Sivas ellerinde Aksiyon sazı

Fethullah Gülen cematinin Aksiyon dergisi, yeni sayısında 2 Temmuz katliamını 'Ergenekon'la aklamaya çalışıyor.

soL (HABER MERKEZİ) Aksiyon Dergisi, son sayısında, Ergenekon operasyonları kapsamında gündeme gelen Sivas'ta yeni bir "Madımak"a ramak kaldığı yönündeki iddialarını ve Ergenekon'un Sivas'ı neden "seçtiği" sorusunu kapağına taşıdı.

"Neden Sivas?" başlıklı yazıda, Sivas'lı Ersin Gönenci'nin Ergenekon'un 10. dalga operasyonunda, Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili İbrahim Şahin'le aynı gün gözaltına alınarak tutuklanmasının ardından gündeme gelen bir suikast planının, Sivas'ın bir kez daha, 37 aydının yakılarak öldürüldüğü 2 Temmuz olayları ayarında bir "komplo" ile karşı karşıya bırakıldığına işaret ettiği ileri sürüldü.

Kentin Ermeni cematinden Minas Durmaz Güler'e yönelik olup güvenlik güçlerinin de birkaç ay öncesinden gelişmeleri takibe aldığı ileri sürülen suikast planının, Sivas'ı sık sık ziyaret ettiği öne sürülen İbrahim Şahin tarafından tasarlandığı ve Ersin Gönenci ile ülkücü ilişkiler ağındaki kişilerce yerine getirileceği basına yansıtılmıştı.

Sivas'ın milliyetçi ve dinci toplumsal dokusunun görmezden gelindiği, dahası, bu dokunun aklanması hedefiyle İbrahim Şahin'in kentteki etkisinin abartıldığı ve Ergenekon davasına omuz verme niyetiyle hazırlandığı anlaşılan Aksiyon dosyasında ise, Ergenekon tutuklusu İbrahim Şahin ve kentteki uzantılarının yol açabileceği olayları "açığa çıkarmak" için çeşitli tanıklıklara başvurulduğu gözlendi.

"Madımak'ın çekirdek kadrosu bilinmiyor"
"Madımak olayları ile yaftalanan Sivas, birçok kişi tarafından bugün katilleri içinden çıkartan bir şehir olarak biliniyor. Bu olaylarda 37 kişi yaşamını yitirmişti. Provokasyon iddiaları her daim gündeme geldi. Ancak olay aydınlatılamadı" ifadesinin yer aldığı yazıda, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Metin Erol'un, "Madımak olaylarında halkı sokağa çeken çekirdek kadronun nereden geldiğinin hâlâ bilinmediği, Türkiye'nin Batı nezdinde güç durumda bırakılarak Avrupa'dan koparılmak istendiği, suikast planlarının ardında da bu zihniyetteki kişilerin olduğu" şeklindeki görüşlerine de yer verildi.

"Sivas provokasyonların merkezi"

Yazıda ortaya atılan Sivas'ın kimler tarafından ve neden karıştırılmak istendiği sorularına, bir, Ersin Gönenci'nin, dinci ve milliyetçileri tenzih ederek, İbrahim Şahin'in yetiştirmesi olduğuna kanıt teşkil etmesi amacıyla toplandığı apaçık sırıtan bir yığın hikaye, iki, kentin milliyetçisi ve "alevisi" ile görüşmeler yoluyla yanıtlar verilmiş... Kısacası, haberin iki yazarı, "aklıselim sahibi Sivaslılar"ın sorması gereken soruları kendileri sorarak ve bu soruları istedikleri yanıtları alabileceklerine sorarak, kendileri çalıp kendileri oynamış...

Yazıda nitelendiği haliyle, "Alevi-Sünni, Türk-Ermeni, Hanefi-Şafi gibi birçok farklı kimliğe sahip insanın yaşadığı" Sivas'ın, Türkiye'de provokasyonların merkezi haline getirilmek istenen birkaç yerden biri olduğunu peşinen belirten yazarlar, İbrahim Şahin ve Ersin Gönenci'nin kentin yalnızca 200 kişiden oluşan "etkisiz" Ermeni cemaatine mensup Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast planlarının, "kentin bu kültürel zenginliğini düşmanlığa çevirmek için tertiplenen son oyun" olduğunu belirtiyorlar.

