Savcı Zekeriya Öz sürgün yemiş

Aydınlık dergisinin yeni sayısında, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün bilinmeyen yönlerinin anlatıldığı haberde, çarpıcı iddialar yer aldı.

soL (HABER MERKEZİ) Aydınlık dergisinin son sayısında, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz hakkında Resmi Gazete ile belgelenen iddialara yer verilirken, Öz'ün gericiliğini gösterir çeşitli diyalogları da aktarıldı.

Öz'ün ilk görev yerinin, kendisinin bildirdiğinin aksine, Mutki ilçesi olmadığını, sürgün yeri olarak bu bölgede görev yaptığını açıklayan dergi, bu iddiasını Resmi Gazete alıntısıyla destekledi.

Aydınlık'ın haberine göre, 1995 yılında Çine Adliyesi'nde faks ve adli sicil kaydı yaptıran vatandaşların ödediği paralar, Adaleti Güçlendirme Vakfı'na aktarılıyordu. Zekeriya Öz, dönemin kıdemli savcısı Ayhan Uğurdan ile görüşerek vakfa aktarılan paranın bir bölümünü "paylaşma" teklifinde bulundu.

Kıdemli savcı, bu çirkin teklife tepki göstererek, Zekeriya Öz'ü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikayet etti. Şikayetin ardından hem Zekeriya Öz hem de kıdemli savcı Ayhan Uğurdan soruşturma geçirdi. Soruşturmanın ardından, Zekeriya Öz, Çine'den Bitlis Mutki'ye sürüldü. Derginin iddialarına göre, Zekeriya Öz, hakkındaki soruşturma tamamlanıp sürgün cezası gelene kadar, yeni skandallarla Çine'yi sarsmaya devam etti.

Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün "ilk görev yerim Mutki" demeçlerinin yalan olduğu, Mutki'ye tayinle değil, Çine'den sürgün edilerek gittiği ortaya çıktı. Bu bilgi, 2 Temmuz 1998 tarihli ve 23390 sayılı Resmi Gazete'de yer alıyor.

Adalet Bakanlığı olayı saklıyor
Aydınlık, 28 Temmuz'da Adalet Bakanlığı'na savcı Zekeriya Öz'le ilgili bilgi almak için "hangi tarihte, nerede göreve başladığını ve nerelerde görev yaptığını" sordu. Adalet Bakanlığı, Aydınlık'ın talebine "kamusal gizlilik ve kişisel gizlilik gereği" soruların yanıtlanamayacağı karşılığını verdi.

"Öz doğru adam değildir"
Dergide ayrıca Çinelilerin Öz'le ilgili görüşleri yer alıyor. Zekeriya Öz'ün, Çine savcısıyken yasadışı olduğu halde ticaretle uğraştığı, "İstanbullular Nakliyat" isimli bir firma ile araba alım satım işlerine girdiği söylenenler arasında.

Çineliler savcıyla tanışıklıklarını anlatırken şu sıfatları kullanıyorlar:

-"Doğru adam değildir."

-"Paraya zaafı vardır."

-"Para Zekeriya Öz'ün her şeyidir!"

Haberde Öz hakkında anlatılanlardan derlenen bilgiler arasında, özgeçmişine ilişkin ayrıntılar yakalamak mümkün.

Zekeriya Öz'ün İmam Hatip Lisesi'nde okuduğu yıllarda Fethullah tarikatı tarafından "devşirildiği", o yıllarda Fethullah Gülen'in finanse ettiği Yeşilırmak Dershanesi'nde eğitim gördüğü, Kurban Bayramı'nda kurban derileri toplayıp, Fethullahçıların vakfına verdiği, kuzeni Seyfullah Vatansever tarafından anlatılıyor.

Vatansever, Zekeriya Öz için "Atatürk adını ağzına almaz, 'beton Kemal' ifadesini kullanırdı... Savcı olduğunu duyunca çok şaşırdım. Hâlâ da şaşkınım" dedi.

Öz, 1997'de Hakimlik ve Savcılık Sınavı'nı kazandıktan sonra, Aktüel dergisine verdiği bilgiye göre, Bursa Barosu'ndaki kaydını sildirip 35837 sicil numarasıyla savcı oluyor. Mutki'de 2 yıl görev yaptıktan sonra, Balıkesir Bigadiç'e atanıyor. 2004'ten sonra da İstanbul Ümraniye'ye, ardından Beşiktaş'a, eski adıyla Devlet Güvenlik Mahkemeleri, yeni adıyla özel yetkilendirilmiş Ağır Ceza Mahkemeleri'ne "özel olarak" tayin ediliyor.

"4 CIA ajanını Saka ile görüştürdü"
Savcı Öz'ün Ergenekon'dan önce baktığı en önemli soruşturma, El Kaide'nin Avrupa, Türkiye, İran, Suriye, Pakistan sorumlusu "Louai Saka" davasıydı. Öz, İsrail gemisine saldırı hazırlığı yaparken yakalanan El Kaide'ci Saka hakkında hazırladığı iddianameyle dikkatleri üzerine çekti.

15 Kasım 2005'te CIA uçağı İstanbul'a Louai Sakka için geldi. Sakka'nın avukatı Osman Karahan'ın verdiği bilgiye göre, "4 CIA ajanı Kandıra F Tipi Cezaevi'nde Sakka ile görüştü." CIA ajanlarının cezaevine girişleri için izin veren isim Savcı Zekeriya Öz.

Dergide olayla ilgili ayrıntılara da yer verilirken, Avukat Karahan'ın görüşlerine başvuruluyor. Karahan olayı şu şekilde anlatıyor: "Uçak olayından önce iki defa müvekkilimle görüşen yabancılar, Sakka'ya Suriye aleyhinde ifade vermesi halinde o dönemde havalimanında bekleyen uçakla dünyanın istediği yerine götürme vaadinde bulundular. İlk görüşmeden kısa bir süre sonra ikisi Türk dört kişi, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde görevli Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'den aldıkları yazılı bir belge ile cezaevine geldiler. Sakka ile dört saat süren bir görüşme olmuş. Gelenlerden Türkçe konuşan ikisi kendilerini emniyet görevlisi olarak tanıtmış. Benzer önerileri sıralamışlar. Sakka, hiç konuşmayan diğer iki kişiden şüphelenerek, 'bunlar Türk değil mi?' diye sormuş. Diğerleri 'onlar da Türk' diye cevaplamışlar. Ancak, bu kişilerin konuşmaları diğerlerinin kulağına aktardığını görünce sinirlenmiş, 'bunlar CIA ajanı' diye bağırmış. Gerginlik yaşanması üzerine bu kişiler 'seninle nasıl burada görüşüyorsak, gücümüzü biliyorsun. Ay'a da gitsen seni infaz ederiz' diye tehdit etmişler."