AKP'li yazar Kekeç: 'Nâzım Hikmet'i sevmiyorum, Oğuz Atay’la da işim olmaz'

AKP'li Star yazarı Ahmet Kekeç, büyük "edebi bilgisini" açıkladığı yazısında, "İzniniz olursa, Nazım Hikmet de sevmiyorum. İkonlaştırılmış ve parçalanıp tüketilmiş Oğuz Atay’la da işim olmaz" dedi.

Haber Merkezi

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, edebi bilgisini sergilediği yazısında, "Romancı olarak Sartre bir şey değildir", "Başıma bir şey gelmeyecekse, Kafka’nın romanlarını da sevmiyorum", "İzniniz olursa, Nazım Hikmet de sevmiyorum" ve "İkonlaştırılmış ve parçalanıp tüketilmiş Oğuz Atay’la da işim olmaz" demeyi başardı.

Kekeç'in "Övünmek gibi olmasın ama biraz anlarım" dediği edebiyata ilişkin kullandığı ifadeler şöyle:

Doğrusu Borges okurken (aşağı yukarı Türkçede yayımlanmış bütün öykülerini okudum), bir “tatmin” peşinde olmadım. Herkes okuduğu ve çokça bayıldığı için okuduğum/okumak zorunda kaldığım bu “dev yazar”ın tadımlık kabilinden sunduğu (Doğu anlatılarında fazlasını bulacağımız) “hikmet kırıntıları” beni çekmedi.

 

Başıma bir şey gelmeyecekse, Kafka’nın romanlarını da sevmiyorum.

Harikulade öyküleri vardır ama romancı olarak Kafka bana bir şey söylemiyor ve çoğunluğun (mesela) “Gregor Samsa”da ne bulduğunu anlayamıyorum.

Yine başıma bir şey gelmeyecekse, John Fowles’ı, ikonlaştırılmış birçok romancıdan (o romancıların ismini sayamam, gerçekten de başıma bir şey gelir) daha başarılı buluyorum.

Girişte, Hasan Bülent Kahraman’dan, “Sabah yazarı” diye söz etmiştim. Haksızlık olmasın. Yetkin bir yazar ve eleştirmendir aynı zamanda; “ders” niteliğinde okumaları vardır. Biraz da onun seçiciliğine güvenerek ve “dokunulmazlığının” gölgesine sığınarak bu lafları ediyorum.

Şimdi büyük varoluşçu filozof Sartre’ın, özelikle bir kuşağı etkilemiş romanlarından bahis açsam ve “Bir Sartre romanı görürseniz, kaçın” desem, en hafifi, “Hadi oradan, sen ne anlarsın” olan bir dizi tepkiyle karşılaşacağım.

Övünmek gibi olmasın ama biraz anlarım.

Romancı olarak Sartre bir şey değildir.

Bütün bir “romancılık kariyeri” boyunca, Camus olmaya ve Meursault gibi bir karakter yaratmaya çabalamıştır. Yüzüne gözüne bulaştırmıştır. (İyi ki tanıklarım var. Hatta bu konuda “kanon” kararı bile var.)

İzniniz olursa, Nazım Hikmet de sevmiyorum.

İkonlaştırılmış ve parçalanıp tüketilmiş Oğuz Atay’la da işim olmaz.