İbrahim Şahin'in, ses getirecek önemli olaylar tertipleyeceği merkez olarak Sivas'ı seçtiği, örgütlenmeyi sağlamak için yaklaşık 6 ay Sivas'ta kaldığı, irtibatta olduğu kişilerin "ulusalcılar"a yakın isimler olduğu belirtilen yazıda, Şahin'in Sivas'taki "üssü"nde yalnızca Sivaslıların değil, Kayseri, Malatya, Erzincan, Tokat, Yozgat, Erzurum ve Maraş gibi şehirlerden gelenlerin de eğitim aldığı, bu şehirlerin, 12 Eylül öncesinde ve sonrasında, "etnik ve dinsel temelli trajedilerin merkez üsleri yapılmak istendiği" belirtiliyor.

Her taşın altında Ergenekon buluyorlar...
İbrahim Şahin'in, Ersin Gönenci'yle ve Sivas Ülkü Ocakları eski Başkanı Oğuz Bulut'la arasındaki ilişkileri uzun uzun aktaran yazıda, kentin polisinin ifade ve anılarına da sık sık başvurulduğu anlaşılan pek çok olaydan bahsediliyor. Sivas'ın aslında "ülkücü gençler" ve "bazı radikal Aleviler" üzerinden karıştırılmak istendiği, Sivas'ta görev yapan bir yetkilinin, "Sivas'ı birkaç kez ipten aldık!" diyerek tedirginliklerini dile getirdiği belirtiliyor.

Aksiyon yazısında, Ersin Gönenci'ye bağlı 13 kişiden oluşan bir ekibin her türlü olayda ortaya çıktığı, Sivas'ta bir değil, üç Ermeni vatandaşın öldürüleceği, suikastların sadece Ermenilerle sınırlı kalmayarak, tam da Ergenekon operasyonunun yapıldığı gün, Cumhuriyet Üniversitesi'nde okuyan iki öğrenciyi PKK'lı oldukları gerekçesiyle 'indirecekleri' ve bu olayın da 27 bin mevcuda sahip üniversitede okuyan öğrencilerin önemli bir kısmı Doğu ve Güneydoğu kökenli olması nedeniyle üniversiteyi karıştırmaya yeteceği yönünde kaynağı belirtilmeyen
iddialar da yer aldı.

Yazıda ayrıca, Türkiye'nin her yerinde benzerleri ile karşılaşılan faşist saldırıların yeniymiş gibi gösterildiği, kentin dinci-faşist tabanın görmezden gelinmeye ve olayların tümünün "Ergenekon"a bağlanmaya çalışıldığı böylesi pek çok örnekle karşılaşmak mümkün...

"Ah bu Aleviler yok mu..."
Aksiyon'un Alevileri hedef tahtasına yerleştirdiği bir bölümde de şu iddialar yer buluyor: "Sivas'ı karıştırmak isteyenler boş durmuyor. 2006'daki 2 Temmuz etkinliklerinde özellikle Avrupa'dan gelen ve Ali'siz Aleviliğin öncüsü yapan Alevi grupların tahrikler yaptığı kayıtlara geçiyor. Aleviler, merkezin dışındaki Seyrantepe Mahallesi'nden Madımak Oteli'ne doğru yürümeyi planlıyor. Birtakım provokatörler bu kortejde bulunarak kalabalığı ve çevrede bulunan vatandaşları provoke etmeye çalışıyor. Bu çabalar akabinde çevreden sataşmalar başlıyor. Ancak emniyet bu olayı hemen sonlandırıyor ve Sivas'ı büyük bir tehlikeden kurtarıyor. Zira 10 bin kişinin mahalleler arasında sloganlar atarak yürümesi yeni bir Sivas olayını başlatacaktı. Avrupa uzantılı Alevi gruplarının organize ettiği olay yatıştırıldı ve kutlamalar güvenlik çerçevesinde sürdürüldü."

"Sol şehrin dokusu ile oynamak istiyor!"
Sivas'ta gündeme sürekli olarak ülkücüler ve Aleviler gelse de "diğer bazı örgütler"in de boş durmadığı yazılan haberin, sola ayrılan son bölümün de ise, "aslında bunların şehrin dokusu ile oynamak istedikleri ciddi bir takibat sonucu ortaya çıkarılıyor" deniliyor. Çeşitli sol hareket ve örgütlere ilişkin olaylardan bahsedilip hedef gösterilerek, Sivas Emniyeti'nin solu "daha doğmadan öldürdüğü" söyleniyor.