mehmet Altan. 90’lı yılların başında alevlenen 2. Cumhuriyet tartışmalarının öncülerinden olan Altan, bizzat bu kavramın isim babalarından. Öyle ki Altan’ın ikincicumhuriyet.org isimli bir internet sitesi bulunuyor ve Altan 90’lı yıllardan bugüne kendi internet sitesinde de ikinci cumhuriyetin ideologluğunu ve savunuculuğunu sürdürüyor.

Mehmet Altan’ın, ikinci cumhuriyet propagandasına yıllarını vermiş bir isim olarak bu konuda pek çok makale ve köşe yazısı bulunuyor. Bunların yanında ‘İkinci Cumhuriyetin Yol Hikayesi’, ‘İkinci cumhuriyet, Demokrasi ve Özgürlükler’ adlı kitaplar da Mehmet Altan’ın imzasını taşıyor.

Mehmet Altan, 2. Cumhuriyetin ideolojisi muhafazakar liberalizmin güç kazanması için yıllarını vakfetmiş bir isim. Bu çerçevede liberaller ile islamcılar arasında kurulan ittifakın ana öznelerinden birisi olan ve Fethullah Gülen cemaatine bağlı Abant Platformu’nun da yönetim kurulu üyelerinden birisi.

Altan, tüm bunlara neden ses çıkarmadı?
Bugün “sansür var, baskı var, AKP 12 Eylül rejimini ele geçiriyor” diye -kendi deyimiyle- avaz avaz bağıran Mehmet Altan herhalde, ideologluğunu yaptığı ikinci cumhuriyetin ne olduğunu işini kaybedince anlamış olamaz.

O halde Altan, bugüne kadar 105 gazeteci tutuklanırken neden baskı var demedi?

Başbakan medya patronlarını toplayıp, görmek istemediği manşetleri sıralarken, gazetecilere tehditler savururken neden ses çıkarmadı?

Pek çok gazeteci işten atılırken, internet siteleri kapatılırken, gazetecilere ve karikatüristlere Başbakan tarafından sayısız dava açılırken neden kalem oynatmadı?

(soL - Haber Merkezi)